I've seen it traduction Turc
5,798 traduction parallèle
I've seen it.
Gördüm.
I've seen it.
Ben gördüm o şeyi.
I think I've seen it, and then there's something new.
Bir de yeni bir şey görmem sanmıştım. Çok iyi.
I've seen it too. Years ago.
- Ben de görmüştüm, yıllar önce.
I've seen you gaze wistfully at it every day since the army handed it out.
Ordu dağıttığından beri her gün özlem dolu bir bakış attığını gördüm.
It's the safest thing I've ever seen.
Hayatımda gördüğüm en güvenli şey.
I've seen it in you.
İçinde görüyorum.
I've seen it in your writings.
Yazılarında görüyorum.
He's basically waving a fancy dress hunting outfit, very typical militia party gear, with a vaguely martial idea, and so this boot is along those lines too, and it has this odd ornament of a type that I've never seen anywhere else,
Frederick Rihel süslü bir av giysisi giymiş. Çok dolaylı yoldan savaşı çağrıştıran bir tür askeri eğlence elbisesi bu. Çizme de bu giyinme biçimine uygun.
So, later I heard that they are screening RoboCop at the library and I've never seen it.
Duyduğuma göre kütüphanede RoboCop gösterilecekmiş. Daha önce izlememiştim.
I've seen it before.
Daha önce de görmüştüm.
I've seen it on TV a million times, and now I'm standing right in front of it.
Tv'de milyonlarca kez gördüm ve şimdi hemen önünde duruyorum.
It's the best thing what I've ever seen.
İzledim en güzel şey.
I take it you've seen him.
Onu gördünüz sanırım.
I'm sure you've seen it before.
Eminim ki sen de daha önce tanık olmuşsundur.
I've never seen it this bad.
Bu kadar fenasını görmedim hiç. Baksana kafayı yiyorlar.
I've always seen it, I think.
Başından beri biliyordum.
- Yeah, so I've seen it.
Yani görmüşüm.
Yeah, I've seen it in pictures.
Resimlerde gördüm.
When it comes to train climbing and I have not seen anyone who comes close, not even close
Konu tırmanış ve eğitim olduğunda, ona yaklaşan başka kimse görmedim. Yanından bile geçemezler.
I've seen it late-night on Cinemax.
Gece yarısı sinemasında görmüştüm.
I've never actually seen it firsthand.
Ama kendi gözlerimle görmemistim.
You know, in a thousand years, I think it's the first time I've seen him run.
Sanıyorum binlerce yıldır ilk kez onu bir şeyden kaçarken gördüm.
- I've seen it a thousand times.
- Bunu binlerce kere gördüm.
I've never seen anything like it.
Ben böyle bir şey görmedim.
I mean, from what I've seen, it looks like her cancer pretty much obliterated her finances.
Yani, Gördüğüm kadarıyla kanser, hemen hemen bütün parasını bitirmiş.
I've seen him do it.
Nasıl yaptığını gördüm.
I told him it's crazy, we've been married for 19 years and I've never seen where he's from.
Bunun saçmalık olduğunu söyledim. 19 yıldır evliyiz ve memleketini bir kez bile görmedim.
I've seen it, too.
- Ben de görmüştüm.
I've seen it.
Görmüştüm.
I've seen it when you've tried to talk some crazy bastard from jumping off of a ledge.
Bunu bir çıkıntıdan atlarken, sende, çılgın piçlerle konuşmaya çalışırken görmüştüm.
I've seen too much of it.
Çok fazla ölüm gördüm.
I should've seen it coming.
Anlamalıydım.
I should've seen it coming.
Bunun olacağını bilmeliydim.
That I would stick it in your face that she's all up in this guy's business in a way that you've never seen before?
Daha önce hiç görmediğin şekilde işi pişirdiklerini burnuna soksam bile mi?
And I've seen it.
O dünyayı gördüm.
I've seen it done.
- Yapıldığını gördüm.
I know I've seen it in the lore somewhere.
Bunu eski deyişlerden birinde görmüştüm.
I've seen a lot of girls wearing it tonight.
Bunu giyen bir sürü kız gördüm bu akşam.
I've never seen anything like it.
Daha önce böyle bir şey görmemiştim.
It was the most beautiful thing I've ever seen.
Hayatımda gördüğüm en güzel şeydi.
I think it's... a protein, but it's not one I've seen before.
Bence bir protein ama daha önce gördüğüm bir tane değil.
I've seen it!
Gözlerimle gördüm!
It's just, um, my husband's worked here for five years and I've actually never seen his office.
Kocam beş yıldır burada çalışıyor ve iş yerini hiç görmemiştim.
Well, I noticed it was playing at the revival house this week, and I realized I hadn't seen it in a while but I didn't want to risk going in because of what happened during Captain Phillips.
Bu hafta nostaljik sinemada gösterildiğini fark ettim ve bu filmi izlemeyeli de bayağı olmuştu ama Captain Philips filminde olanlar yüzünden orada izlemeyi göze alamadım.
It's just I haven't seen you in so long and I missed you.
Seni görmeyeli uzun zaman oldu ve seni özledim.
And this is really the first time I've actually seen that it can be actually developed in two or three weeks.
Ve bu gerçekten de iki veya üç hafta içerisinde bu durumun gerçekleşebileceğine şahit oldum.
Well, I kept looking at it and thinking that I've seen this before.
Evet, buna baktım ve... bunu daha önce gördüğüm aklıma geldi.
I've seen it happen recently with a man I know.
Tanıdığım bir adamda bunun olduğunu gördüm.
I've seen it before.
Daha önceden de görmüştüm.
I've seen, experienced more of it now.
Şimdi daha fazlasını gördüm ve tecrübe ettim.
i've seen it all 30
i've seen it with my own eyes 16
i've seen it happen 22
i've seen it before 111
i've seen enough 79
i've seen that before 21
i've seen 86
i've seen worse 83
i've seen you 71
i've seen everything 18
i've seen it with my own eyes 16
i've seen it happen 22
i've seen it before 111
i've seen enough 79
i've seen that before 21
i've seen 86
i've seen worse 83
i've seen you 71
i've seen everything 18