I've got your back traduction Turc
327 traduction parallèle
I told him I thought she was wonderful. This is so difficult. Now you've got your job back.
10, 9, 8, 7, 6, 5 4, 3, 2, 1...
I know you haven't had the best of breaks since you got back, but... you ought to stick here and slug it out a while longer on your own home ground.
Biliyorum, döndüğünden beri çok da hoş şeyler yaşamadın, ama burada kalmalı ve kendi toprakların için sonuna kadar savaşmalısın.
Now you've got your stripes back. I'll expect you to be on your best behavior and set a good example for the men.
Rütbelerinizi de geri aldığınıza göre bugün en iyi şekilde davranıp, iyi birer örnek olun.
But you must all come back after you've had your lunch... because I got to know what you want for Christmas.
Ama yemeğinizi yedikten sonra hepiniz gelin çünkü Noel'de ne istediğinizi bilmek istiyorum.
I spent all those dull weeks in Mexico City, came back to school and got your telegram.
okula döndüm ve telgrafını aldım.
I just got back to the hotel and found your message.
Otele az önce döndüm ve mesajını buldum.
I've got your ten-pound sack in the back of the store, Mrs. Thatcher.
On kiloluk bir çuvalı sizin için ayırdım, Bayan Thatcher.
I've got a hunch I better get you back to your apartment as fast as I can.
İçimden bir his, seni bir an önce evine götürmem gerektiğini söylüyor.
No, but I've got a pack to put on your back if I catch you smoking.
Hayır... sigara içerken yakalarsam verecek bir cezam var ama.
I went back to our beach and got your notebook.
Kalmış olduğumuz sahile döndüm ve senin not defterini buldum.
You've got your new deal and I have my sanity back.
Ben yeterince para kazanıyorum. Sen sözleşmeni aldın, ben de akıl sağlığımı geri aldım.
Oh, what a time I've been having... since I got back, Your Grace.
Sizin arkanızı kollamaya başladığımdan bu yana neler yaşadım, efendim.
I've got to go out shopping, you can have your shield back later, meanwhile... you tidy the place up a bit, it's like a wild boars sty!
Alışverişe gitmem lazım, kalkanını sonra alırsın, bu arada... etrafı biraz düzelt, ev domuz ahırı gibi.
Listen, I've got a.41 caliber in your back.
Bak, sırtına 41'lik tabancayı dayadım.
I think it means that it's locked up in your past, and you've got to try to go back.
Bence tüm bunlar senin geçmişinde hapsolmuş durumda, ve senin geri dönüp onlara ulaşmaya çalışman gerek.
- Go! Lillian, I have tried to keep those people off your back, but you've got...
Lillian, seni rahat bıraksınlar diye çok uğraştım ama senin...
Now, unless you got a secretary back at your motel, I suggest you scoot on back there... and wait for the phone to ring.
Şimdi de, eğer otelinde seni bekleyen sekreterin yoksa, tavsiyem oraya dönmen... ve telefonun çalmasını beklemen.
I went by your bank, when I got back to town and they said you were sick.
Şehir merkezine gittiğimde, çalıştığın bankaya uğradım ve senin hasta olduğunu söylediler.
Now I've got a terrific job, you're back in your own turf.
Şimdi çok güzel bir işim var, kendi kasabana geri döndün.
I bet you got a list of all the women that you've done this to in your back pocket.
Eminim şimdiye kadar yaptığın bütün kadınların numaralarını arka cebinde saklıyorsundur.
You know, whoever got you, he'll come back again, and when he does, I'm gonna cut your name right into him.
Biliyorsun, seni her kim ele geçirdiyse, geri dönecek, ve döndüğünde, onun bedenine senin adını kazıyacağım.
Now I've got to go back to an ugly place, and if I don't, I'll be running for the rest of my life, and you and your mommy will be running with me.
Kötü şeylerin olduğu yere dönüp hayatımın geri kalanında da dövüşmek zorundayım. Annene lütfen iyi bak, olur mu?
When I got back from France and set foot in Clark County... and saw what your cousin, Bill Davis, had done at his family's ranch...
Fransa'dan gelip Clark County'e ayak bastığımda... ve kuzenin Bill Davis'in ailesinin çiftliğinde yaptıklarını gördüğümde... yüreğimden şöyle geçti :
Look, I've got maybe a hundred bucks here, just'til you get back on your feet again.
Bak burada yüzlerce dolarım var, al bunları ve normal hayatına geri dön.
You've got your Pan Pacifics to win and I'm back in Beginners where I belong.
Kazanılacak bir Pan Pasifik ödülün var ve ben de ait olduğum yere, acemilerin arasına döndüm.
I thought you and Jack got your jobs back?
Sen ve Jack'in işlerinizi geri aldığınızı sanıyordum?
You've been back and forth to your world so many times since you got here how do I know you're the same Vorlon?
Buraya geldiğinden beri birçok kez anavatanına gidip geldin aynı Vorlon olduğunu nereden bileceğim?
He makes pot shots at you, you come back at him in your droll, Ivy League, "look at me I've got a thesaurus" kind of way!
O sana gelişi güzel vuracak, sen de komik bir karşılık olarak ona Sarmaşık Birliği'ndeki okulundan, kelime haznenden falan bahsedeceksin. Bu tarz şeylerle işte.
If you're receiving'this message, that means you went and plumped back up... to your usual, fat, sorry, stuff-my-face -'tiI-I'm-aImost-dead self.
Bu mesajı izliyorsan, bittin ve göt üstü çöktün demektir şişko, üzgünüm, ben de, çok yiyorum, neredeyse, kendi-seni öldürecek kadar.
At any rate, I got the card back... and I must've spent three days practicing'your grandmother's signature before I did it.
Her neyse. Karneyi alınca... başarana kadar büyükannenin imzası üzerinde 3 gün çalıştım.
I've got your daughter here and I'll send her back in pieces if I don't get what I want!
Kızın elimde ve istediklerimi yapmazsan onu sana parça parça geri yollarım! Beni duyuyor musun?
Look, I still got your key to your apartment and I'll give it back to you as soon as I can.
Senin dairenin anahtarı hâlâ bende ve ilk fırsatta sana geri vereceğim.
Yeah but you didn't and I did and you got your job back and the kid isn't coming to school with bruises no more
Sen halledemediğin için ben yaptım. İşini kaybetmedin ve Ricky de artık dövülmüyor.
I've got a call from your goverment, been trying to get ahold of you ever since you got back but you're not taking calls.
Döndüğünden beri hükûmetin seninle konuşmaya çalışıyor ama telefona bakmıyorsun.
I've got your back.
Arkanı kolluyorum.
I've got your back.
Ve arkanı kolluyor.
I've got time to go check on your father and come back.
Babana bakıp dönecek vaktim var.
I've been hearing your screams since your husband got back.
Kocan döndüğünden beri her gece sizi dinliyorum.
I've already got your knife, but I'll throw it back to you.
Ben zaten senin bıçağını almışımdır, fakat bıçağı sana geri atmak için.
- I think in the back of your mind, you've always felt that as soon as your father got back, everything would be fine. Life would be perfect.
- Aklının bir köşesinde, baban dönünce herşeyin yoluna gireceği, hayatın kusursuz olacağı düşüncesi vardı.
I've got some Kevlar back there with your name on it.
İçeride kurşun geçirmez yeleğimiz var.
I know you've got your own worries right now about Mom and Peggy moving back in with you with her kids.
Şu anda sen de..... anneme üzülüyorsun bir de Peggy yine çocuklarını alıp yanına taşındı.
Don't worry. I've got your back.
Merak etme, arkanı kollarım.
I got to get back to work and... looks like your truck is ready.
İşe geri dönmek zorundayım ve görünüşe göre araban hazır.
Well, I'm sure you've got some explanation to back up your pathetic little threats.
Bu zavallı küçük tehdidin için iyi bir açıklaman olduğuna eminim.
How are they gonna get your soul back, when I've got it?
Ruhun bendeyken onu nasıl geri alacaklar?
I've got your back.
Ben arkanı kollarım.
So I got back your complete surgical pathology and op reports.
Cerrahi patoloji ve ameliyat raporlarının tamamını aldım.
Karen, we just got back from your stepkid's parent-teacher conference, and I've got some bad news.
Karen, üvey çocuklarının veli toplantısından geliyoruz. Sana kötü haberlerim var.
Now, me, I'm thinking, wouldn't it be better if you just reached into your pocket, got the keys, and showed me around that back room... The one with all the locks.
Şimdi, düşünüyorum da, şöyle yapsak iyi olmaz mı sen elini cebine atsan ve anahtarları alsan, ve bana arka odayı göstersen - - hani şu kapısında bir sürü kilit olan odayı.
But I've got to give you back your clothes.
Ama saa kıyafetlerini geri vermeliyim.
i've got this 271
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've got to 132
i've got an idea 313
i've got a headache 42
i've got to go 756
i've got you 463
i've got you covered 19
i've got 661
i've got an appointment 28
i've got it 1049
i've got to 132
i've got an idea 313
i've got a headache 42
i've got to go 756