I'm not here to judge you traduction Turc
52 traduction parallèle
I don't know, I'm not here to judge you.
Bilmiyorum, seni yargılamaya gelmedim.
I'm here to listen and help, not to judge you.
Dinlemek ve yardım etmek için buradayım, yargılamak için değil.
I'm not here to judge you.
Ben burda seni sorguya çekmiyorum.
I'm here to kill you, not to judge you.
Burada seni öldürmek için bulunuyorum. Yargılamak için değil.
Look, I'm not here to judge you, Dawn but I need to know how many boys you've had sex with.
Bak, seni yargılamak için burada değilim, Dawn ama kaç erkekle seks yaptığını öğrenmem lazım.
- I'm not here to judge you.
- Seni yargılamak için burada değilim.
But, since I'm here to heal, not judge, I'm gonna go ahead and write you a couple of prescriptions.
Ama yargılamak için değil, iyileştirmek için burada olduğumdan, sana birkaç ilaç yazacağım.
Joan sent you to me because I'm not here to judge you.
Joan seni bana gönderdi, çünkü burada seni yargılamak üzere bulunmuyorum.
Claudia, I'm not here to judge you, but I think that someone got hurt by aat youwhnd kevin did.
Claudia, seni yargılamak değil niyetim ama sen ve Kevin'ın yaptıkları yüzünden birileri zarar görmüş.
Please, look, i'm not here to judge you, ok?
Lütfen bak, ben seni yargılamak için gelmedim.
I'm not here to judge you, and I won't make any decisions.
Seni yargılamak için gelmedim ve kararlar vermeyeceğim.
- I'm not here to judge you.
- Ben seni yargilamak için burada degilim.
Look, man, I'm not here To judge you.
Buraya seni yargılamaya gelmedim.
But I'm not here to judge you.
Ama seni yargılamak için burda değilim.
I've told you. I'm not here to judge you, I'm here to help you.
Daha önce de söyledim, buraya seni yargılamaya değil sana yardım etmeye geldim.
I'm here to help you, Dr. Lightman, not judge you or rubber stamp anyone's attempts to discredit you or your science.
Size yardım etmek için buradayım, Dr. Lightman, yargılamak veya biri sizinle ya da işinizle ilgili sizi haksız çıkarmaya çalışsın diye uğraşmıyorum.
I'm not here to judge you, Troy.
Burada olma amacım seni yargılamak değil Troy.
I'm not here to judge you. I just want you to understand That dr.
Ben sizi yargılamıyorum. ama bilmenizi istedim ki,... Dr. King karınızla bu durumu konuşacak.
Ms. Dalton, I'm not here to judge you.
Bayan Dalton, buraya sizi yargılamaya gelmedim.
I'm not here to judge you, but to help you.
Seni yargılamak için değil, sana yardımcı olmak için buradayım.
I'm not here to judge you, Ali.
Seni yargılamak için burada değilim, Ali.
I'm not here to judge you, Amanda.
Seni yargılamıyorum, Amanda.
I'm not here to judge or blame you.
Seni yargılamak ya da suçlamak için gelmedim.
I'm not here to bust you and I'm not here to judge you.
Buraya seni tutuklamaya ya da yargılamaya gelmedim.
Rob, I'm not here to judge you.
Rob, ben seni yargılamak için burada değilim.
Now I'm not here to judge, but I want you to know I've had more than my share of drama with unreliable men.
Seni yargılamıyorum ama şunu bilmeni istiyorum ki güvenilmez erkeklerle gereğinden fazla çalkantılı ilişkim oldu.
Now, I don't know what it is you find so interesting about my client, and I'm not here to judge.
Müşterimle neden bu kadar yakından ilgilendiğinizi bilmiyorum yargılamak için de gelmedim buraya.
No. I'm not here to judge you, Nick.
- Hayır, yargılamak için burada değilim Nick.
I'm not here to judge you, sir.
Buraya sizi yargılamaya gelmedim, efendim.
It doesn't matter to me. I'm not here to judge you. I just think, if you're honest with me, then we can get to the root of the real issues.
Önemi yok benim için, dürüst ol bana sadece
I'm not here to judge you.
Seni yargılamak için burada değilim.
Sweetie, I'm not here to judge you.
Tatlım, seni yargılamayacağım.
- I'm not here to judge you.
- Buraya sizi yargılamaya gelmedim.
I'm not here to judge you.
Seni yargılamıyorum.
Please, you've got to believe me, I'm not here to judge you.
Lütfen, inanmalısın bana, seni yargılamak için burda değilim.
Look... I'm not here to judge a man's lifestyle... You saved one of our own...
Bak, burada kimsenin yaşam şeklini yargılamıyorum bizden birinin hayatını kurtardın sonsuza dek sana borçlu kalacağız.
I'm not here to judge you, Jax, or to insert myself into Abel's life.
Buraya seni yargılamaya yada Abel'ın hayatına dahil olmaya gelmedim Jax.
Ben, I'm not here to judge you.
Ben, seni yargılamaya gelmedim.
- Look, I'm not here to judge you. Okay?
- Bak, seni yargılamıyorum, tamam mı?
Listen, I'm not here to judge, but are you sure you wanna do this?
Bak, seni yargılamaya gelmedim ama bunu yapmak istediğine emin misin?
Well, I'm not here to judge you.
Seni yargılamaya gelmedim.
I am not here to judge you, but I'm a bad liar.
Seni yargıladığımı düşünmeni istemem ama ben çok kötü bir yalancıyım.
I'm not here to judge you, Mr. Briggs.
Sizi yargılamak için burada değilim Bay Briggs.
I'm not here to judge you.
Sizi yargılamaya gelmedim.
I'm not here to judge you about having gay sex, man.
Sizin gey seksinizi yargılamıyorum dostum.
I'm not here to judge, I'm here to support whatever decision that you make.
Seni yargılamaya çalışmıyorum. Verdiğin kararı desteklemeye çalışıyorum.
I'm not here to judge you.
Sizi yargılamayacağım.
I'm not here to judge you for things that happened in the past,
Tamam mı? Seni geçmişte olan şeyler yüzünden yargılamak için burada değilim,
I'm not here to judge you for it, but I can't participate in it either.
Sizi tenkit etmeye gelmedim ama bunun bir parçası olamam.
I'm not here to judge you.
Buraya seni yargılamaya gelmedim.