I'm with a patient traduction Turc
223 traduction parallèle
- Nobody told me. If I don't know a patient with amnesia when I see one, what do I know?
- Bana hiç kimse anlatmadı eğer bir amnezi vakasını da gördüğümde anlayamazsam, ne anlarım ki?
While I've had many patients out here with animals, I've never before had a patient with an animal that large.
Hayvanı olan birçok hastam var ama o kadar büyük bir hayvanın sahibine hiç rastlamadım.
I never do that when I'm with a patient.
Ben hastalarına el sürecek adam değilim.
Do you know that I am in love with a patient?
Ben, bir hastama aşığım.
I am in love with a patient!
Hastama aşığım! Bir dakikan...
Carol, none of this is necessary I told you, I was with a patient
Hiçbiri gerekli değil. Sana söyledim, bir hastaylaydım.
I'm sorry, Mr. Sullivan, but the doctor's with a patient right now.
Kusura bakmayın Bay Sullivan, ama doktorun şu anda hastası var.
I thought it was a disturbed patient, and I was dealing with it when this shorter, rounder one hit me.
Sorunlu bir hastam sandım ve halletmeye çalışıyordum ki bu kısa boylu, toplu olan bana vurdu.
I'm with a patient.
Olmaz. Hastam var.
I know about the conference but I'm tied up with a patient now.
Görüşmeyi biliyorum ama şimdi bir hastayla ilgilenmeliyim.
Whenever a patient has an hallucination, I try to confront them with the facts of life.
Bir hasta hayallere kapıldığında, onu hayatın gerçekleriyle yüzleştirmeye çalışırım.
I'm with a patient now.
Şu anda hastam var.
All the time I have to control myself, to be patient, to be patient with you too, patient in the shops, greet everyone with a smile,
Her zaman kendimi kontrol etmek sabırlı olmak sana karşı da sabırlı olmak, dükkanlarda sabırlı olmak herkesi gülümseyerek selamlamak zorundayım.
I'M IN HERE WITH A PATIENT RIGHT NOW.
Elvin, burada şuan bir hastamla birlikteyim.
I try to be firm with her. But today, the first thing I did was go to a sanatorium looking for that patient, you know...
Ona karşı sıkı durmağa çalıştım, fakat bugün bildiğim ilk şey, bir senatoryuma koşturması, şu hastayı araması, biliyorsunuz...
- I'm with a patient...
- Şu anda hastamla...
I'm an escaped mental patient with a history of violence.
- Geçmişi şiddetle dolu kaçak bir akıl hastasıyım.
OK, I slept with a patient or two.
Tamam, bir ya da iki hastayla yattım.
- I'm with a fellow patient.
- Bir hastayla beraberim. - Oh...
I don't think it's such a good idea to have a patient on with me. - It is.
Sanırım yanıma bir hasta almak çok iyi bir fikir gibi olduğunu düşünmüyorum.
I'm with a patient.
- Hastamla ilgileniyorum.
I - I'm with - I'm with a patient, I see your thigh.!
Hastamlayken uyluklarını görüyorum.
But if you ever again tell me or my surgical staff that we're going to lose a patient, I'm going to take out your lungs with a fucking ice-cream scoop. Do you understand me?
Ama bir daha bana veya ekibime hastayı kaybedeceğimizi söylersen dondurma kaşığıyla ciğerlerini sökerim.Anladın mı?
With any patient, I undertake a physical examination only as a last resort.
Herhangi bir hastaya fiziksel müdahaleyi en son çare olarak uygularım.
I'm sorry, but we don't want anybody in Trauma while we're working with a patient.
Üzgünüm, ama bir hastayla uğraşırken Travma'ya kimse giremez.
And now I have a patient with severe emotional problems and there's no counsellor on board.
Ve şu anda, bu gemideki en problemli hasta ile ilgilenmek zorundayım.
I know sometimes I'm a little short with you, sometimes I'm not as patient as I should be.
Biliyorum ki bazen sana kaba davranıyorum... bazen göstermem gereken sabrı göstermiyorum.
Frasier, I'm with a patient!
- Bir hastamlayım Frasier. Özür dilerim.
I spent the day trying to get a CHF patient with Down's on the heart transplant list.
Bütün gün... ... Down's sendromlu bir CHF hastasını nakil listesine sokmaya çalıştım.
I'm just saying, this latest patient of mine who gave birth to a baby with a tail? She didn't even undergo insemination.
Tüm dediğim kuyruklu bir bebek doğuran son hastamın suni döllenme yaptırmadığı.
One day he was just another patient and then I ran off with him, and, well, here we are, casing a bank.
Bir gün hastalardan biriydi. Ertesi gün onunla kaçtım. İşte şimdi birlikle bankayı soymayı planlıyoruz.
Oh, I'm sorry. He's with a patient right now.
Şu an bir hastasıyla birlikte.
- I'm with a patient.
- Hastaylayım.
I tried your grandma's "greet with a smile" approach on a patient...
Büyükannenin "tebessümle karşıla" yaklaşımını bir hastada denedim...
Sex is the last thing on my mind when I'm with a patient.
Bir hastayla beraberken, aklımdaki en son şey sekstir.
I don't mean to seem unfeeling, but I'm programmed to accept the loss of a patient with professional detachment.
Ben duygusuz biri değilim, lakin profesyonel bir şekilde birinin kaybından etkilenmeyecek şekilde programlandım.
Just tell her I'm with a patient.
Bir hastayla ilgilendiğimi söyler misin?
I'm living in a moral Never Never Land with this patient.
Bu hastayla ahlaki açıdan "Olmayan Şeyler Ülkesi'ndeyim."
I'm with a... patient.
Şu anda bir hastam var.
Have a seat... I'm gonna finish with a patient...
Bir hastamın işini bitireym.
I've been reviewing charts and I have a question about a patient you worked on with me.
Bazı dosyaları gözden geçiriyordum. Üstünde birlikte çalıştığımız bir hasta hakkında bir sorum var.
Mrs Guerrero is a lupus patient with shortage of breath so I started her on a heparin drip.
Bayan Guerrero nefes darlığı çeken bir deri veremi hastası. Bu yüzden heparin uygulamaya başladım.
( My dear Professor Freud... ) (... a former patient of mine... ) (... who I have always treated with the greatest respect... ) (... is now threatening to destroy my entire life... ) (... solely because I denied myself the pleasure of giving her a child. )
Sevgili Profesör Freud eski bir hastam ki, kendisine her zaman büyük bir hayranlıkla yaklaşmışımdır şu anda beni tüm hayatımı mahvetmekle tehdit ediyor sırf onu çocuğumu doğurma zevkinden mahrum bıraktım diye.
- I'm with a critical patient.
- Durumu kritik bir hastaylayım.
- I'm with a patient.
Ona hastayla olduğumu söyleyebilirsin.
Pratt, I'm with a patient right now.
Şu anda bir hastaylayım Pratt konuşamam.
I was in a session with a patient.
Bir hastayla seanstaydım.
I once had a colleague who got bit by a patient with rabies.
Bir doktor arkadaşımı kuduz hastası ısırmıştı.
About six months ago, the day Jonesy got hit I did something terrible with a patient.
Altı ay önce... Jonesy'e araba çarptığı gün. Bir hastaya korkunç bir şey yaptım.
I'm with a patient now.
- Hastamla ilgilenmem lazım!
Actually, I have to stick around with a patient.
Aslına bakarsan bir hasta ile kalmam lazım.
i'm with 29
i'm with a friend 20
i'm with you now 22
i'm with you there 18
i'm with you 610
i'm with them 16
i'm with him 72
i'm with her 59
i'm with child 22
i'm with someone 22
i'm with a friend 20
i'm with you now 22
i'm with you there 18
i'm with you 610
i'm with them 16
i'm with him 72
i'm with her 59
i'm with child 22
i'm with someone 22
i'm with the fbi 79
i'm with the police 24
a patient 40
i'm watching you 97
i'm waiting for you 98
i'm working right now 17
i'm watching 80
i'm working 521
i'm worried about you 332
i'm walking 73
i'm with the police 24
a patient 40
i'm watching you 97
i'm waiting for you 98
i'm working right now 17
i'm watching 80
i'm working 521
i'm worried about you 332
i'm walking 73