I'm sorry to keep you waiting traduction Turc
129 traduction parallèle
I'm sorry to keep you waiting but this brother of yours jumps around like a grasshopper.
Seni beklettiğim için özür dilerim Kay fakat şu kardeşin olacak adam yerinde duramıyor.
I'm sorry to keep you waiting.
Özür dilerim beklettim.
Sorry to keep you waiting all this time, but I'm so excited about peace.
Kusura bakma çok beklettim. Barış beni çok heyecanlandırdı.
I'm sorry to keep you waiting so long, Miss Novotny.
Sizi bu kadar beklettiğim için, özür dilerim Bayan Novotny.
I'm so sorry to keep you waiting.
Beklettiğim için çok özür dilerim.
I'm sorry to keep you waiting.
Seni beklettiğim için özür dilerim.
I'm sorry to keep you waiting
Beklettiğim için özür dilerim.
- I'm sorry to keep you waiting.
- Beklettiğim için özür dilerim.
I'm so sorry to keep you waiting, but I was just seeing someone off.
sizi beklettiğim için çok üzgünüm, fakat can sıkıcı bir görüşme yapıyordum.
I'm sorry to keep you waiting.
Beklettiğim için özür dilerim.
Oh, I'm sorry to keep you waiting.
- Alo?
I'm terribly sorry to keep you waiting.
Seni beklettiğim için çok üzgünüm.
I'm sorry to keep you waiting, Auntie.
Seni beklettiğim için üzgünüm teyzeciğim.
- Hi, I'm sorry to keep you waiting.
- Selam, beklettiğim için kusura bakma.
I'm sorry to keep you waiting.
Beklettiğim için üzgünüm. Evet, dinliyorum.
I'm sorry to keep you waiting.
Sizi beklettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to keep you waiting, Commander.
Sizi beklettiğim için özür dilerim, Komutan.
I'm sorry to keep you waiting, Mrs Vaatrik.
Sizi beklettiğim için üzgünüm, Bayan Vaatrik.
I'm sorry to keep you waiting. It seems...
Beklettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to keep you waiting.
Sizi beklettim.
I'm sorry to keep you here waiting.
Sizi burada beklettiğim için özür dilerim.
Darryl, I'm sorry to keep you waiting, but Mr. Tyson... and I were just interfacing about some things. Oh, really.
Seni beklettiğimiz için üzgünüm ama Bay Tyson'la bir konuda tartışıyorduk.
Doctor, I'm sorry to keep you waiting.
Doktor, sizi beklettiğim için üzgünüm.
Oh, you know, I'm sorry to keep you waiting, Mr Cooper.
Sizi beklettiğim için üzgünüm Bay Cooper.
I'm sorry to keep you waiting.
- Selam. Beklettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to keep you waiting.
Merhaba. Beklettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to keep you waiting, detective.
Beklettiğim için üzgünüm dedektif.
Hey, guys, I'm sorry to keep you waiting.
Merhabalar. Beklettiğim için kusura bakmayın.
Well, I'm sorry to keep you waiting.
Kusura bakmayın beklettim.
How are you? I'm so sorry to keep you waiting.
Beklettiğim için özür dilerim.
I'm so sorry to keep you waiting.
Beklettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to keep you waiting. I keep a very busy schedule.
Özür dilerim, Oldukça meşguldüm.
- I'm sorry to keep you waiting.
- Beklettiğim için üzgünüm.
Mike, I'm so sorry to keep you waiting.
Mike, seni beklettiğim için özür dilerim.
I'm sorry to keep you waiting.
- Beklettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to keep you waiting.
Sizi beklettiğim için özür dilerim.
Sorry to keep you waiting. I'm...
Beklettiğim için özür dilerim
I'm sorry to keep you waiting, but I was just wrapping up a meeting with the Joint Chiefs.
Beklettiğim için özür dilerim, ama Genelkurmay üyeleriyle bir toplantı ayarlamakla meşguldüm.
Oh, I'm so sorry to keep you waiting.
Sizi beklettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to keep you both waiting.
İkinizi de beklettiğim için özür dilerim.
I'm so very sorry to keep you all Waiting for so long.
Sizi bu kadar süre beklettiğim için kusura bakmayın.
Hey, I'm sorry to keep you waiting, baby. Hoyt Ambrose.
- Beklettiğim için üzgünüm, bebeğim.
Damon, I'm so sorry to keep you waiting.
Damon, beklettiğim için üzgünüm.
I'm sorry to keep you waiting
Beklettiğim için özür dilerim
I'm sorry to keep you waiting, General.
Beklettiğim için üzgünüm, General.
Sorry to keep you waiting. I'm ready now.
Beklettiğim için özür dilerim.
I'm very sorry to keep you waiting.
Beklettiğim için kusura bakmayın.
Oh, Natalie, hi. I'm sorry to keep you waiting.
Oh, Natalie, merhaba Beklettiğim için özür dilerim.
So sorry to keep you waiting. We do still have the records from that funeral, but i'm afraid i couldn't give you any personal information.
Kayıtlarımızda onları bulduk, fakat ne yazık ki size kişisel bilgileri veremem.
Mrs.Schafer, I'm so sorry to keep you waiting. Would you like a tissue or something?
Bayan Schafer, sizi beklettiğim için çok özür dilerim.
I'm sorry to keep you waiting.
Seni beklettiğim için üzgünüm.