English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm prepared

I'm prepared traduction Turc

3,060 traduction parallèle
Well, I'm talking about the truly elegant torture I have prepared for you today, Sam.
Bugün senin için özel olarak hazırladığım işkenceyi söylüyorum Sam.
I've seen how judgmental Uncle Marcus can be and I... I just wanted you to be prepared, you know?
Marcus Amcamın ne kadar peşin hükümlü olduğunu biliyorum ve sadece bunun için seni hazırlamak istemiştim tamam mı?
I get up at 5 : 00 in the morning just to get all of this prepared, in case a solo is thrown my way.
Her gün sabahın 5'inde kalkıp, bir ihtimal bana bir sola verirler diye hazırlanırım.
I've prepared a video tribute to the happy couple.
Mutlu çiftimiz için bir video hazırladım.
I'm prepared to pay you two and six.
Size iki ve altı senti ödemek için hazırladım.
Today, I'm prepared for anything. What?
Bu gün, her şeye hazırlıklıyım.
With your blessing, I am prepared to deliver the eulogy at the funeral.
Eğer izin verirseniz cenazede okumak için bir anma metni hazırladım.
Gus, I assume you're prepared to give me yours.
Gus, sanırım seninkini bana bağışlamaya hazırsın.
I am completely prepared for no.
ve kendi hayır için tamamen hazırladım.
I was really prepared to not like you, but you're so good for that man.
Senden hoşlanacağımı sanmıyordum. Ama o adam için fazla iyisin.
Just need to be prepared. That's all I'm saying.
Hazırlıklı olmak gerekiyor, tek söylediğim bu.
After listenng to all of the testimony and reviewing all of the paperwork. I'm prepared to make my ruing.
Tarafların tümünü dinledikten ve gerekli incelemeleri gerçekleştirdikten sonra kararımı açıklamaya hazırım.
I'm prepared to approve your motion to dismiss... pending the testimony of the mother.
Annenin ifadesi alınınca kadar, işten çıkarma teklifinizi tartışmaya açıyorum..
I prepared a little something for your party.
Partin için küçük bir şey hazırladım.
I have prepared the razor.
Usturayı hazırladım.
I'm prepared to do my duty as your wife but I ask that you spill your seed outside of me.
Eş olarak vazifemi yerine getirmek için hazırım. Fakat dölünü dışarı akıtmanı istiyorum.
Everything is OK. Look what I did... I prepared a super dinner.
Sana harika bir yemek yaptım.
Oh, you've come prepared. Well, if we're going to do what I think we're gonna do, we're gonna need these.
Eğer düşündüğüm şeyi yapacaksak bunlara ihtiyacımız olacak.
I haven't prepared my paper.
- Makalemi hazırlamadım.
I want the man you pretend is your son, and I'm prepared to pay any riches Midas promised you in return for him.
Oğlun olduğunu sanan bu adamı istiyorum. Karşılığında, Kral Midas'ın sana vereceklerinden fazlasını veririm.
I am prepared to accept impartial judgment on this matter.
Bu konudaki tarafsız yargı için hazırım.
Okay, I am now prepared to separate them completely.
Şimdi onları tamamen ayırmaya hazırım.
I refer to the guiding memorandum which I prepared earlier.
Daha önceden hazırladığım notlarımdan bahsediyorum.
There would not even be the possibility of nuclear war, or any war... if millions of men had been prepared to stand up against authority, as I did... and refuse to join the army... refuse to take orders.
Eğer milyonlarca insan benim yaptığım gibi otoriteye karşı çıkacak cesareti gösterebilseydi, değil bir nükleer savaş başka herhangi bir savaşın bile çıkması olasılığı olmazdı benim gibi emir almayı reddetselerdi.
Yes. 16 years ago I prepared it for John Blackwell- - his blood and a ring he once wore.
Evet. 16 yıl önce bunu John Blackwell için hazırlamıştım. İçinde onun kanı ve bir zamanlar taktığı yüzü var.
I'm not prepared to share a room with this man anymore.
Bu adamla aynı havayı daha fazla teneffüs edemeyeceğim.
I've prepared the bill.
Faturayı hazırladım.
In fact, I am so confident, I am prepared to cut you an extra percentage point on books sold over a quarter of a million.
Hatta, kitabına o kadar güveniyorum ki, 250 binden fazla satılan kopyalar için sana ekstra yüzde vermeye hazırım.
And I know it's true love because I'm prepared to sacrifice my closest friendship for it.
Bunun gerçek bir aşk olduğunu biliyorum çünkü uğruna en yakın dostluğumu feda etmeye hazırım.
I love you, but I'm not prepared to pretend that I think leaving rehab was a good decision.
Seni seviyorum ama rehabilitasyondan ayrılmanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyormuşum gibi davranamam.
If you're talking about Miss Wannop, I'm not prepared to...
Eğer Bayan Wannop'ta söz ediyorsanız, buna hazır değilim.
I was prepared for that.
Buna hazırlandım.
"A," you accept the pittance I'm prepared to offer you in exchange for avoiding a trial or "B," we take this to court, and it becomes common knowledge that Charlotte is the daughter of the most hated in America,
"A" seçeneği, mahkemeye gitmeme karşısında sana teklif edeceğim miktarı kabul edersin. Ya da "B" seçeneği, mahkemeye gideriz ve Charlotte'un Amerika'daki en nefret edilen adamın kızı olduğunu, yani senin bir terörist ile ihtiras dolu bir ilişki yaşadığını herkes bilir.
I did everything you asked for, and now you're prepared to throw your children to the wolves and leave me with nothing all because of your wounded pride?
İstediğin her şeyi yaptım ama sen şimdi gelmiş sırf gururun incindi diye çocuklarını kurtların önüne atıp elimde bir şey bırakmıyorsun.
We should force her to wear a sign so we're prepared. Hmm. Yeah. "Hi, I'm Sasha,"
- Merhaba, ben Sasha, bugün koca bir şirret olacağım.
I couldn't escape from the life that my Dad prepared for me.
Babamın benim için hazırladığı yaşamdan kaçamadım.
I've prepared it so that we can live together right after we get married.
Evlendikten hemen sonra birlikte yaşayabilelim diye hazırladım.
However, I am prepared to offer you
Fakat sana bir teklif yapacağım.
It's just a little press release I've prepared.
Bu nedir? Yalnızca hazırladığım ufak bir basın bildirisi.
I'm prepared to make a prelim tonight.
Bu akşam, bir ön görüşme yapmaya hazırım.
I've prepared something good!
Ben harika bir şey hazırladım.
" And I'm prepared to pay that price, no matter how high.
" Ve bedel ne kadar yüksek olursa olsun ödemeye hazırım.
Please sit down. I've prepared the writing ink.
Yazı takımını hazırladım.
I mean, I was nervous as hell, but I was prepared.
Çok korkuyordum ama kendimi hazırlamıştım.
I'm not prepared to sign your papers. What?
Belgelerini imzalamaya hazır değilim.
I'm determined to be prepared for anything.
Olabilecek her şeye karşı hazırlıklı olmaya kararlıyım.
Anyway... it's too bad you're no longer entitled to the full benefits of my friendship, because I happen to be extremely prepared for such an emergency.
Her neyse artık arkadaşlığımın getirdiği menfaatlerden faydalanamaman çok kötü oldu. Çünkü böyle bir acil durum için çok hazırlıklıyım.
Therese and Pilar hadn't told me, so I wasn't prepared.
Therese'yle Pilar bana bunu söylememişti. Hazırlıksızdım, sıçtık yani.
Bu! I am prepared to assume the risk.
Fakat bu olasılığı göze almaya hazırım.
I've prepared the evidence for your interrogation of Mr. Decker, sir.
Bay Decker'ı sorgulamanız için tüm delilleri topladım, efendim.
I'm prepared to rule on your motion.
Teklifine karar vermeye hazırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]