I can tell you one thing traduction Turc
201 traduction parallèle
But I can tell you one thing, Schulz was no composer.
Ama bir şeyden eminim ki, bu Schulz müzisyen falan değildi.
Look, Mr. Jefferies, I'm not an educated woman, but I can tell you one thing.
Bakın Bay Jefferies, okumuş bir kadın değilim ama bildiğim tek bir şey var.
I can tell you one thing.
Sana bir şey söyleyebilirim.
I can tell you one thing, Winifred. I don't propose standing idly by and letting that woman Mary Poppins undermine the discipline...
Sadece Winifred, Mary Poppins denen o kadının bizim verdiğimiz disiplini bozmasına müsaade...
I can tell you one thing.
Şu kadarını söyleyebilirim :
I can tell you one thing right off the bat.
Hiçbir zaman kolay değildir.
I can't talk for the Wolfman... but I can tell you one thing.
Wolfman'ın adına konuşamam... ama sana şunu söyleyebilirim :
I can tell you one thing, Miss Davenport... you can count on a failing grade in Geography this term!
Sana şunu söyleyeyim, Bayan Davenport... bu dönem Tarih'den sınıfta kalmış bil kendini!
I can tell you one thing.
Tek şey diyeyim.
I can tell you one thing, though...
Ancak size bir şey söyleyeyim.
I can tell you one thing :
Sana bir tek şey söyleyebilirim :
I can tell you one thing. He's one mean fighter.
Size bir şey söyleyebilirim, o kötü bir savaşçı.
I can tell you one thing about them founding fathers of America.
Sana Amerika'nın kurucu babaları hakkında bir iey söyleyeyim mi?
Well, I can tell you one thing.
Sana tek bir şey söyleyebilirim.
Well, I can tell you one thing about your destiny. You're fated to have dinner in my cabin tonight.
Peki, senin kaderinle ilgili bir şey söyleyebilirim... benim kabinimde akşam yemeği yemek kaderine yazıldı.
I can tell you one thing, my friends, and I mean it from my heart :
Size tek bir şey söyleyeceğim millet. Bunu kalbimin ta derinliklerinden söylüyorum.
'mmnaahh, look at you slobbering, but I can tell you one thing,... nobody's getting our son without my approval!
Şimdi de şikâyet ediyor sana bir şey diyeyim benim onayım olmadan kimse oğlumla evlenemez.
I can tell you one thing for sure :
Einstein, Edison, Freud. Size kesin emin olduğum bir şeyi söyleyebilirim.
Well I can tell you one thing for free.
Ben sana bir tek şeyi söyleyebilirim
I can tell you one thing.
Sana birşey söyleyeceğim.
I'm not sure, but I can tell you one thing.
Emin değilim, ama bir şey söyleyebilirim
Mom, I can tell you one thing she didn't like for sure and that's lavendar perfume.
Evet, şey... anne, sana onun kesinlikle hoşlanmadığı bir şeyi söyleyebilirim ve o da lavanta parfümü.
I'm with Navy Newsreel, and I can tell you one thing - them ain't navy planes.
Çabuk, çabuk! Ben muhaberedeyim ve onlar donanma uçakları değil!
I can tell you one thing -
Şunu hemen söylemeliyim.
One thing that I can tell you with absolute certainty... is that I never... not even for a single moment... thought that it was my fault.
Kesin olarak söylüyorum ki bir kez bile, sadece bir kez bile benim hatam olduğunu düşünmedim.
I'm sure you can tell me one thing I want to know.
Bilmek istediğim bir şeyi bana söyleyebileceğinize eminim.
I don't know if you're a girl of mystery or just a still water that doesn't run deep but there's one thing I can tell you.
Esrarengiz bir kız mısın, ya da son derece sade misin bilmiyorum ama sana tek bir şey söyleyebilirim.
I don't know if I can lick you but I'll tell you one thing I do know.
Kim kimi döver bilemem ama tek bir şeyi biliyorum.
There's one thing Mingo and Fante can't tell you, whether I still love you.
Mingo ve Fante'nin sana söyleyemeyeceği tek bir şey var. Hala seni sevip sevmediğim.
And one thing I can tell you...
- Ve sana söyleyebileceğim tek şey...
- But can I just tell you one thing?
- Sadece tek bir şey söyleyeceğim.
I don't know how much we can depend on it. But I'll tell you one thing.
Bizimle ne kadar ilintili bilmiyorum.
I can tell you one damn thing, it isn't gonna be me.
Sana bir şey diyeyim mi? O kişi ben olmayacağım!
I'll tell you one thing. When I'm elected governor... I'm gonna pass a law that damn fools like that... can't fly over other people's property.
Ben vali oluğum zaman, böyle lanet soytarıların, özel mülkiyet üzerinde uçmalarını engelleyecek bir yasa çıkaracağım.
And one thing I can tell you guys : Without Pums you're finished.
Emin olduğum bir konu varsa, o da Pums olmadan bir hiç durumunda olduğunuzdur.
One thing I can tell you, though :
Sana yine de bir şey söyleyeyim.
One thing I can tell you, she didn't bat an eye, Franz.
Sana tek bir şey söyleyeyim gözünü bile kırpmadı Franz.
One thing I can tell you :
Sana şunu söyleyeyim :
But there's one thing I feel I can still tell you. Learn to look at things with the eyes of those who can't see them anymore.
Ama sana söylemem gereken tek bir şey var : Olayları, artık göremeyenlerin gözünden görmeyi öğrenmelisin.
You're the only one I can tell that this spy-hunt thing's a phony.
Bunu söyleyebileceğim tek kişi sensin. Bu casus avı bir dolap.
One thing I can tell you is that Mr. Salvano's role is crucial to an extremely sensitive, ongoing investigation.
Söyleyebileceğim tek şey, Bay Salvano'nun... sürmekte olan, son derece hassas bir araştırmada önemli bir rolü olduğu.
One thing I can tell you, no one in the organization's making the hit.
Ama şunu söyleyebilirim ki, soygunu yapan mafya organizasyonundan birisi değil.
But one thing I can tell you any time I hear the wind blow it will whisper the name...
Ama sana söyleyebileceğim tek şey... rüzgarın sesini her duyduğumda onun bana tek bir ismi fısıldadığı...
Oh, they can shut up the unions, they can shut up the workers... but I'll tell you one thing for nothing, they'II never shut us up.
Sendikaları kapatabilirler, işçileri kovabilirler. Ama size şunu söyleyeyim, bizi asla kapatamazlar.
I'll tell you one thing I do know... three Freemasons with more money than sense... are expecting Charles Castle to take a picture of them that... they can hang on their w all without giving their customers nightmares.
Bildiğim bir şey var, o da bu üş masonun bize hislerden daha çok para kazandıracağı... Fotoğraf sanatçısı Charles Castle'ın, müşterilerine kabus gördürmeden duvarlarına asabilecekleri bir fotoğraflarını çekeceği
I do have one thing I can tell you.
Benim söyleyebileceğim bir şey var.
And I can tell you one thing...
Ama çok iyi bilinmelidir ki :
I can't tell you how many times if... just one little thing that I needed would've happened, why, everything would've changed, I'll tell you that.
Eğer istediğim ufak şeylerin... birisi bile gerçekleşseydi, herşey değişebilirdi.
One thing I can tell you.
Tek bir şey söyleyebilirim.
Can either one of you two tell me where I can find the exec of this thing?
Acaba içinizden biri buranın sorumlusunu nerede bulabileceğimi söyleyebilir mi?
I tell you one thing. When your boyfriend is so comfortable he can't be bothered to wipe his ass, that's the end of romance.
- Şu kadarını söyleyeyim sevgilin yanında çok rahatlarsa kıçını silme zahmetine bile girmiyor.