I've never seen you before traduction Turc
575 traduction parallèle
I've never seen you before, have I?
Daha önce karşılaşmadık, değil mi? Hayır hayır.
I've never seen you fling money like this before.
Daha önce etrafa hiç böyle para saçtığını görmemiştim.
- I've never seen you like this before.
- Seni daha önce hiç böyle görmedim.
I'll show you sights that you've never seen before.
Size hiç görmediğiniz yerler göstereyim.
I've never seen her before. Have you?
Daha önce hiç görmemiştim.
I've never seen you like this before.
Seni daha önce böyle görmemiştim.
I've never seen you disturbed before, Inspector.
Sizi hiç önceden böyle tedirgin görmemiştim müfettiş.
I'm in this house every day, I've never seen you before.
Ben buraya her gün gelirim, sizi hiç görmemiştim.
I live in a shack in Potter's Field, my wife ran away three years ago and took the kid, and I ain't never seen you before in my life, see?
Karım çocuğumu alıp kaçtı ve seni daha önce hiç görmedim.
I've never seen you quite like this before.
Seni daha önce hiç böyle görmemiştim.
But I've never seen you before.
Ama seni daha önce hiç görmedim.
I've never seen you before, you're a stranger, aren't you?
Sizi burada daha önce hiç görmedim,... burada yabancısınız, değil mi?
I've never seen you like this before, Gilly.
Daha önce seni hiç böyle görmemiştim Gilly.
We've been close, but we've never been this close... and I see something in you I've never seen before, and I don't like it.
Hep yakındık, ama hiç bu kadar yakın olmadık... ve sende daha önce hiç fark etmediğim bir şey görüyorum ve bunu sevmiyorum.
Of all the insulting lines. Do you think I'd go out with any old sailor I've never even seen before?
Hiç tanımadığım bir denizciyle çıkar mıyım sanıyorsun?
I've never seen men like you before.
Daha önce sizin gibisini hiç görmemiştim.
You know, I've seen Americans on the street and in the cinema of course, but I've never talked to one before.
Sokakta ve sinemada Amerikalılar görmüştüm elbette ama - Daha önce biriyle hiç konuşmadım.
I know. I've never seen you without a flower before.
Ama bildiğim kadarıyla seni daha önce çiçeksiz hiç görmedim.
I've never seen anything like you before.
Sizin gibisini hiç görmemiştim.
I've never seen you look like this before.
Seni hiç böyle görmemiştim.
AND I'VE NEVER SEEN YOU BEFORE.
Sizi tanımıyorum! Kızmayın canım.
I've never seen you before.
Daha önce görmemiştim seni.
You know, I've never even seen a gun before, except in the movies.
Biliyorsun, daha önce filmler dışında bir sileh hiç görmemiştim.
- I've never seen you before.
- Sizi daha önce hiç görmemiştim.
I've never seen you before.
Sizi daha önce hiç görmedim.
And you keep popping up In corn ers of the room I've never even seen before.
Sizse daha önce hiç görmediğim köşelerde bitip duruyorsunuz.
I've seen you in some funny moods but I've never seen you like this before.
Senin tuhaf hallerini görmeye alışığım ama daha önce hiç böyle görmemiştim.
I've never seen you here before.
Daha önce seni burada görmemiştim.
I've never seen you before.
Daha önce seni görmemiştim.
I've never seen you like this before.
- Seni daha önce hiç böyle görmemiştim.
You know, this is a side of you I've never seen before.
Biliyor musun, bu senin asla daha önce görmediğim bir tarafın?
I've never seen you wear one before.
Seni daha önce hiç kravatlı görmemiştim.
I've never seen you like this before.
Seni daha önce hiç böyle görmemiştim.
I don't know any Major, and I'm afraid I've never seen you before, either.
Binbaşı diye birini tanımıyorum, maalesef sizi daha önce hiç görmedim.
I have 50 cents here for you if you'll let me know... when anybody you've never seen before here in El Paso comes to town.
Senin için 50 kuruşum var eğer bana daha önce hiç görmediğin... birinin El Paso'ya geldiğini bildirirsen.
I've never seen you before today.
Bugüne kadar seni hiç görmedim.
Josef, in all the time I've known you, I've never seen you smoke without your holder before.
Josef, seni bunca zamandır tanırım daha önce seni, ağızlıksız sigara içerken hiç görmedim.
You know, Julian, I've never seen you being so physical before.
Julian seni daha önce böyle fiziksel gücünü kullanırken görmemiştim.
I've never seen you before.
- Sizi daha önce hiç görmedim.
I've never seen you before!
Seni daha önce hiç görmedim!
But I've never seen you before!
- Ben seni hayatımda hiç görmedim!
You know, I've never seen you outside that store before.
Biliyorsun, sizi o mağazanın dışında daha önce hiç görmemiştim.
I've never seen you before.
Seni daha önce hiç görmemiştim.
I've never seen you in a night gown before.
Daha önce seni hiç gecelikle görmemiştim.
I've never seen you before.
Seni daha önce hiç görmedim.
So, you do smile I've never seen you smile before
Demek, gülebiliyorsun! hiç seni gülerken görmemiştim!
I fence twice a week, but I've never seen you before.
Haftada iki kez gelirim ama seni daha önce hiç görmedim buralarda.
Well, I've never seen no... no chick like you before!
Daha önce hiç senin gibi bir çıtır görmemiştim.
I guess they've never seen you with bracelets on before, have they?
Onların daha önce seni böyle kelepçeli gördüklerini sanmıyorum, değil mi?
I mean, it's something you've never seen before.
Yani, en azından daha önce hiç görmediğin bir şey olurdu.
Would you be good enough, sir, though, to explain to my audience that I have never seen these cuffs before, and this is the first time we've ever attempted this?
Yine de efendim, izleyicilerime daha önce bu kelepçeleri hiç görmediğimi açıklar mısınız, ve buna ilk kez teşebbüs ettiğimizi?