English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I'm worried

I'm worried traduction Turc

10,521 traduction parallèle
Should I be worried? / No.
- Önemli bir şey var mı?
I'm still worried about that mulberry over the back fence.
Çitin yanındaki dut için endişeleniyorum
I want to find out where Bernie is, I'm worried about him.
Bernie'nin yerini öğrenmek istiyorum, onun için endişeliyim.
I'm not worried about you, doc.
Senin için endişelenmiyorum, doktor.
I'm worried about it.
Onun için endişeleniyorum.
Po, I'm so worried for you... that I can't even enjoy being right about everything.
Po, senin için o kadar endişelendim ki, her konuda haklı çıkmamın tadına varamadım.
Worried that I'd go hungry?
- Benim aç kalacağımdan mı?
The truth is I'm just so worried about her.
- Aslında onun için çok endişeliyim.
You should be more worried about what I'm going to do to you.
Senin şu an, sana yapacaklarımla ilgili endişelenmen gerekir.
I was worried it might be something real.
Ben de ciddi bir şey sandım.
As you have put whatever worry I have had about your life at ease, please allow me to do the same in case you've ever worried about me.
- Çekil önümden palyaço. Havai fişekler geldi. Ben de gidip Tanner'a bakayım.
I'm worried about her parents.
Ebeveynleri için üzülüyorum.
I mean, before I met you, I'd be worried about silly little stuff like my car's engine making a funny noise or my roommate's cat scratching up the sofa.
Demek istediğim, seninle tanışmadan önce, endişeliydim Arabamın motoru komik bir ses çıkarmak gibi saçma küçük şeyler Ya da ev arkadaşımın kedisi kanepeyi çiziyor.
- It's the rest of us that I'm worried about.
- Üzerimde endişeliymiş olduğumuz geri kalanım.
Um, look, I'm really worried about you, okay?
Senin için endişeleniyorum.
I'm just getting really worried.
Endişelenmeye başlıyorum.
Of course I'm worried, but I only focus on things I control.
Ediyorum tabii ama ben sadece kontrol edebildiğim şeylere odaklanırım.
I'm worried about you.
Senin için endişeleniyorum.
I was so upset, so worried about getting wounded again, I couldn't do anything else.
Tekrar yaralanmakla ilgili o kadar üzgün o kadar endişeliydim ki başka hiçbir şey yapamadım.
I'm just a little worried that you are... Boring.
Sadece senin biraz şey olmandan korkuyorum... sıkıcı.
Worried about what I'm doing?
Şuan ne yaptığımı zannediyorsun?
I'm worried that my charities are vulnerable.
Hayır kurumlarımın savunmasız olmasından endişe duyuyorum.
He's missing, I'm worried.
O kayıp, endişeliyim.
I'm a little worried she might have had an episode.
Nöbet geçirmiş olduğuna dair biraz endişeliyim.
Finn, I'm seriously worried about these new guys. I mean...
Finn, ben gerçekten bu yeni çocuklar için endişeleniyorum..
Yeah, I mean I'm not- - I'm not gonna embarrass you, or anything, if that's what you're worried about.
Evet, belki de, Neyse,... canını sıkmak istemiyorum. Eğer kafana taktığın buysa,.
Oh, I'm worried about a lot of things.
Ben çoğu zaman endişeliyimdir.
- I'm worried about a lot of things.
- Ben çoğu zaman endişeliyimdir.
I'm so worried for him.
Onun için çok endişeleniyorum.
I'm so worried, but..
Çok endişeleniyorum, ama..
I'm more worried about your career as a pilot.
Ben esas pilotluk kariyerin için endişeliyim.
I'm not worried.
Endişelenmiyorum.
I'm really worried.
Gerçekten merak ediyorum.
Honestly, I'm worried the weasel's right.
dürüst olmak gerekirse, gelinciğin haklı olmasından korkuyorum.
I'm just really worried.
Gerçekten çok endişeliyim.
It's just me I'm worried about.
Endişeleniyorum işte.
I'll mind my tone just fine but I'm mighty worried about you givin'fire to this girl.
- Ben, sözlerime dikkat ediyorum, ama, bu kızı gaza getirmenden de oldukça endişe ediyorum.
If I was Larry Snyder right now, I'd be worried about keeping my job.
Larry Snyder'ın yerinde olsaydım işimi kaybetmekten endişe duyardım.
- I'm actually really worried about her.
- Onun için endişeleniyorum.
Look, I'm just worried about my friend, please.
Arkadaşım için endişeleniyorum, lütfen.
And I'm worried that someone's gonna get really hurt.
Ve başkalarının zarar göreceğinden korkuyorum.
Listen, I'm worried about him, I'm worried about both of you.
Dinle, onun hakkında endişeliyim. İkiniz hakkında endişeliyim.
Not the cops I'm worried about.
- Endişelendiğim polisler değil.
That's not what I'm worried about.
Benim endişelendiğim o değil?
If you're worried about a recent exposure, I can prescribe a PEP.
Ama son zamanlarda seksle bir hastalık kaptıysanız, PEP de yapalım.
I'm worried, it would kill her if she knew I was searching.
Ne aradığımı bilseydi ne kadar üzülürdü diye endişeleniyorum.
I'm just worried they might miss you and hit me.
Sadece seni ıskalayıp beni vururlar diye endişeliyim.
I'm worried about dawn.
Şafak hakkında endişeliyim.
At this point, I'm more worried about the liberals than I am about the Dixiecrats.
Şu anda Dixie grubundan çok liberaller beni kaygılandırıyor.
Well, honey, I'm just worried.
Canım, endişeliyim sadece.
I'm really worried about this pot roast.
Bu etli güveç için gerçekten endişeliyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]