I'm in here traduction Turc
18,534 traduction parallèle
I don't even understand how it got in here.
Buraya nasıl geldiğini bile anlamadım.
I'm the person in charge here.
Buradaki sorumlu benim.
And I'm in good health here.
Burada sağlığım gayet iyi.
But I looked in here earlier.
Az önce buraya bakmıştım.
Here I thought when we parted you had the look you'd never even see the letter W in the word Woman in this lifetime again.
Benimle ayrıldığında o kadar endişeli görünüyordun ki sonsuza kadar bekar kalacaksın sanmıştım.
If I die here, go in the C drive folder in my laptop.
Burada ölürsem bilgisayarımı aç ve C sürücüsünü tıklat.
And then I just sit here alone in this stupid little apartment... wondering what the hell happened to my life.
Şimdiyse, bu aptal evde öylece tek başıma oturuyorum bu hayatı hak etmek için ne yaptığımı düşünüyorum.
I went to Roosevelt High School in Des Moines, and I wouldn't be here if I didn't believe in Governor Florrick.
Des Moines de Roosevelt Lise'sine gittim. Eğer Vali Florrick'e inanmasaydım, buralara kadar gelemezdim.
I'm not... I don't want to get anybody in trouble here.
Ben kimsenin başını belaya sokmak istemiyorum.
I'll leave the key under the mat in case you beat me here.
Beni düzme durumuna karşı paspasın altına anahtar bırakacağım.
At 8 : 30, I was on my way here, Uh, stuck in traffic.
8 : 30'da buraya doğru geliyordum, trafikte sıkışmıştım.
I think there's another full bottle in here. Maybe it'll be okay.
Sanırım burada dolu bir şişe olacaktı.
It's part of the reasons I can enjoy this scam we're pulling here, selling luxury boxes to bury dead bodies in.
Burada oynadığımız cesetleri gömmek için lüks tabut satma oyunundan keyif alabilmemin bir sebebi de bu.
I'm here asking you not to put my program in jeopardy.
Buraya operasyonumu tehlikeye sokmamanı rica etmek için geldim.
I'm sorry, you're not allowed to be in here.
Üzgünüm, burda olmaya izniniz yok.
It's taking everything I have to stay myself, and if I'm not myself in here, it'll be bad.
Kendim olarak kalabilmem çok zor oluyor,... ve eğer kendimde kalamazsam, çok kötü olur.
Yes, I am here, and who knew I'd ever be this excited to be back in a morgue?
Evet, burdayım,... morga döndüğüm için bu kadar heyecanlı olacağım kimin aklına gelirdi?
Boy, who would've thought when you asked me to move in and help take care of your mom, I'd still be here two years later?
Ah be, taşınıp annenle ilgilenmemi istediğinde iki sene burada kalacağım kimin aklına gelirdi?
I'm not sure there's enough space in here for what you're into.
Bulaştığınız şey için burada yeterince yer olduğunu sanmıyorum.
I've just gotten used to eating in here.
Ben sadece burada yemeye alıştım.
And I'm extremely grateful that there is a location here where I am no longer in pain.
Ve burada acı çekmediğim bir yer olduğu için çok minnettarım.
Well, I think that the more one looks for planets in the universe beyond our solar system that are potentially places that might be hospitable to life, the more you appreciate the wonderful planet that we have here that allows us to do things like swim in an ocean, breathe the air without the help of our technology, and so, while I would like us to explore Mars more,
Bence, güneş sistemimizin ötesinde, evrende yaşama elverişli gezegenleri ne kadar çok ararsak, suda yüzmemize, teknoloji yardımı olmaksızın nefes almamıza imkan tanıyan gezegenimizin de kıymetini o kadar biliriz.
What do you think, I'm gonna sit in here and sign a goddamn confession?
Ne yani, oturup yazdığın itirafnameyi mi imzalayayım?
I can either sit here, alone, freaking out that my boyfriend is somewhere in this country trying to outrun a huntress who will stop at nothing to kill him, or I can be useful.
Ya burada yalnız başıma oturup erkek arkadaşımın onu öldürmek için durmayacak bir avcı tarafından ülkenin dört bir yanına kaçması konusunda endişelenebilirim. Ya da işe yarayabilirim.
Yes, I specialize in comatose patients here at the hospital.
Evet, komaya giren hastalar konusunda uzmanlığım var.
- Yes, I specialize in comatose patients... -... here at the hospital.
Evet, komaya giren hastalar konusunda uzmanlığım var.
- I'm working on that. For now... it's only club business when we talk in here, okay?
O yüzden bundan sonra burada sadece kulüp işlerini konuşacağız, tamam mı?
I'm not getting down to my skin in here, so...
Derimi burada dökecek değilim ve...
I got us in here, I'm gonna get us out!
Buraya bizi ben getirdim, ben çıkaracağım!
If I could go in there and lay down my life here today, I would do that.
İçeri girip hayatıma son verecek olsam yapardım.
I feel this tap on my shoulder and I turn to find you here in my house.
Omzuma vurulduğunu hissedince sizi evimde bulacağım.
No, actually, I'm here in town.
Hayır, aslında şehirdeyim.
I'm here because bad people exist in the world.
Buradayım çünkü dünya kötü insanlarla dolu.
It was last Thursday, here in the office. He, um, he didn't come in on Friday, but I just assumed that he was working from home. Both he and Paul keep flexible hours.
He, um, cuma günü işe gelmedi fakat ben sandım ki o evde çalışıyor paul ve o esnek çalışma saatleri vardı paul da kim ola ki?
Angela, try to keep up, all right? I'm talking about the particulates that I found in the skull. That, combined with the wound's triangular shape, could actually point to a lot of things here, okay.
tamam mı ben kafatasında bulduğum partikülerle ilgili konuçcam göğsündeki yaralanmaya neden olan üçgensel nesne bir çok şey olabilir tamam mı golf sopası bahçe küreği veya çekicin arkası olabilir farkettiysen tam söylediğim şeylerin ortasındaydım tamam demek istediğin?
Right, sorry about the cloak-and-dagger. I normally do this in the office, but we're working outside protocol here.
Evet, gizlilikten dolayı özür dilerim, böyle şeyleri normalde ofiste yaparım ama şu an protokollerin dışında çalışıyoruz.
I never understood why you were coming here in the first place.
Buraya daha en başta niye geldin, hiç anlamadım.
Mr. Muller, I have friends here that my father may be placing in danger.
Bay Muller, burada babamın tehlikeye sokabileceği arkadaşlarım var.
So, as I sit here and I've got to try and persuade you to give up Wilson Trager in exchange for a deal... it just, you know... helps me to remember her.
Burada oturup, bir anlaşma karşılığında Wilson Trager'i ele vermen için seni ikna etmem gerekiyor. Bu sadece onu hatırlamama yardım ediyor.
It means "here I am" in Biblical Hebrew.
Kitabı Mukaddes İbranicesinde "işte burdayım" demektir.
Jack is here? Yes, in the reception area. I will take care of Charles, and, uh...
Ben Charles'la ilgilenirim ve ona patronun olduğumu... söylemek zorunda kaldım.
I get the feeling you wouldn't be standing here in front of my cruddy house in this low-rent neighborhood offering me an obscene amount of money if you were so sure she was going to dump me when she finds out who I am.
Anlamıyorum, anlamıyorum. Bana yönetici asistanı olduğunu söyledi. Yönetici asistanı mı?
I thought it was so cleaver coming here to serve my time in a stupid petting zoo.
Bu aptal hayvanat bahçesinde hizmet etmenin daha zekice olduğunu sandım.
Come on, lady, I'm in a rush here.
Hadi be, işimiz gücümüz var ablacım.
All right, I'm gonna show you something in here first.
Pekâlâ önce sana burada bir şey göstereceğim.
I'm trapped in here!
Buraya hapsedildim!
He kills you and I'm left here to hide like an animal in horrid, arid, cake-deficient Loria, but you're here.
O sizi öldürücek ve ben de burada hayvan gibi saklanmaya devam edicem iğrenç bir şekilde, keksiz kalıcam, ama burdasınız..
Oh, now... now here... I got the 45 in my pocket, so I have the... the semi-automatic going now. I got...
Orada şimdi, var ya 45'liği cebimde attım sonra da elime yarı otomatiği aldım, anladın mı?
It may not feel good, but I'm still standing here, and every one of those fuckers is in the ground.
İyi hissettirmiyor ama hala ayaktayım, Ve o serserilerin hepsi mezarda.
I'm getting reports of some heavy looting in the vicinity here.
Yakınlarda ağır yağmala olduğuna dair bazı raporlar alıyorum.
I'm here to punch LadyKiller in his fat face.
KadınAvcısı'nın yağ bağlamış suratına bir tane indirmeye geldim.
i'm in pain 69
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in heaven 42
i'm in love 252
i'm in love with you 207
i'm in charge 158
i'm in 2148
i'm into it 34
i'm in the kitchen 35
i'm in hell 43
i'm in a good mood 34
i'm in heaven 42
i'm in love 252
i'm in love with you 207
i'm in charge 158