I'm not ready yet traduction Turc
561 traduction parallèle
I'm not ready for that yet.
Ben bunun için hazır değilim.
They may just want to chat, but I'm not ready for them yet.
Sadece konuşmak istiyor olabilirler ama henüz buna hazır değilim.
Well, there's really no use talking about something that I'm not ready to talk about yet, until I know it's ready to be talked about.
Şu anda konuşmanın faydası yok bunun için konuşmaya hazır değilim, en azından ben hazır olana kadar.
I'm not ready yet.
Daha hazır değilim.
I'm not ready to go back yet, Pop.
Henüz dönmeye hazır değilim baba.
I'm not ready to be turned into a piece of chalk just yet.
Yerle bir olmaya henüz hazır değilim.
- I'm not ready yet.
- Daha hazır değilim.
Well, I can see you're not ready for help. Not yet.
Görüyorum ki henüz yardım almaya hazır değilsiniz.
I'm sorry, miss, they're not quite ready yet.
Üzgünüm, bayan, henüz hazır değillermiş.
No, not yet. I'm not ready.
Hayır, daha değil.
I'm not ready to go up yet.
Henüz eve girmek istemiyorum.
I'm not ready to leave this job yet.
- İşi bırakmaya hazır değilim.
I'm not ready yet.
Henüz hazır değilim.
I'm not ready to retire yet.
Henüz emekli olmaya hazır değilim.
Perhaps I have been wrong in leaving her alone so long. Bring her to me, even if she's not yet ready.
Belki onu bu kadar uzun süre yalnız bırakmakla yanıldım.
I told you I'm not ready yet, John.
Henüz hazır olmadığımı söylemiştim, John.
I'm just not ready for it yet.
Henüz hazır değilim.
I'm not ready to die yet.
Ölmeye henüz hazır değilim.
I haven't been there for a long time and I'm not sure I'm ready to go back yet.
Uzun zamandır yoktum. ve geri dönmeye açıkçası emin değilim.
- I'm ready, but he's not ready yet.
- Ben hazırım, ama o henüz hazır değil.
And I'm not ready yet.
Fakat henüz hazır değilim.
I said I'm not ready yet.
Kevin, seni bekleyemeyiz.
I'm not ready to play grandmothers yet.
Henüz büyükanneleri oynamaya hazır değilim.
I'm not ready for you, yet.
Senin için henüz hazır değilim.
You see, I'm just not ready yet.
Gördüğün gibi, henüz hazır değilim.
I'd like to go to America I think I'm a little different from my friends I'd like the Pope to come to Poland l'm not yet ready to make serious decisions
Amerika'ya gitmek istiyorum. Sanırım arkadaşlarımdan farklı düşünüyorum. Papa ile Polonya'ya gelmek istiyorum.
I'm not ready to die yet... as I have no friends in heaven!
Ölmek için hazır değilim... cennette hiç dostum yok!
I guess I'm just not quite ready yet, okay?
Sanırım henüz hazır değilim, anlıyor musun?
I'm not ready for the lampshade yet.
Henüz abajur kıvamında değilim.
Don't worry, Akane, I'm not ready to die yet.
Endişelenme Akane, henüz ölmeye hazır değilim.
That's true, but I'm just not ready yet.
Bu doğru fakat ben henüz hazır değilim.
[Groans] Ladies, forgive my presumption, but if you've not yet firmed up your plans for final determination, I stand ready to assist you in your hour of grief.
Bayanlar, haddimi bağışlayın ama kesin teşhis için henüz planlarınızı doğrulamadıysanız üzgün olduğunuz anlarda size yardım etmeye hazırım.
I'm not ready for full-time love yet.
Tam zamanlı aşka henüz hazır değilim.
I'm not ready for marriage yet but I would love to live with an immigrant.
Henüz evliliğe hazır değilim... ama bir göçmenle birlikte yaşayabilirim.
I mean, I'm not sure yet you're ready to run this task force.
Yani, hâlâ bu iş temposunu kaldıracağından emin değilim.
- But I'm not ready to go home yet. - Come on.
- Eve gitmeye daha hazır değilim.
I'm not ready to quit yet.
Bırakmaya hazır değilim.
I'm a quitter, and I'm not ready to quit yet.
Ben pes eden tiplerdenim, ama henüz pes etmek niyetinde değilim.
i'm not ready to see you yet, reverend.
Henüz sizi görmeye hazır değilim, Saygıdeğer papaz.
I'm not ready yet!
D-Daha hazır değilim ki!
I guess Scott's not quite ready... to deal with his problem yet, so we're gonna give him... a couple of minutes and he'll collect his thoughts.
Sanırım Scott sorunlarıyla tam olarak... yüzleşmeye hazır değil, öyleyse... ona kafasındakileri toparlaması için bir kaç dakika verelim.
I guess I'm not ready yet.
Sanırım henüz buna hazır değilim.
But, Raziel, I'm not ready yet.
Ama, Raziel, Henüz hazır değilim
At 6 : 00, I have to feed 400 people, and the show's not ready yet.
Saat 6.00'da mı? 400 kişilik yemek de gösteri de henüz hazır değil.
I'm not ready to talk to her yet.
- Onunla konuşmaya hazır değilim.
- Marie, I'm not ready yet.
- Marie, henüz hazır değilim.
It might help but I'm just not ready to go public yet.
İşe yarayabilir ama ben açıklamaya hazır değilim.
I'm not ready to retire yet, okay?
İnzivaya çekilmeye hazır değilim, tamam mı?
I'm just not ready to go to jail yet.
Hapse girmeye hazır değilim, tamam mı?
- I'm just not ready yet.
Şimdi buna hazır değilim.
Oh, I'm not ready yet.
Hazır değilim.
i'm not sure 2759
i'm not 8792
i'm not perfect 83
i'm not good enough 20
i'm not gay 270
i'm not lying 421
i'm not talking to you 216
i'm not hungry 746
i'm not interested 449
i'm not crazy 409
i'm not 8792
i'm not perfect 83
i'm not good enough 20
i'm not gay 270
i'm not lying 421
i'm not talking to you 216
i'm not hungry 746
i'm not interested 449
i'm not crazy 409
i'm not gonna lie 224
i'm not ready 311
i'm not lying to you 65
i'm not stupid 389
i'm not angry 208
i'm not afraid anymore 37
i'm not leaving 338
i'm not here 238
i'm not going to make it 18
i'm not saying that 218
i'm not ready 311
i'm not lying to you 65
i'm not stupid 389
i'm not angry 208
i'm not afraid anymore 37
i'm not leaving 338
i'm not here 238
i'm not going to make it 18
i'm not saying that 218