I'm really good at it traduction Turc
128 traduction parallèle
I think I owe it to you to be frank. - You're all good I'm thinking of... and I really have that at heart, perhaps more than I should. - Yes, by all means.
Açık konuşabilir miyim?
We both know that I was never really that good at it anyway.
Zaten ikimiz de bu işte fazla iyi olmadığımı biliyoruz.
I think it was partly due to the fact I'm not really very good at figures.
Benim iyi hesap yapamamamdan kaynaklandığını düşünüyorum.
I would like to really get a good look at that ring again. It's truly lovely.
Şu yüzüğe yakından tekrar iyice bir bakayım...
I'd do it, but I'm really no good at listening to people's problems.
Ben yaparım Dorothy ama insanların sorunlarını dinlemekte pek iyi değilimdir.
I'm really good at it.
Bunda gerçekten iyiyim.
And look, I'm really good at it.
Evet ve bakın, bu işte gerçekten iyiyim.
I didn't get a really good look at it, but believe me it was not friendly.
İyice bakamadım ama inan bana dost canlısı değildi.
I really think I'd be good at it.
Bunda gerçekten çok iyi olacağımı düşünüyorum.
- And I'm really good at it.
- Ve çok da iyi sevişirim.
- Simply, I don't like it and I'm really not any good at it.
Basit, dans etmekten hoşlanmıyorum ve cidden dans konusunda hiç iyi değilimdir.
If you look at it that way, I haven't been a good son, but I'm really really, really sorry.
Bu şekilde düşünürseniz, ben kötü bir evlat oldum ama ben çok gerçekten çok üzgünüm.
I don't know I'm really rather good at it.
Bilmiyorum... bu işte epey iyiyimdir.
I know things didn't work out too well this time... but it's really good to know, wherever I am... whatever stupid shit I'm doing that you're back at my home, rooting for me
Biliyorum bu sefer herşey yolunda gitmedi... ama nerde olursam olayım... hangi aptalca işin içinde olursam olayım senin arkamda olduğunu bilmek, güzel.
I'm not really good at math but it gets big really fast.
Matematiğim pek iyi değil ama kısa sürede çok artıyor.
I'm really good at it.
Çok iyi yapıyorum.
It's because I'm like any other guy. I like to think people are takin a really good look at me before they make up their minds. I...
Çünkü ben de herkes gibiyim.
I'm not really good at it yet... but watch.
Şimdilik pek iyi değilim ; ama bak deniyorum.
And I'm not sure it's a job I'm gonna be any good at, but... I just... I don't have time to really worry about it right now.
Ayrıca başarılı olacağım bir iş olduğuna da emin değilim ama bunun için endişelenecek zamanım da yok şu an.
It's only that i went out with him for so long- - i got really good at getting him all worked up. You will, too.
- Onunla uzun süre çıktım ama evliliğe ikna edemedim, sen edeceksin.
I am really good at it. You should've seen Leslie today.
Çok da başarılıyım ve bugün Leslie'yi görmeliydin.
I'm really good at it.
Bunda çok iyiyim.
I'm really good at it.
Gerçekten çok iyi söylerim.
Well, if I'm too good at it then no one will ever let me do what I really want to do.
Bu işte iyi olursam, kimse asıl yapmak istediğim işte bana görev vermez.
I'm really good at it.
Ben bunda gerçekten çok iyiyimdir.
I'm really good at it.
Bu konuda çok iyiyimdir.
- Okay, look, Jeff I don't like to use my gun unless it's in self-defense or at a really good sale but if you don't go back and get those CHCs, I have to- -
- Tamam, bak, Jeff nefsi müdafa ya da çok ciddi bir durum olmadıkça silahımı kullanmayı sevmiyorum ama geri gitmez ve şu çıktıyı almazsan yapmak zorundayım...
Uh, listen, I'm sure you're really good at whatever it is you do, but- -
Merhaba. Bak, işini mükemmel yaptığına eminim ama- -
- I didn't really get a good look at it.
- Tam bakamadım.
It's just... you're lost... and lonely, and I'm pretty good at making people forget how lonely they really are.
Sadece... sen kayboldun... yanlızsın, ve ben insanlara yanlız olduklarını unutturma konusunda gayet iyiyim.
- I'm really sorry, you guys, but actually, it's probably a good thing,'cause I did just get a new set of X-rays at the dentist last week.
Gerçekten üzgünüm çocuklar. Ama bu muhtemelen iyi bir şey. Çünkü geçen hafta dişçide röntgen çektirmiştim.
It turns out I'm really good at bargaining.
Anlaşıldı ki ; pazarlık konusunda çok iyiymişim.
... 14 and it was awful because my little sister was really good at it... and I just always ended up making big giant knots.
Berbattım çünkü kardeşim çok iyiydi ve koca düğümlerle kalırdım ben.
And I'm really, really good at it.
Ve ben bu işte gerçekten çok iyiyim.
I'm really good at it. Really?
Gayet iyi pişiririm.
It's okay. I'll go by myself'cause I'm really good at it.
Önemli değil. Kendim giderim çünkü bu işlerde çok iyiyimdir.
And I'm supposed to be really good at it.
"Ve aslında bunda gerçekten iyi olmalıydım."
Maybe it's the crash or that I'm at an age where something really good feels really perfect.
Belki kazadan, belki de nihayet iyi olan bir şeyin..... mükemmel olduğunu hissettiğim bir yaşa geldiğimden.
What's really disturbing is that I'm good at it.
Asıl rahatsız eden şey şu ki, bunda da oldukça iyiyim.
Plus I'm really good At it. Hmm.
Hem çok da iyi oynuyorum.
When you get home, I'll be really good at it, I promise.
Eve geldiğinde daha iyi çalışacağım. Söz veriyorum.
So she just keeps on going, she's like'I guess I'm just really good at it.
Sonra konuşmaya devam etmiş : 'Sanırım bu konuda çok iyiyim.'
I'm really good at it.
Bu işte çok iyiyimdir.
Coach says I'm really good at it... you should be playing basketball.
Koç bunda iyi olduğumu söylüyor... Basketbol oynamalısın.
Cause it's the one thing I'm really good at?
Çünkü iyi yaptığım tek şey olduğu için.
Because I'm going to state next year and it would look really good in my room, and I don't have any furniture at all.
Seneye şehre gideceğim ve odamda harika dururdu. Hiç eşyam yok.
And I thought it'd be better if I had a coach, and you're really good at that, so I was just
Ve düşündüm ki, bir çalıştıranım olsa daha iyi olurdu, ve sen bu konuda gayet başarılısın, bu yüzden ben sadece...
As good as I am at sorting out other people's lives, you'll just have to take my word for it, I'm really good, that talent pales compared to my genius for keeping my own life in a constant state of turmoil.
Diğer insanların hayatlarını sorgulamada usta biriyimdir ama söz konusu kendi hayatım olunca inanın ki her şeyi gürültülü bir şekilde yaşamayı, sorgulamadan daha iyi beceren biri oluyorum.
I'm really good at it.
Bu işte harbi iyiyimdir.
Franco, I really wish you weren't the guy that laughed the hardest at that because if you took just an-one iota of the energy that you spend every day chasing pussy and you put it into something good like, you know, helping mankind,
Neyi harf harf söyleyeyim? Franco keşke en çok sen gülmeseydin çünkü her gün hatun peşinde koşmak için harcadığın enerjinin bir parçasını adam gibi bir şeye mesela insanlığa yardım etmek gibi bir şeye harcamış olsaydın ozon tabakasındaki deliği kapatmış olurduk.
I'm really good at Guitar Hero, you know, on PlayStation, and I was so good at it, I thought, like, "Maybe I should get a guitar."
PlayStation oyunu Guitar Hero'da çok başarılıyım. O kadar ki gitara başlasam iyi olur diye düşündüm.