I'm trying to tell you traduction Turc
1,201 traduction parallèle
How? What I'm trying to tell you? I raised you for eighteen years.
Ama... sana demek isterim ki.... 18 senedir sana şefkatle bakıyoruz...
You trying to tell me I ain't shit?
Benim bir bok olamayacağı mı söylemeye çalışıyorsun?
- That's what i'm trying to tell you.
- Anlatmaya çalıştığımda bu.
Well, I'm just trying to tell you that it's enchanting.
Sadece çok etkileyici olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
So, what I'm trying to tell you is we shouldn't be fighting each other like jackals but instead come together under a benevolent cheese.
Söylemeye çalıştığım şu : Çakallar gibi birbirimizle savaşmamalı... aksine koruyucu bir peynir altında birleşmeliyiz.
I knew there was nojumper. I knew it. Couldn't you tell he was trying to get rid of us?
Atlayan kimsenin olmayacağını biliyordum, bizden kurtulmaya çalıştığını anlamadın mı?
No. That's what I'm trying to tell you.
Ben de sana onu anlatmaya çalışıyorum.
I didn't understand what you were trying to tell me.
Ne söylemek istediğini anlamadım.
You understand what I'm trying to tell you?
Söylemek istediğimi anlıyor musun?
I knew you were trying to tell me something, so I picked up on it quickly.
Hemen toparladım.
Listen, I know I'm not your mama, and I'm not trying to be but I gotta tell you, you got to move on.
Dinle. Annen değilim, biliyorum. Olmaya da çalışmıyorum.
That's what I was trying to tell you before. The guy was like a mad dog.
Sana söylemeye çalıştığım buydu, herif piçin biriydi işte.
Aw, Lilly! Can't you tell I was just trying to get something passable to eat?
Yiyecek düzgün bir şeyler aradığımı anlamıyor musun?
But what I'm trying to tell you, without being obsequious at all...,... is that my place is here with you.
İtaat sizce anlatmaya çalıştığım şey şu ki... Benim yerim senin yanın.
I couldn't understand what you were trying to tell me.. while departing.
Ölürken, bana ne demeye çalıştığını anlamamıştım
No, I'm not trying to tell you the lab fucked up.
Hayır. Öyle demek istemiyorum.
Do you comprehend what I'm trying to tell you?
Ne söylemeye çalıştığımı anlıyor musunuz?
I'm trying to tell you something.
Sana bir şey anlatmaya çalışıyorum.
Like I was trying to tell you this was a bad idea because you don't wanna make him mad.
Aynen sana söylemeye çalıştığım gibi bu kötü bir fikirdi çünkü onu çıldırtmak istemezsin.
In the meantime, I'm trying to tell you we're coming in too fast.
İyi, ben de çok hızlı yaklaştığımızı söylüyorum.
That's all I'm trying to tell you.
Sana söylemeye çalıştığım şey bu.
I'm trying to tell you that I'm retiring, and Eric, not you,...
Sana emekli olacağımı ve yerimi senin değil, Eric'in alacağını söylüyorum...
- I'm not trying to tell you what to do.
- Öyle bir niyetim yok.
This is exactly what I was trying to tell you.
İşte Nick, sana bunu söylemeye çalıştım.
[Doug] I'm trying to tell you as nice as I know how.
Elimden geldiğince kibar bir dille anlatacağım.
I'm trying to tell you how much... I admire you and your pretty wife.
Sana ve güzel karına... ne kadar gıpta ettiğimi söylemeye çalışıyorum.
I'm just a kid. I'm just a kid, I'm trying to tell you.
Ben daha çocuğum! Sana dedim ya...
Well, the bottom line, what I'm trying to tell you tonight, is that evil... eeeevil...
Bu akşam size söylemeye çalıştığım şeyin özü şu : Kötülük... kötülüüük...
That is what I'm trying to tell you, sir!
Açıklamaya çalıştığımda budur.
No. I'm trying to tell you that nothing happened.
Hayır, hiçbirşeyin olmadığını söylemeye çalışıyorum.
I'm trying to fucking tell you I ain't gonna be your rat punk!
Sana senin için çalışmayacağımı söylemeye çalışıyorum serseri!
- That's what I was trying to tell you.
- sana söylemeye çalıştığım şey buydu.
Yeah. - You know, I-I was trying to tell you before... but you got all sexed up and everything- -
Evet, biliyorum, Ben, Ben sana söylemeye çalıştım... ama senin gözün seksten başka bişey görmüyordu.
That's what I'm trying to tell you.
Sana söylemeye çalıştığım bu.
I'm trying to tell you something.
Anlatmaya çalışıyorum.
Look, I'm just trying to tell you that I felt the compression waves, okay?
Bak, tek anlatmaya çalıştığım basınç dalgalarını hissettiğim.
Okay, well, that's what I felt, and I'm trying to tell you that I think that there...
İşte hissettiğim buydu. Ve söylemeye çalıştığım...
See, that's what I'm trying to tell you, baby.
Söylemek isteğim de bu, yavrum.
- Yeah, that's what I'm trying to tell you. That chick Erica?
Tim'in başı dertte.
I'm trying to tell you that right across campus is a gold mine of heads
Sana kampusun tam karşısında zengin bir kafa madeni olduğunu söylemeye çalışıyorum.
- I'm trying to tell you...
- Anlatmaya çalıştığım şey şu...
So, what I'm trying to tell you, Eddie is that it takes a lot of the good, old American green stuff to make one of these things, you know what I mean?
Sana söylemeye çalıştığım, bu işleri yapmak için bir sürü yeşil kağıda ihtiyacın var. Anlıyor musun?
That's what I've been trying to tell you.
Evet, size anlatmaya çalıştığım bu.
Fine. I'm just trying to tell you.
Yine de benden söylemesi.
Why don't you understand what I'm trying to tell you?
Söylediklerimi neden anlamıyorsun?
That's what I've been trying to tell you, but you don't listen!
Sana söylemeye çalıştım ama dinlemedin!
- Look, I'm trying to tell you something here.
- Bakın dedektif size bir şey anlatmaya çalışıyorum.
First level. That's what I've been trying to tell you.
Size anlatmaya çalıştığım şey
Hal, I'm trying to tell you something!
Hal, bir şey anlatmaya çalışıyorum!
You know what I'm trying to tell you, Stevo?
Sana ne anlatmak istediğimi biliyormusun, Stevo?
That's what I was trying to tell you.
Söylemeye çalıştığım da bu.