I asked you to do one thing traduction Turc
68 traduction parallèle
I asked you to do one thing that...
sizden birşey yapmanızı istedim...
Two days. I asked you to do one thing today, Conrad, keep the house clean.
Bugün bir tek şey yapmanı istedim Conrad evi temiz tutmanı.
I asked you to do one thing
Sana bir iş vermiştim değil mi?
You know, I asked you to do one thing.
Senden tek bir şey istedim.
I asked you to do one thing today, one very simple thing, to bring me 12 lemons and you brought me three.
Senden bugün tek birşey istedim, hem de çok basit birşey, dedim ki 12 limon getir, sen 3 tane getirdin.
I asked you to do one thing.
Kırk yılda bir senden bir şey istedim.
I asked you to do one thing for me last night, Dad.
Dün gece senden benim için bir şey yapmanı istemiştim.
I Asked You To Do One Thing, Claire.
Senden tek bir şey istemiştim, Claire.
I asked you to do one thing for me, Mimi.
Benim için bir tek şey yapmanı istedim, Mimi.
I asked you to do one thing.
Senden tek bir şey yapmanı istedim.
I asked you to do one thing.
Senden yalnızca bir şey yapmanı istedim.
Hank, I asked you to do one thing.
Hank, senden sadece bir şey yapmanı istedim.
I asked you to do one thing for me.
- Evet. Benim için bir şey yapmanı söylemiştim.
Come on, I asked you to do one thing.
Senden tek bir şey yapmanı istedim.
I asked you to do one thing stay on top of luke.
Senden sadece Luke'un başında beklemeni istedim.
I asked you to do one thing, okay?
Senden bir şey istedim tamam mı?
I asked you to do one thing, one stupid little thing... and you messed it up.
Senden bir tek şey istedim, küçücük önemsiz bir şey ve sen bok ettin. Nedir bu?
I asked you to do one thing... and you were too selfish and irresponsible to come through for me on a day that, believe it or not, was really important to me!
Senden tek bir şey istedim ama sen o kadar bencil ve sorumsuzsun ki benim için çok önemli olan bir günde yanımda olmadın!
I asked you to do one thing.
Senden sadece bir şey istedim.
I asked you to do one thing while I went out to get more milk...
Dışarı süt almaya çıktığımda senden sadece bir şey istedim
I asked you to do one thing- - pack my ginkgo biloba.
Senden sadece şifalı bitkilerimi paketlemeni istedim.
I just asked you to do one thing, just stay awake and watch me just wake me up if it looked like I was having a bad dream and what did you do?
Sana sadece tek bir şey yapmanı söyledim... uyumayacaktın ve beni izleyecektin... Eğer kötü bir rüya görüyor iseydim de uyandıracaktın beni...
That's the one thing I asked you to do.
Senden yapmani istedigim birseydi bu.
I asked you to do one little thing!
Senden çok basit bir şeyi yapmanı rica ettim!
This is the one thing I ever asked you to do for us.
Bu aile için bir şey yapmanı istemiştim sadece.
I asked you to do one little thing.
Senden küçük bir şey yapmanı istedim.
It's the one thing I asked you not to do!
Sizden sadece bir şey yapmamanızı istemiştim!
Look, she always said that I was wasting my time with him, and there's nothing she loves more than saying "I told you so." She's so obnoxious She even has a little told-you-so dance It's the one thing I asked you not to do!
Şimdi "kastıralım" a gülebilirsiniz ama mesele "dinomit" olunca ya da "waffle'ıma dokanma" ya da "hey, hey, hey" olunca o zaman gülebilirsiniz.
It is the one thing... I have asked you to do for this wedding.
Senden bu düğün için istediğim tek şey bu.
You forced me to make dinner, you're an hour late and you forget the one little thing that I asked you to do.
Beni yemek yapmaya zorladınız, bir saat geciktiniz... ... ve sizden yapmanızı istediğim tek şeyi unuttunuz.
Now, you know I've always been one to let you do your thing, but the Chief of the Traffic Bureau has asked me to pass along a message.
İşini bölmek istemezdim ama, mesaj atmamı trafik büro şefi istedi.
I asked you to do one simple thing.
Senden... basit bir şey yapmanı istedim.
Tray, what's the one thing I asked you not to do?
Tray, sana yapmamanı söylediğim tek şey neydi?
I asked you to do one simple thing, and you screw that up.
Sen den basit bir şey yapmanı istedim. Sen de onu mahvettin.
Willa, I haven't asked you to do one thing since I got here.
Willa, buraya geldiğim günden beri senden hiçbirşey istemedim.
And the one thing I asked you to do... - You can't even save...
Ve senden tek bir şey istedim onu bile başaramadın.
I just asked you to do this one thing for me, and you -
Senden sadece benim için tek bir şey yapmanı istedim ve sen- -
Okay. But that's besides the point. The point is that I asked you to do one single thing, and that was to not have sex with your wife on the same day that you're having sex with me, and you can't even manage that.
Ama bu konumuzun dışında çünkü asıl konu senden sadece bir şey istedim ve o da karınla ve benimle aynı gün seks yapmamandı.
It was the one thing - the one thing - that I asked you not to do.
Senden yapmamanı istediğim tek şeydi.
The one thing I asked you not to do.
- Yapmanı istemeyeceğim bir şey.
I've asked you to do one thing- -
Sadece tek birşey yapmanı istedim- -
- I asked you to do this one thing.
- Senden tek bir şey yapmanı istedim.
Except the one thing I asked you to do.
Senden istediğim tek şey dışında.
I helped The Blur, I even found my inner Iron Chef, and all I asked - - the only thing you had to do was deal with my dad for one day.
Görüntü'ye yarın ettim hatta içimdeki şefi bile açığa çıkardım. Senden ise tek yapmanı istediğim babama bir gün katlanmandı.
I have asked you to do one thing for me, and you can'ars too late.
Benim için sadece birşey yapmanı istedim ve sen yapamadın.
One, I asked you do one thing, to watch that guy like a hawk.
Senden tek şey yapmanı istedim. - Bu herifi atmaca gibi izlemeni istedim.
It's always an honor to be asked back and I do it gladly because I feel... if even one thing I say or demonstrate today helps you in any way as you embark on your careers, then everyone will have benefited.
Tekrar çağrılmış olmak her zaman bir onurdur ve memnuniyetle geldim çünkü bugün söyleyeceğim veya göstereceğim tek bir şey kariyerinizin başlarında sizlere yardımcı olacaksa herkesin yararına olacaktır.
One thing I asked you to do.
Sanden tek bir şey istedim.
Peter, I asked you to do one simple thing.
Peter, senden basit bir şey istedim.
It's a hard thing to ask a proud and able police officer to take credit for something someone else did, and an even harder thing for the one being asked, but that's exactly what I'm asking you to do.
Gururlu ve becerikli bir polis memurundan....... başkasının yaptığı şeyin övgüsünü almasını istemek zor bir şey,....... ve daha da zor olanı bunun istendiği kişi olmak. Ama senden yapmanı istediğim tam olarak bu.
That was the one thing I asked you not to do.
Senden yapmamanı istediğim tek şeydi bu.