English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm not doing it for you

I'm not doing it for you traduction Turc

101 traduction parallèle
I'm not doing it for you.
Bunu sizin için yapmıyorum.
- I'm not doing it for you.
- Sizin için yapmıyorum.
And I'm not doing it for you.
Bunu senin için yapmayacağım.
- I'm not doing it for you, Mr. Foster.
- Bunu sizin için yapmıyorum Bay Foster.
But, I'm not doing it for you.
Ama işi senin için halletmeyeceğim.
I'm not doing it for you, idiot!
Kaç, kaç.
- I'm not doing it for you.
- Senin için yapmıyorum.
Besides, I'm doing it for Laurent, not for you.
Kaldı ki bunu Laurent için yapıyorum, senin için değil!
I will leave you here to do whatever it is you're doing, and I will go upstairs and make dinner for myself, since you're not even eating these days.
Seni burada - her ne yapıyorsan - baş başa bırakıp, yukarı çıkacağım... kendime bir ziyafet hazırlayacağım... son günlerde yemediğin için buna fırsatım olmadı.
Young master, I'm not doing this for you. It's for the Commander.
Küçük bey, bunu sizin için değil komutan için yapıyorum.
I'm doing everything I can to integrate them into your crew but frankly, you're not making it easy for me, Captain.
Onların, bu geminin mürettebatı ile kaynaşması için elimden geleni yapıyorum fakat bunu benim için hiç kolaylaştırmıyorsunuz kaptan.
I'm not doing it for you.
- Bunu senin için yapmıyorum.
I'm not ready for that thing that you're doing, like, you know... I know you don't like it.
O şey için henüz hazır değilim.
It's what I'm doing for you see, you're not going to have to worry about running the company anymore.
Senin için yaptığım bir şeyi. Artık şirketi yönetme gibi bir derdin olmayacak.
But, Willie I'm not doing it for you.
Willie bunu senin için yapmıyorum. Onun için yapıyorum.
I can't run around doing stuff for not doing stuff because it'll make you worry It was stupid, I'm sorry I didn't mean to make you worry
Aptalcaydı, üzgünüm Seni endişelendirmek istemedim.
I'm not doing it for you.
Bunu senin için yapmıyorum.
Why? I'm not doing it for you.
- Senin için yapmıyorum.
I'm not doing it for you.
Senin için yapmıyorum bunu.
I'M NOT REALLY DOING IT FOR YOU, YOU KNOW.
Bunu aslında senin için yapmıyorum.
Well, the thing about this operation is that I'm not doing it just for me and you.
Bu ameliyatı sadece kendim için ve senin için olmayacağım.
I'm not doing it, but I feel sorry for you
Bak bunu yapmayacağım. Çünkü senin için üzüldüm.
I'm not doing it for you, Christian.
Senin için yapmıyorum, Christian.
I'm not doing it for you, I'm doing it for Rachel.
Bunu senin için yapmıyorum, Rachel için yapıyorum.
I'm not doing it just for you.
Benim için yeterince şey yaptın! Sadece senin için yapmıyorum.
But I'm not doing it for you, I'm doing it for the squad.
Ama bunu senin için değil, takım için yapıyorum.
I'm not doing it for you!
Senin için yapmıyorum.
All right, have it your way. I'm not gonna try to make you feel guilty about the things you could be doing for your country.
Seni ülken için bişeyler yapmadın diye suçlayacak değilim
I'm not doing it for you.
Senin yerine ben yapacak değilim.
I'm not sure it is your place for you to tell me how I should be doing things.
İşleri nasıl yapmam gerektiğini söyleyecek kişi siz değilsiniz.
But what I'm doing with him is not for you, and it's not because I'm trying to use him.
Ama onunla yaptığım şeyler senin için ya da onu kullanmak istediğim için değil.
And what I'm doing with him is not for you and it's not because I'm trying to use him.
Ama onunla yaptığım şeyler senin için ya da onu kullanmak istediğim için değil.
I've risked my life for you before - I'm not doing it again.
hayatımı daha önce riske attım, bunu bir daha yapmayacağım.
Fine, but I'm not doing it for you.
Tamam. Ama senin için yapmıyorum.
I'm not so much doing this to you as I'm doing it for me.
Sana birşey yapmaktan çok kendim için yapıyorum.
But i'm not gonna apologize to you for doing it.
Ama bunun için senden özür dilemeyeceğim.
Well, I'm not doing it for you.
- Bunu yapamam.
When I feel this way, I find it helps to take my "Aargh fuck" out for a walk, so that's what I'm doing, and you're not invited.
Bu gibi durumlarda, "kahretsin" diye bağırıınca oldukça işe yarıyor şu an yaptığım bu ve senin burada olmaman gerekiyor.
No offense, Doc, but I'm not doing it for you.
Gücenme, Doktor, ama bunu senin için yapmıyorum.
And if you're not gonna feel guilty about it, then I sure as hell will, because he is my best friend and he's your brother and he's doing this for all of us, for you and me and our son.
Ve madem bu konuda kendini suçlu hissetmeyeceksin, kesinlikle eminim ki ben öyle hissedeceğim. çünkü o benim en iyi arkadaşım, senin de kardeşin. Ve bunu hepimiz için yapıyor.
Uh, look, it's nice of you to invite me for dinner, but if you're hoping to change my mind about doing your roof, I'm just- - I'm really not up to it.
Bakın beni yemeğe davet etmiş olmanız gerçekten çok hoş, ama eğer çatınızı yapmakla ilgili fikrimi değiştirmeye çalışıyorsanız, ben gerçekten hiç havamda değilim.
Well, I'm doing it for him, not you.
Ben de onun için yapıyorum senin için değil.
Don't thank me, I'm not doing it for you.
Bana teşekkür etmeyin, bunu sizin için yapmıyorum.
Well, with respect, I'm not doing it for you.
Aslına bakarsan, senin için değildi.
I'm not doing it for you.
Bana teşekkür etme. Bunu senin için yapmadım.
I'm doing it for the kids, not for you.
- Çocuklar için yapıyorum, senin için değil.
I'm not doing it for you, I'm doing it for Hannah.
Senin için yapmıyorum. Hannah için yapıyorum.
I make sure you're all right. But tonight i realized I'm not going to be doing it for much longer.
Senin iyi olduğundan emin olurum ama bu gece anladım ki bu işi uzun süre yapmayacağım.
I'm not doing it because I'm desirable for a foundation like that. You know better than that.
Bay Jung benden daha iyi biliyorsunuz ki bunu o vakfı almak için yapmıyorum.
I'm not doing it for half price, I'll tell you that.
Yarı fiyata bunu yapmak istemiyorum.
When it's { I'm } not { running around } Arthur, I'm doing chores for you, and if I'm not doing that I'm fulfilling my destiny.
Arthur'un peşinde koşmadığım zamanlarda ya senin ev işlerini ya da kaderimin gereklerini yapıyor oluyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]