English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm saying that

I'm saying that traduction Turc

9,108 traduction parallèle
I'm just saying that right now, Ivan's probably with his brothers...
! Diyorum ki şu an büyük olasılıkla Ivan ağabeyi ile birlikte...
I'm just saying, I don't like to hide things... and I'd prefer it if you could contain it, at least when we're in public because, that way, I... Or should I say "we"
Sadece bazı şeyleri saklamaktan hoşlanmadığımı söylüyorum..... ve eğer yapabiliyorsan bunu kontrol altına almanı tercih ederim, en azından dışarıda, başkalarının yanındayken çünkü, bu şekilde ben... ya da "biz" mi demeliyim
I'm saying that she's too comfortable here.
Burada fazla rahat olduğunu söylüyorum.
And I'm not saying cheating's good by any means, but a marriage... is a beautiful thing that you make together.
Birçok parçası var.
I'm going to answer that by saying something my grandma said to my grand father every morning.
Bu soruyu, anneannemin dedeme her sabah söylediği bir cümleyle cevaplayacağım.
That's not what I'm saying, brother.
- Benim dediğim bu değil kardeşim.
I'm not saying any of that. Jeez, come on. Hey.
Bunların hiç birini söylemiyorum.
I'm not saying that you're a sexist monster.
Cinsiyetçi bir canavar olduğunu söylemiyorum.
And what I'm saying is that there are a lot of subtle little things that happen to me and all women, even in our little progressive world.
Ben de diyorum ki ilerici dünyamızda bile benim ve diğer kadınların başına gelen birçok ince detay bulunuyor.
No, I'm not saying that.
- Hayır, onu demiyorum.
- I'm saying I figured out that...
Demek istediğim... - Tamir etmemize gerek yok.
I'm sure you're not saying that just because I knew them, I was a terrorist.
Onları tanıdığım için terörist olduğumu söylemediğinizden eminim.
All I'm saying is if you do what they always wanted, if you let yourself be caught, well, then they'll still think that they're in control.
Söylemek istediğim eğer istediklerini yaparsan yakalanmana izin verirsen hâlâ kontrolün onlarda olduğunu düşünecekler.
Yeah, that's what I'm saying.
- Evet, aynen öyle.
Because I've hardly ever felt crappier about anything I've ever done, and that's saying something.
Daha önce yaptığım hiçbir şeyden böyle utanmamıştım, gerisini sen düşün.
All I'm saying is that you've been through something extreme.
Tek söylediğim, oldukça ekstrem bir durum atlattığın.
I'm not saying that pictures don't have a place...
Filmler önemsiz demiyorum ki ben.
That's all I'm saying.
Diyeceğim bu kadar.
I'm saying that, had he fired a 9-millimeter weapon,
Diyorum ki, o 9 milimetrelik bir silahı ateşleyebildi.
'I was numb and I posted an ad online...' '.. saying that anyone could come round.
Uyuşmuştum ve internette beni düzeltmeleri için bir reklam paylaşmıştım.
I'm just saying in addition to attacking Gilroy, we should be getting proof that Sam got the authorization for those trades.
Gilroy'a karşı taarruza geçmemizin yanı sıra Sam'ın hisse alım satımı konusunda yetkili olduğunu da kanıtlamalıyız.
No, that's what I'm saying to you is that I literally did.
Hayır, sana demeye çalıştığım da bu tam anlamıyla gördüm.
I was saying to friends,'I hope, when I'm Stuart's age, I look that amazing.'
Arkadaşlara "Umarım Stuart'ın yaşındayken ben de böyle mükemmel görünürüm." diyordum.
What I'm saying is that I'd rather Ari get killed than you.
- Ama onu zaten yere serdiler.
Again with the bullshit birds. No, that's what I'm saying.
Hiçbir ilahi müdahale yok.
I'm not saying that I encouraged it, but I admit that I didn't do enough to stop it.
Cesaretlendirdim demiyorum ama onu durdurmak içinde yeteri kadar birşey yapmadığım da kabul ediyorum.
Now they're cocooned in that crazy rock stuff, I'm being chased by an angry Deathsong, and I'm stuck here with a wild Thunderdrum who can't hear a word I'm saying.
Şimdi onlar o koza gibi kayanın içinde kaldılar ben kızgın bir Ölümşarkısı tarafından takip ediliyorum ve beni duyamayan vahşi bir Yıldırımdavulu'yla burada kala kaldım.
It gives me the willies. I'm just saying, let's all come up with a design that we each think is the best, and then we'll vote on it.
Demek istiyorum ki, hepimiz en iyisinin olduğunu düşündüğümüz birer tasarım yapalım ve sonra onu oylayalım.
I was just saying I could use you and Toothless's help with a pesky flock of wild Nadders that have been driving me batty!
Ben de biraz önce tam beni çılgına çeviren bir yabani Nadder sürüsü için sen ve Toothless'ın yardımı işime yarardı diyordum!
I'm saying that if I can't fly Hookfang, I don't want to fly any dragon.
Demek istiyorum ki eğer Hookfang'i süremeyeceksem hiçbir ejderhayı sürmek istemiyorum.
That's what I'm saying...
Ben de onu diyorum.
So, what I'm saying is that I'm sorry.
Yani diyorum ki üzgünüm.
That's what I'm saying.
- Aynen yani.
That's what I'm saying.
- Ben de onu diyorum.
Not that I'm saying I was one of them.
Onlardan biri olduğumu söylemiyorum, tabii ki.
That is not what I'm saying.
- Söylediğim şey bu değil.
What I'm saying is that we need to prepare.
Hazırlanmamız gerektiğini söylüyorum.
Listen, Unity, I don't think my sister's trying to say that life would be perfect without you. I think she's just saying that life would be, you know, life.
Birlik, sanırım ablam, hayat sen olmayınca mükemmel olacak demiyor da söylemek istediği, hayat, hayatın kendi olacaktı.
I realize that by saying "what" I might set off a chain of events whereby we continue this conversation, but what?
"Ne" diyerek bu konuşmaya devam edeceğimiz olaylar dizisini tetikleyeceğimin farkındayım ama ne?
No, I'm not saying that. Subsection c35 is saying that.
Hayır, ben değil C35 maddesi öyle diyor.
I'm saying that we need to revisit The compensation agreement.
Tazminat anlaşmasını tekrar konuşmalıyız.
Joe, I need to know that you understand what I'm saying.
Joe, söylediğimi anladığından emin olmam lazım.
I'm saying that I'm done waiting for him to come around.
Diyorum ki onun dönmesini beklemekten sıkıldım.
I'm saying, Chris, I am going to make sure that you grow up to be a success.
Büyüyünce başarılı bir adam olmanı sağlayacağım. Budur!
Hey, look, I'm just saying, it's no surprise that justice isn't colorblind.
Bak, sadece şunu diyorum : Adaletin renkkörü olmadığına şaşmamalı.
"Hey, look, I'm just saying it's no surprise that justice isn't colorblind."
"Bak, sadece şunu diyorum : Adaletin renkkörü olmadığına şaşmamalı."
I'm saying that I, Cleveland Brown, a black man, shot Cleveland Brown, Jr., another black man.
Size şunu diyorum : Ben Cleveland Brown,.. ... siyah bir adam, bir başka siyah adam olan Cleveland Brown Jr.'ı vurdu.
Well, last year, I heard that voice mail that you accidentally left, saying that you'd been in love with me for your whole life.
Geçen yıl yanlışlıkla gönderdiğin sesli mesajı aldım...
Are you saying that I captured you and the smartest zombie I ever met in the same day?
Yani hem seninle hem de gördüğüm en zeki zombiyle aynı gün karşılaştığımı mı söylüyorsun?
If what everyone's saying is true- - and it's beginning to seem like it is- - my whole life just changed, and I am so not ready for that.
Herkesin söylediği doğruysa, ki bana doğru gelmeye başladı bütün hayatım değişecek demektir. Bense buna hiç hazır değilim.
All I'm saying is, make one of them an appreciation for the fact that your brother is actually alive.
Tek söylediğim o şeylerden biri de kardeşin hayatta olduğu için mutlu olduğun olsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]