English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm not leaving

I'm not leaving traduction Turc

3,369 traduction parallèle
I'm not leaving until I get something from him.
Ondan bir şey alana kadar gitmiyorum.
Well, I guess you're not leaving yet, huh?
Sanırım henüz gitmiyorsun?
- Well, I'm not leaving!
- Ben hiçbir yere gitmeyeceğim!
I'm not leaving Adam.
Bu iyi olmaz.
I'm not leaving her.
Onu bırakmam.
I'm just leaving you a note.
- Sadece size bir not bırakıyorum.
I'm not leaving him.
- Onsuz gitmiyorum.
I'm not leaving without her.
Kadını almadan gitmem.
I'm not leaving, Wallace.
- Gitmiyorum Wallace.
Well, I'm not leaving until I see Dana again.
Dana'yı tekrar görmeden bir yere gitmiyorum.
Oh, thank goodness I was leaving you a note.
Oh, iyiliğin için teşekkürler, sana bir not bırakacaktım.
Well, give me something, or I'm not leaving.
Bana birşeyler vermediğin sürece gitmiyorum.
- Fine. I'm also not leaving this kitchen first.
- Ayrıca bu mutfaktan da çıkmayacağım.
I'm not leaving until we fix this once and for all.
Bunu çözene kadar buradayız.
I'm not leaving you alone at my desk.
Masamda seni yalnız bırakmam.
I'm not leaving your side until I take you back to Philly in the morning. Okay?
Sabah seni Philly'e götürene kadar yalnız bırakmayacağım.
I'm not leaving, Ezra.
Gitmiyorum, Ezra.
I'm not leaving her.
Onu terkedemem.
I'm not leaving till I get some answers.
Bazı cevapları alana kadar gitmiyorum.
- Stan, go find some... - I'm not leaving.
- Stan, sen de git ve biraz...
And I'm... not leaving you guys here alone.
Ve ben de... sizi burada yalnız bırakmıyorum.
I'm not leaving without my whole team.
Ekibimin tamamı olmadan gitmiyorum.
I don't know, but I know I'm not leaving him behind, and I know this can't fail.
- Bilmiyorum, ancak ben onu arkada bırakamayacağımı ve başarısız olamayacağımı biliyorum.
- I'm not leaving.
- Gitmiyorum.
I'm not leaving her.
- Buradan ayrılmıyorum.
I'm not leaving you, Bo!
Daha yeni buldum seni!
I'm not leaving you like this.
Seni bu halde bırakmıyorum.
I'm not leaving you.
Seni bırakmıyorum. Buraya kadar seni bırakmak için gelme- -
But I'm not leaving, okay?
Ama hiçbir yere gitmeyeceğim tamam mı?
There's not a day that goes by that I don't regret leaving him there.
Onu orada bıraktığıma pişman olmadığım tek bir gün bile geçmedi.
I'm not leaving him behind.
Onu ardımda bırakamam.
I'm not leaving it.
Çıkmıyorum işte.
I'm not leaving you here.
Seni burada bırakamam.
As for the subject of leaving, I'd be only too happy to oblige, but I'm not sure.
Gitme konusuna gelince yalnızca mecbur kalsam mutlu olurdum ama emin değilim.
I'm not leaving you here.
Seni burada bırakmam.
So I guess this means you're not leaving town?
Öyleyse bu şehri terk etmeyeceğiniz anlamına mı geliyor?
I'm not leaving you here alone.
Seni burada yalnız bırakmayacağım.
I'm gonna pretend you didn't say that, and you are not leaving here with a dozen long-stems.
Bunu söylememişsin gibi davranacağım ve sen bir düzine uzun gövdeliyle gidemezsin.
I'm not leaving you.
Seni bırakmayacağım. Linus'un yanına gitmeliyim.
I'm not leaving!
Ben gitmiyorum!
- No, I'm not leaving.
Hayır, gitmiyorum.
I'm not leaving until you listen to me.
Beni dinleyene kadar, bir yere gitmiyorum.
I'm not leaving.
Hiçbir yere gitmiyorum.
I'm not leaving without my candy.
Şekerlerim olmadan gitmiyorum.
But don't worry. I'm not leaving until that boy
Ama merak atmeyin, bu çocuğun şekerlerini...
I'm supposed to be protecting you, not leaving you vulnerable.
Seni korumam gerekiyordu seni korumasız bırakmak değil.
I'm not leaving.
Hiç bir yere gitmiyorum.
So, if I'm hearing you correctly, you're telling me you're not thinking about leaving Pawnee.
Evet, doğru duyduysam Pawnee'den gitmeyi düşünmediğini söylüyorsun.
Like, "I'm leaving Pawnee... not!"
Sanki, "Pawnee'yi terke... tmiyorum!"
I'm not leaving him, Chin.
Onu bırakmıyorum, Chin.
I'm not leaving you here.
Seni burada bırakmıyorum!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]