I'm not gonna lie to you traduction Turc
322 traduction parallèle
- Don't lie to me! - Because I'm not gonna lie to you.
- Çünkü ben sana yalan söylemeyeceğim.
Mrs. Stephens, I'm not gonna lie to you.
Bayan Stephens, Size yalan söyleyecek değilim.
- You can lie to me but I'm not gonna...
- Bana yalan söyleyebilirsin ama bu sefer...
I'm not gonna lie to you anymore.
Artık sana yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you, Caine.
Yalan söylemeyeceğim.
- Look, I'm not gonna lie to you guys.
Yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you anymore.
Bir daha sana yalan söylemeyecegim.
I'm not gonna lie to you, Rodney.
Orson Welles bile bundan iyisini yapamazdı. Ama kimseyi öldürmedim.
I'm not gonna lie to you.
sana yalan borcum yok.
In fact, I'm not gonna lie to you. The sex...
Aslında, sana yalan söylemeyeceğim.
Look, Ed. I'm not gonna lie to you.
Bak Ed. sana yalan söylemicem.
I'm not gonna lie to you.
Sana yalan söylemeyeceğim, Ross.
I'm not gonna lie to you, they're good.
Size yalan söylemiyeceğim. Çok iyiler.
I'm not gonna lie to you.
Sana yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you and say it wouldn't be nice.
Sana olsa, güzel olmayacağını diyerek yalan söylemeyeceğim.
All right, Homer, I'm not gonna lie to you.
Pekala Homer, sana yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you.
Yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you, Marge.
Sana yalan söylemeyeceğim, Marge.
OK I'm not gonna lie to you.
Tamam, Sana yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you.
İnan sana yalan söylemeyeceğim...
Do you think I want you mad at me for lying? I'm not gonna lie to you.
Yalan söyleyip seni kızdırmak istediğimi mi sanıyorsun?
( sighs ) I'm not gonna lie to you.
Sana yalan atmayacağım.
Look, now, I'm not gonna lie to you.
- Bakın, ben yalan söylemiyorum.
I'm not gonna lie to you. lt's the real deal.
Sana yalan söylemeyeceğim. Bu iş tehlikeli.
Look, I'm not gonna lie to you.
Bak, sana yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you, honey.
Yalan söylemeyeceğim, tatlım.
I'm not gonna lie to you, Evans.
Sana yalan söylemeyeceğim, Evans.
Well, I'm not gonna lie to you, Joey.
Sana karşı dürüst olacağım, Joey.
Ok, I'm not gonna lie to you Doug, it's border line embarrassing you're kidding me, this is gonna go over huge.
Tamam, yalan söylemeyeceğim, Doug. Utanmama çok az kaldı. Şaka mı yapıyorsun?
I'm not gonna lie to you and say that life will be easy.
Size yalan söyleyip, hayatınızın kolay olacağını söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you, John.
Sana yalan söylemeyeceğim John.
Karen, I'm not gonna lie to you I'm worried
Sana yalan söylemeyeceğim, Karen. Endişeliyim.
I'm not gonna lie to you.
Sana yalan söyleyecek değilim.
I'm not gonna lie to you Delia.
Sana karşı dürüst olacağım Delia.
Chandler, I'm not gonna lie to you.
- Chandler, sana yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you.
Sana yalan söylemeyeceğim ;
But I'm not gonna lie to you.
Ama sana yalan söylemeyeceğim.
Lester, look, I'm not gonna lie to you. I'm scared of this shit.
Lester, bak yalan söylemiyorum ama bu iş beni korkutuyor.
No, I'm not gonna lie to you.
Hayır, sana yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you, I wanna talk. But I wanna talk like, you know, two normal, rational...
Akıllı iki insan gibi konuşalım.
Look. I'm not gonna lie to you.
Bak, sana yalan söylemeyeceğim, bu işte çok yükselebilirsin.
I'm not gonna lie to you, Mrs Palmer.
Yalan söylemeyeceğim Bayan Palmer.
I'm not gonna lie to you, Michael. This is great news for HOOP.
Sana karşı dürüst olacağım Michael, bu EPUT için muhteşem bir haber.
I'm not gonna lie to you, I'm pretty sick.
Sana yalan söylemeyeceğim, oldukça hastayım.
I'm not gonna lie to you there, Bob.
Sana yalan söylemeyeceğim, Bob.
I'm not gonna lie to you.
Size yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you, I'm gonna get the fuck out of here.
Sana yalan söylemeyeceğim, | ben buradan çıkacağım.
I'm not gonna lie to you
Sana yalan söylemeyeceğim.
I'm not gonna lie to you. It's gonna get weird.
Bu size tuhaf gelecek.
Jenna, I'm not gonna lie to you.
Jenna, sana yalan söylemeyeceğim.
With this court case coming up, I just have to warn you... if they ask me to testify, I am not gonna lie.
Dava da yaklaşıyor, seni uyarmalıyım eğer ifade vermemi isterlerse, yalan söylemem.