English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I couldn't find you

I couldn't find you traduction Turc

495 traduction parallèle
I say, Smith... you couldn't find any heavier handcuffs?
Baksana, Smith daha ağır kelepçe bulamadın mı?
I'm starting to think you couldn't find your way home.
Evinizin yolunu bile bulamazsınız siz.
Well, you gave me such a scare when I couldn't find you.
Seni bulamadığımda beni o kadar korkuttun ki.
- I couldn't find you
- Seni arıyorduk.
Mrs. Henderson didn't read the telegram... Did you say telegram for me? ... because I couldn't find a pencil.
Bayan Henderson ben bir kalem bulamadığım için telgrafı okumadı.
Well, remember I said you couldn't hide anything from me because I'd find it out?
Benden hiçbir şey saklayamadığını çünkü ortaya çıkardığımı söylemiştim, hatırlıyor musun?
You see, the whole trouble was, I couldn't find Marie - that's my wife.
Tüm sorun, karım Marie'yi bulamamamdı.
You were afraid they'd find something I couldn't sit on.
Benim bilmediğim şeyleri ortaya çıkarmalarından korktunuz.
I had the feeling you were lost and I couldn't find you.
Kendimi çok kötü hissettim. Sana bir şey oldu sandım.
Strangely enough, I find myself in complete agreement with you, but I couldn't hold him.
Garip belki ama sana tamamen katılıyorum, ama yine de ona hakim olamam.
- I couldn't find you anywhere.
- Seni arıyordum.
- I was afraid I couldn't find you, sir.
- Sizi bulamayacağım diye korkmuştum, efendim.
I'll tell them I couldn't find you.
Onlara seni bulamadığımı söylerim.
I couldn't find you anywhere.
Başka yerlerde değildiniz.
There was a time when I would have believed you, before you began to miss our rendezvous, before those agonising days when I couldn't find you anywhere.
Bir zamanlar buluşmalarımıza yetişememeye başlamandan önce o acılı günlerde seni hiçbir yerde bulamadığımdan önce, sana inanmıştım.
I looked all over for you, but I couldn't find you.
Ben seni her yerde aradım, ama bulamadım.
Because if I did... that would mean that you were real... that you belonged to me... and that they couldn't take you away from me... whereas now they can send you away... and leave me to wonder if I'll ever see you again... or whether I may wake up... and find I'd dreamed you.
Çünkü takarsam bu senin gerçek olduğun bana ait olduğun ve seni benden ayıramayacakları anlamına gelirdi. Oysa şimdi seni uzaklara gönderip, beni acaba bir daha görebilecek miyim acaba her şey bir düş müydü, diye merak içinde bırakabiliyorlar.
You spent World War II in Greenland working on something so top secret that even I couldn't find out about it.
Dünya Savaşı'nda Grönland'da bulunmuşsnuz o kadar gizli bir şey üzerinde çalışmışsınız ki ne olduğunu ben bile bulamadım.
I looked all over but couldn't find you
Her yerde seni aradım ama bulamadım.
I couldn't find you.
Seni bulamadım.
Because I needed you and I couldn't find you.
Çünkü sana ihtiyacım vardı ama seni bulamadım.
But I was desperate that morning when I couldn't find you.
O sabah seni bulamayınca çaresiz kaldım.
I hate to impose on your kindness by asking this, but couldn't you somehow find the boy?
Senin iyiliğine sığınarak bunu soruyorum, bir şekilde çocuğu bulamam mı?
I'd hate to find you couldn't help us either once you got across.
Siz ormana geçince bize de yardım edemezsiniz gibime geliyor.
I was planning to tell them I'd searched, but couldn't find you.
Seni aradığımı, fakat bir türlü bulamadığımı söyleyeceğim ona.
So tonight, while we were looking for you, we tried to track Faugel down, but we couldn't find him.
Bu sebeple, bu gece seni ararken Faugel'i takip etmeye çalıştık ama onu bulamadık.
I've wanted to tell you for a long time, but I couldn't find the words.
Uzun zamandır bunu söylemek istiyordum, ama kelimeleri bulamadım.
I'm sorry the old one couldn't tell you the truth... but I had to find out your part in all this.
Eskisinin sana doğruyu söylemediği için üzgünüm. Fakat, bütün bu olayların içinde senin yerini bilmek zorundaydım.
I couldn't find you.
Bir türlü seni bulamadım.
I want to give you every reasonable cooperation, but going out in this fog, even with all our equipment, we couldn't possibly find them.
Akla yakın her yardıma varım ama bu siste açılırsak, tüm aletlerimize rağmen onları bulamayız.
I followed you down four flights of stairs, but I couldn't find them when the lights came back on.
Dört kat peşinden indim, ama sonra bu merdivenleri bulamadım.
I couldn't find you!
Seni bulamadım.
I couldn't find any evidence of any shooting in that house you pointed out.
Gösterdiğiniz evde ateş edildiğine dair herhangi bir kanıt bulamadım.
You see, I was at the theater earlier, but I couldn't find you around anyplace.
Bilirsiniz, erken bir saatte tiyatroda idim, fakat sizi oralarda hiçbir yerde bulamadım.
I'll say that... that I couldn't find you. That... you've run away before. - That big cities frighten you.
Seni bulamadığımı söyleyeceğim, uh, daha önce de kaçmıştın, bu tür büyük şehirler seni korkutuyor.
Contessa, I couldn't find you.
Kontes, güzel kız.
Those days of blind man's bluff, when I couldn't find you I had no dessert
Körebe oynadığımız o günler, seni bulamadığım zamanlar eve o karanlıkta gittiğimde bana hiç tatlı kalmamış olurdu.
I couldn't find anybody there that recalls seeing you earlier.
Orada daha önce sizi gördüğünü anımsayan birini bulamadım.
The last time you tidied up I couldn't find anything any more.
En son düzelttiğinde, hiçbir şeyi bulamaz olmuştum.
I mean, ty to find me a Greek Communist. You couldn't find one.
Mesela, komünist bir Yunanlı bulmaya çalışsaydınız bulamazdınız.
Yien Lin couldn't find you so I thought you have been caught by the authorities
Yien Lin seni bulamadı. Ben de yakalandın ya da öldürüldün sandım.
You couldn't find cory?
Cory'i bulamadın mı?
Yes, but I couldn't find the words to tell you.
Evet, ama sana söylemeye söz bulamam.
I couldn't find you, and I'm thinking this wacko's gonna jump out at me any minute.
Seni bulamadım ve o delinin her an üzerime atlayacağını düşünüyorum.
It arrived at 8 : 30, but I couldn't find you.
Sekiz buçuk gibi geldi, efendim.
Larissa Dmitrievna, I couldn't find you.
- Larissa Dmitrievna, sizi bulamadım.
I THOUGHT I TOLD YOU TO PRETEND YOU COULDN'T FIND THE DEPARTMENT OF MOTOR VEHICLES!
Sana demedim mi, yalandan Motor Araçları Departmanı'nı bulamadığını söyle diye?
TO GET THESE WINDOWS OPEN BEFORE I HEAVED. THEY'RE ELECTRIC, YOU KNOW. I COULDN'T FIND THE KEYS.
İş işten geçmeden camları açmak için uğraştım otomatikmiş ama
And my brother and I were much excited as you could imagine of the treasure that my father had spoken but try as we might we couldn't find it.
Daha sonra, tahmin edeceğiniz üzere, kardeşim ve ben babamın bahsettiği hazine yüzünden oldukça heyecanlanmıştık. fakat ne kadar denesek de bulamadık.
But I always had problems with space and it was.. .. getting store I couldn't find anything and you know how always buy new things.
Ama yer sıkıntısı yaşıyordum ve aradığımı bulamaz olmuştum.
I couldn't find you anywhere.
Seni hiçbir yerde bulamadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]