I'm not here for you traduction Turc
591 traduction parallèle
If you're not out of here in 15 minutes I'll send for the cops!
Eğer 15 dakika içinde burayı terk etmezseniz, polis çağıracağım!
- Now, you're not goin'back to bein'the town drunk... and I'm gonna stay here and do this job I come for.
- Ne de olsa iyiyim o konuda. - Ne sen ayyaşlığa dönüyorsun... ne de ben bir yere gidiyorum. Burada kalıp işimi yapacağım.
I'm not here for you.
Buraya senin için gelmedim.
Did I not send for you at once, have you brought here to my house?
sana derhal adamlarımı göndererek, buraya benim evime getirtmedim mi?
I'm not here to audition for you.
Buraya seçmelere gelmedim.
I'm not here for gold, just you two nuggets. Come on.
Ben altının peşinde değilim, siz, iki pisliğin peşindeyim.
I want to look after you... not only while we're here, but, uh... for the rest of our lives.
Size bakmak istiyorum.. .. sadece burdayken değil, .. hayatımızın sonuna kadar.
I must apologize for not being here to greet you personally but I trust you've found everything you needed.
Sizi şahsen karşılayamadığım için üzgünüm. İhtiyacınız olan her şeyi buldunuz umarım.
I'm not going to keep you here for long.
Seni burada uzun süre tutamam.
Actually, I would appreciate the assistance for were it not for you assisting me I might very well be here all semester.
Aslında, yardıma hayır demem. Bana yardım etmezsen, herhalde bütün sömestr burada takılıp kalabilirim.
Well, if it's not going to get me what I came to look for, I don't gain anything by fighting you here either.
Pekâlâ, eğer ihtiyacım olan şeyi alamayacaksam seninle burada dövüşmek bana da fayda sağlamaz.
"If you could see how hard we've been working here... I'm sure you'd forgive me for not writing more regularly."
"Ne kadar çok iş olduğunu bilsen yazmadığım için beni bağışlardın."
- I'm here for Rooks, not you.
- Buraya Rooks için geldim, senin için değil.
Forgive me for not greeting you personally, but the plane that brought Rudd and I here crash landed.
Sizleri şahsen selamlayamadığım için beni affedin Rudd ve ben uçakla buraya gelirken bir kaza geçirdik.
I'll tell you the truth, I'm not looking for To buy silver, no one buys here.
Gerçek şu ki, hiçkimse buradan o tür malzeme satın almaz, bu doğru.
Look, I brought you down here so you could help me, not for you to ask me questions.
Sizleri yardım edebilmeniz için aşağı çağırdım, soru sormayın.
but I'm saving all my loving for you. Yeah, well, there's not many people here, is there?
Evet doğru pek fazla insan yok değil mi?
But I'm here on Sunday for the first time in my life, and for the very first time this KOW radio station begins, not only to DJ and to do my own thing, but to tell you a little story.
Ama bugün, bu Pazar sabahı, hayatımda ilk defa olarak ve bu KOW radyo istasyonu yayına başladığından beri ilk olarak müzik çalmayıp size küçük bir öykü anlatacağım.
Therefore, gentlemen, and also kindly indicating to some of you here in this room that be not too far removed from facing our own maker, I hereby resolve that Chief Ancient Warrior be granted the right to be buried in his chosen burial ground in exchange for transfer of ownership of this entire valley to the community of Purgatory.
Buradaki beylerden bazılarının Yaradan'ımızla yakında karşılaşacaklarını nezaketle hatırlatarak Reis Yaşlı Cengaver'in tüm vadinin tapusunu kasabamıza vermesi karşılığında istediği yere gömülmesine izin verilmesini öneriyorum.
I hope you're not going to blame us for Morgan Allen's stupidity... because the rest of us here have an agreement with you.
Umarım Morgan Allen'in aptallığı yüzünden bizi suçlamıyorsunuzdur... çünkü onun dışındaki bizlerin sizinle bir anlaşmamız var.
And I'm just going to tell you that I'm going to go to my sister's for the holiday so I might not be here when you get back.
Ve haberin olsun Noel icin kizkardesime gidecegim... dondugunuzde burda olmayabilirim. Tamam.
I wrote you a letter, it's not much, but here it is, for what it's worth.
Sana bir mektup yazdım, çok bir şey değil. Ama eğer istiyorsan burada.
- I'm not here for you.
- Senin için gelmedim.
I'm not here to scold you, in fact I'll tell you now that you're right to stay home and care for your children.
Seni azarlamaya gelmedim ; tersine evde oturup çocukları büyütmeye hakkın var, diyecektim.
You came here for a very short time I made a mistake to teach you all these skills As such, you're not good at any one of them
sen ise görece kısa süredir buradasın... tüm bu saydığım stilleri sana öğrettmekte hata etmişim... çünkü hiçbirinde ustalaşamadın!
I'm not here to ask for help but to kill you
Buraya yardımını istemek için gelmedim! seni öldürmeye geldim!
If not for that, I never would have hidden you here.
O olmasaydı sizi burada asla saklamazdım.
I've been here talking about teamwork, and you're not there for the handoff.
Burada takım çalışmasından bahsediyorum ve senin işin topu başkasına atmak değil.
Look, I'm not gonna sit here and listen to you cover for him all night, all right?
Çünkü, sadece... Bütün gece burada oturup da, senin onu affettirmeye çalışmanı dinleyecek değilim, tamam mı?
If I had shunned death or feared it, I would not be here now nor would you be concerned for me.
Ölümden sakınsam ya da korksam, şimdi burada olmazdım. Siz de beni düşünmezdiniz.
Warden Beale, I'm not down here to try and make trouble for you.
Müdür Beale, size sorun çıkarmak için gelmedim.
Even if I should trust you, which I'm not sure that I do or even if I should want to leave here for no reason, I can't, and neither can you.
Sana güvensem bile, ki güvendiğimden emin değilim ya da hatta yok yere buradan gitmek istesem bile gidemem, sen de gidemezsin.
I will leave you here to do whatever it is you're doing, and I will go upstairs and make dinner for myself, since you're not even eating these days.
Seni burada - her ne yapıyorsan - baş başa bırakıp, yukarı çıkacağım... kendime bir ziyafet hazırlayacağım... son günlerde yemediğin için buna fırsatım olmadı.
If it wasn't for this gentleman standing here, I'm not sure you wouldn't have succeeded.
Buradaki beyfendi olmasaydı bunu çoktan yapmış olacaktın hatta.
You must make them understand that I will not be here... to speak for them.
Benim burada olmayacağımı ve onlar adına konuşamayacağımı... anlamalarını sağlamalısın.
I don't know what happened here but I'm not committing complicity for you.
Burada ne olduğunu bilmiyorum ama ben senin suçuna ortak olmayacağım.
If not for you, I not be here.
Sen olmasaydın şimdi burada olamayacaktım.
I'm leaving you here for a few minutes, so I'm trusting you not to touch anything.
Seni birkaç dakikalığına bırakıyorum. Hiçbir şeye dokunmayacağına güveniyorum.
I want you girls to know... if it were not for this man, I'd be standing here dead.
Kızlarınında bilmesini isterimki... Eğer bu adam olmasaydı, Şu anda burada olmazdım!
Molly, as grateful as I am for what you've done for me, I'm sure as hell not gonna stand here and listen to you lecture me on what a husband and wife should and shouldn't do.
Molly, en az benim için yaptıklarından ötürü müteşekkir olduğum kadar eminim ki, burada dikilip bana bir karı kocanın ne yapıp yapmaması gerektiği konusunda ders vermeni dinlemeyeceğim.
I'm not here for you. I'm here for me and her.
Bu dünyada sizin için değil, kendim için ve Yoko için varım.
Hope it's not a bad time for you, Lady E, but I'm at the mercy of Mr. Lefranc, here.
Kötü bir zamanda gelmediğimi umuyorum ama bu Bay LeFranc'a kalmış bir şey o.
Hey, a man just died here, and I'm sure he gave us this money not to pay you back, but for us to have fun.
iyi birşey gelmez bundan. şimdi, otur ve bu filmi izle.
Oh, no, I'm not going to sit here and let you two make my decisions for me.
Duyduğuma göre Baba'nın ikinci filmini yapmışlar. Hey,
If you think I'm gonna let you get some, put your clothes on and leave here, and not see your black ass for another week, you must be bugging.
Bir hafta daha görüşmeyiz.
You know, for once I'm not here to hassle you.
Bu defa canını sıkmaya gelmedim.
I was afraid I'd miss you too much. Since I'm not meeting my aunt for another half hour, here I am.
Görmeyince, seni özlüyorum, yarım saat boş vaktim var ve buradayım.
I don't know what you brought me here for... because- - I'm not crazy about magic.
Beni buraya ne diye getirdiniz anlamıyorum. Hokkabazlara bayılıyor değilim.
- Okay. If you're not here on the first plane, I'll know you went to your bosses and then you're going to have to look for us.
Eğer ilk uçakla buraya gelmezsen, patronlarına gittiğini varsayarım.
I already told you. I'm here because my father earned the right for me to be here, not because I was recruited or because I want to be.
Buradayım çünkü babam burada olmam için bunu kazandı okula alındığım ya da olmak istediğim için değil.
I'm not quite sure exactly what's going on here. We should start talking about how much you want for the business.
Konuşmamıza iş için ne kadar istediğini söyleyerek başlayabiliriz.