I've never seen it before traduction Turc
338 traduction parallèle
I've never seen him like it before.
Onu daha önce böyle görmemiştim.
Cigarette cases, yes, but I've never seen it happen to a hymn book before.
Sigara kutusuna saplansa neyse, ama hiç bir ilahi kitabına saplandığını görmemiştim.
- I've never seen it before.
- Daha önce hiç görmemiştim
When I marry, it's going to be somebody I've never seen before.
Benim evleneceğim kişi, hiç görmediğim biri olmalı.
It's two men, and I've never seen them before.
Kapıda iki adam var, onları daha önce görmedim.
I've never seen it before.
Onu daha önce hiç görmemiştim.
I've never seen anything like it before in my life.
Hayatımda hiç böyle bir şey görmedim.
We've been close, but we've never been this close... and I see something in you I've never seen before, and I don't like it.
Hep yakındık, ama hiç bu kadar yakın olmadık... ve sende daha önce hiç fark etmediğim bir şey görüyorum ve bunu sevmiyorum.
I've never seen one like it before.
- Daha önce böylesini görmemiştim.
I've never seen it before.
Daha önce görmemiştim.
I've never seen it this way before.
Daha önce hiç böylesini görmemiştim.
I've never seen anything like it before.
Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim.
I've never seen anything like it before.
Daha önce böyle bir şey görmedim.
I've never seen it before.
Daha önce hiç görmedim.
I've never seen it before in my life.
Hayatımda böyle bir şey görmedim.
I've never seen it like this before.
Daha önce böyle bir şey seyretmedim.
I've never seen it before.
Hiç daha önce görmemiştim.
No, I've never seen it before.
- Hayır daha önce hiç görmedim.
This is my second trip... and I've never seen anything like it before.
Bu benim ikinci seyahatim ama böyle bir şeyi daha önce hiç görmedim.
I've never actually been to this beach before. I've only seen it from my coffin.
Daha önce bu sahilde hiç bulunmadım,... burayı yalnızca tabutumdan gördüm.
I mean, it's something you've never seen before.
Yani, en azından daha önce hiç görmediğin bir şey olurdu.
I've never seen it pump in like this before.
Suyun böyle çektiğini hiç görmemiştim.
I've never seen anything like it before.
Hayatımda böyle bir şey görmedim.
I've never seen the likes of that before, small as it is.
Böylesini daha önce görmemiştim, bu kadar ufağını.
- It's a side of you I've never seen before.
- Bu yönünü hiç görmemiştim. - Gerçekten mi?
- I've never seen anything like it before.
- Daha önce böylesini hiç görmemiştim.
I've never seen anything like it before.
Daha önce böyle birşey görmemiştim.
I've never seen anything like it before.
Hiç böyle bir şey görmemiştim.
I've never seen such bravery and guts before, and I'm stunned by it.
"Böyle cesaret görmedim, onun açısından.." "hayret ediyorum."
I've never seen it before.
Daha önce hiç görmemiştim.
I've never seen anything like it before.
Böyle bir şeyi hiç görmedim.
I've never seen anything like it before.
Bunları daha önce hiç görmedim.
It's just..... I ve never seen anyone of your species before.
Sadece... sizin türünüzden biriyle hiç karşılaşmamıştım.
I've never seen anything like it before in my life.
- Hayatımda daha önce böyle birşey görmemiştim.
I've never seen it this thick before.
Hiç bu kadar yoğun bir uçaksavar ateşi görmemiştim.
I've never seen one before. What are you doing with it?
Ne yapıyorsunuz bununla?
I've just never seen it done... before today.
Ama hiç yapıldığını görmemiştim... bugüne kadar.
I've never seen anything like it before.
Hiç böyle birşey görmemiştim.
And as for the cigarette case, I've never seen it before in my life.
Sigara tabakasına gelince, onu hayatım boyunca hiç görmedim.
But when it comes to making the trip in the body I've never seen it before.
İş, yolculuğu vücudunla yapmaya geldiğinde bunu daha önce görmedim.
It's just I've never seen you before.
Seni daha önce hiç görmemiştim.
I've never seen it before, either, but here it is again in Sturgis, South Dakota, and again in Shamrock, Texas.
Ben de hiç görmedim. Fakat burada bir tane daha var. Güney Dakota'da, ve yine Teksas'ta.
Well, I've seen it before, but I've never been in it.
Bunu daha önce görmüştüm, ama hiç bir zaman içinde olmamıştım.
I've heard of this before but I've never seen it.
Bunu daha önce duydum ancak hiç görmemiştim.
Come on, let me see it. I've never seen one before.
Bana göstererek.
It's definitely a Federation starship but I've never seen that design before.
Kesinlikle Federasyon yıldız gemisi fakat bu modeli daha önce hiç görmedim.
- I've never seen it before.
- Daha önce hiç görmedim.
I've never seen it before.
- Daha önce hiç görmedim.
It has an unusual energy signature, one I've never seen before.
Bu daha önce, hiç görmediğim bir türde enerji imzası.
I've never seen anything quite like it before.
Daha önce buna benzer bir şey görmemiştim.
Or what if- - and God, I sincerely doubt it- - but what if I saw something in Banky that I've never seen before, you know, and I fell in love with him and left you?
Ya eğer Tanrım bundan çok şüpheliyim ama ya Banky'de daha önce görmediğim bir şey görürsem? Ona aşık olur da seni terk edersem?