I'm trying not to traduction Turc
4,213 traduction parallèle
I'm not trying to replace you.
Yerine birini koymaya çalışmıyorum.
Hey, man, look. Look, I'm not trying to be a jerk here.
Adamım bak, Serserilik yapmaya çalışmıyorum.
It's not like I'm trying to impress anyone.
Birini etkilemeye çalışmıyorum ne de olsa.
I'm not trying to put my life in someone else's hands.
Hayatımı başkasının ellerine vermeye hiç niyetim yok.
Look, I promise I'm not trying to be a hard-ass, okay?
Söz veriyorum bir daha sert olmaya çalışmayacağım.
Really. Um, honestly, I'm just trying not to think about any of it.
Dürüst olmam gerekirse, olanları düşünmemeye çalışıyorum.
- I'm not trying to.
- Öyle bir niyetim yok.
Because I can do that, but I have a job to do now, and I'm trying to focus, and I'm not here to fill up your life with fucking stories for your fucking Twitter.
İstesem, Onu da yapabilirim, ama şimdi bir işim var, odaklanmaya çalışıyorum. Boş twitter hikayeleriyle dolu hayatını doldurmak için burada değilim.
Other than the fact that I'm trying to unravel a living, multidimensional knot of pure energy, not much.
Boyutlar üstü saf bir enerjiyi çözmek dışında bir nedeni yok.
I'm not trying to take your virginity, Tessa.
Bekaretini almaya çalışmıyorum Tessa.
What you- - What you thought, that I was... trying to go for, I'm not looking for that kind of thing.
Düşündüğün şey, yani sonuna kadar gitmeye çalışmak...
No, I'm just trying not to get us killed right now.
Şu anda kendimizi öldürtmemeye çalışıyorum.
I'm not trying to win anything.
Bir şey kazanmaya çalışmıyorum.
I'm not trying to harsh the old regime.
Eskilere lafım yok.
Well... I'm not trying to... play God.
Tanrıyı oynamaya çalışmıyorum.
I'm not trying to hurt you.
Hayır, incitmeye uğraşmıyorum.
I'm not trying to pull strings. But you could show a little gratitude.
İpleri elimde tutmaya çalışmıyorum ama biraz minnettarlık gösterebilirsin.
I'm not trying to.
Denemiyorum zaten.
- I'm not trying to fool you.
- Seni kandırmaya çalışmıyorum.
I'm trying to be your friend, but you're not helping yourself.
Arkadaşın olmaya çalışıyorum ama kendine hiç yardımcı olmuyorsun.
I'm not trying to be a dick, but the idea of us being good, it's not gonna happen.
Bak, hıyarlık etmek istemiyorum ama aramızın iyi olması olayı olmaz öyle şey.
- I'm not trying to make a point, I'm just trying to say that it's nice to have peace in the park.
- Bir şey ima etmeye çalışmıyorum parkta huzurlu bir ortam olduğunu duymak çok güzel demeye çalışıyorum.
I'm not trying to be in charge...
Benim bir şey yapmaya çalıştığım yok, konuşmaya çalışıyorum.
- I'm not trying to make you look crazy.
- Seni deli gibi göstermeye çalışmıyorum.
I'm not trying to Monday morning quarterback here, it's Wednesday.
İş işten geçtikten sonra öğüt vermiş gibi olmayayım, işteyiz hâlâ da.
I'm trying not to let this get to me, but you seem a little irrational about them.
Beni etkilememen için uğraşıyorum ama onlar hakkında biraz mantıksız davranıyorsun.
I'm not even trying to punish Wade.
Wade'i cezalandırmaya falan da çalışmıyorum.
I'm not in love with this responsibility, but since my divorce, I'm trying to remain positive.
Bu sorumluluğa aşık değilim ama boşandığımdan beri, pozitif kalmaya çalışıyorum.
I'm not trying to negotiate.
Pazarlık yapmaya çalışmıyorum.
I'm trying not to get too worked up about it.
Bu konuda galeyana gelmemeye çalışıyorum.
No. No, I'm not trying to scare you.
Hayır, hayır korkutmaya çalışmıyorum.
I'm trying not to draw attention to us.
Dikkatleri üstümüze çekmemeye çalışıyorum.
- Uh, well... I spent the whole evening trying not to.
- Eh, bütün gece etmemek için çabaladım.
I'm not trying to fuck that up.
İçine sıçmaya çalıştığım yok.
I'm not trying to undermine Elijah's venture.
Elijah'nın girişimlerini engellemeye çalışmıyorum.
I'm not trying to lie to you.
Sana yalan söylemeye çalışmıyorum.
I mean, you're the first gay friend that I've made in the city that's not crazy or just trying to hook up.
Yani, bu şehirde deli olmayan ya da bana yazmayan ilk gay arkadaşım sensin.
I'm not trying to take over you band, man.
Grubunu ele geçirmeye çalışmıyorum, adamım.
I'm not trying to bust your balls here.
Seni köşeye sıkıştırmaya çalışmıyorum.
- He's trying to break into our network. - I'm not trying.
Çalışmıyorum.
I'm not trying to give the guy a free pass, either. I'm just saying.
Her iki şekilde de bu adama bir geçiş izni veriyor değilim.
No, I'm trying not to be a fat fuck.
Hayır, şişman bir pislik olmamaya çalışıyorum.
I'm trying really hard not to take it personally.
Bu üstüme almamak için bayağı bir uğraşıyorum.
I'm trying real hard not to be the scared black guy in a haunted house.
Musallat olduğun evden korkmayan bir zenci olmak için çok çalışıyorum.
I'm not trying to give a hint.
Tavsiye vermiyorum.
That's not what I was trying to ask.
Sormaya çalıştığım şey o değil.
[exhales deeply] I'm trying not to be mad at her.
Ona kızmamaya çalışıyorum.
I'm trying so hard not to run away with my heart but I think I'm losing that fight.
Kalbimi kaptırmamak için çok uğraşıyorum ama sanırım bu savaşı kaybediyorum.
I'm not even trying to cover things up.
Kılıf uydurmaya bile çalışmıyorum.
I'm not trying to impress anyone.
Kimseyi etkilemeye çalıştığım yok.
I weighed what she did not know against the value of everything we are trying to accomplish here!
Burada başarıya ulaşmaya çalıştığımız her şeyin değerine karşılık öğrenmemesi için her şeyi hesapladım!
i'm trying not to think about it 19
i'm trying my best 22
i'm trying to sleep 45
i'm trying to study 20
i'm trying to work 25
i'm trying to be nice 16
i'm trying 1425
i'm trying to figure it out 16
i'm trying to talk to you 26
i'm trying to concentrate 31
i'm trying my best 22
i'm trying to sleep 45
i'm trying to study 20
i'm trying to work 25
i'm trying to be nice 16
i'm trying 1425
i'm trying to figure it out 16
i'm trying to talk to you 26
i'm trying to concentrate 31