I didn't know him traduction Turc
1,529 traduction parallèle
And I'd really appreciate it if you didn't let him know.
Ve bunu sana söylediğimi ona söylemezsen çok sevinirim.
I didn't know how to tell him about Hasini.
Bunu Hasiniye nasıl söyleyeceğim bilmiyorum.
I didn't know which was worse, hardly ever getting to see him or having to say good-bye to him over and over again.
Hangisi daha kötü anlayamadım, onu çok nadir görmek mi, yoksa ona tekrar ve tekrar hoşçakal demek mi?
No, I didn't even know his name until my lawyers told me about him a couple of days ago.
Birkaç gün önce avukatlarım söyleyene kadar adını bile bilmiyordum. - Hapiste Carl'dan kimseye bahsettin mi?
- I didn't know him.
- Onu tanımazdım. - Emin misin?
I didn't know if he could hear me or not, but I tried willing him to stay alive, to keep breathing, keep breathing until we got to the hospital.
Tek istediğim hayatta kalması, biz hastaneye varıncaya dek nefes almasıydı.
I didn't know him.
Onu tanımıyorum.
I didn't insult him, I didn't know he was...
Ona hakaret etmedim. Onun şey olduğunu bilmiyordum.
You know, Marshall tried to get me to play tennis for nine years, but I didn't do it, because I never truly loved him.
Biliyor musun, Marshall benimle dokuz yıldır tenis oynamak için uğraşıyor ama oynamadım. Çünkü hiçbir zaman onu gerçekten sevmedim.
And I'm not gonna let some guy you didn't even know draw him into question.
Ve ben tanımadığın bir adam yüzünden ondan şüphelenmene izin vermeyeceğim.
I know you're thinking I was all battle crazy and didn't see him... but that guy didn't make a sound.
Savaş heyecanıyla onu görmediğimi düşünüyorsunuz biliyorum ama hiç ses çıkarmadı.
I didn't know him.
Oğlunu tanırdım.
You know, I always hated him for leaving and meeting Ellie... and having you - - even though I didn't know you.
Bizi terkedip Ellie'ye kaçması ve her ne kadar seni tanımasam da... sen doğduğun için... ondan hep nefret ettim.
We went to dinner with Lucy and Marty, and I told him everything beforehand about how Marty pretended that we didn't know each other and I just had to go with it.
Lucy ve Marty'yle yemeğe gittik. Marty'nin tanıştığımızı söylemediğini, benim de bunu devam ettirdiğimi falan önceden anlattım.
I know I didn't like Seth when I met him, but I got to admit, he's grown on me.
İlk tanıştığımızda Seth'ten hoşlanmamıştım biliyorum. Ama itiraf etmeliyim zamanla onu sevdim.
Well, I assume that when you married him, you didn't know any better. Right?
Peki, farz edelim ki onunla evlendiğinde, onu iyi tanımıyordun, doğru mu?
I didn't know his name or anything about him.
Adını ya da hakkında herhangi bir şeyi bilmiyordum.
I told him I got a call, you know, to do temp work at the V.A. Hospital, but he didn't believe me.
V.A. Hastanesinden geçici bir iş yapmak için bir telefon aldığımı söyledim. Ama bana inanmadı.
AND YOU KNOW, I DIDN'T TELL HIM HIS PARENTS WILL DIE. I SAID IF THEY DIE.
Hem ona "ölecekler" demedim, "ölürlerse" dedim.
Dopil didn't know that and gathered up his boys to get rid of him.
Dopil enayisinin bundan haberi yok, adamlarını topladı... aklı sıra Taesik'i def edecekti.
I didn't know anything about him at the time.
O sırada onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum ki.
I didn't know who he was when we first saw him.
İlk gördüğümde onun kim olduğunu bilmiyordum.
I didn't know who he was when we first saw him.
İlk gördüğümüzde kim olduğunu bilmiyordum.
I Didn't Even Really Know Him That Well, But What I Realized Is It's Really Affected Me.
Aslında onu yeterince tanımıyordum bile ama anladım ki ölümü beni çok etkiledi.
One of them said he had sex with my sister last night, which I know was a lie but I didn't correct him.
İçlerinden biri, kız kardeşimle seks yaptığını anlattı. Yalan olduğunu biliyordum. Ama ona birşey demedim.
That's why I called Smith,... to tell him I had heard the scream... because I didn't want Drew to know I saw him.
O yüzden güvenlik görevlisi Smith'i arayıp bir çığlık duyduğumu söyledim. Çünkü Drew'un onu gördüğümü bilmesini istemiyordum.
I didn't know her... him.
Ve bunu netleştirmek istiyorum, o kadını yani erkeği "tanımıyordum"
I didn't know he was gonna call his mom's dealer and have him come over, too.
Hemen geleceğini biliyordum. Jesse'nin annesine uyuşturucu satan kişiyi arayıp onunla birlikte geleceğini sanmıyordum.
You know, I bet you didn't know that captain clobber is so that there's not a costume store within a 30-mile radius that can keep him in stock.
Biliyor musun, eminim Kaptan Clobber'in, hiç bir kostüm dükkanında bulunamayacak kadar popüler olduğundan haberin yoktur.
Tell him i-i didn't know there was a camera, okay?
Ona kamera olduğunu bilmediğimi söyle, tamam mı?
No, I didn't catch him in the act, but, you know, I was suspicious Friday night.
Hayır, iş üstünde yakalamadım ama bilirsin, Cuma gecesi şüphelendim.
Never. I confronted him and, you know, he said that he didn't want to be interrogated like that.
Asla. onunla yüzleştim ama, bilirsin böyle sorgulanmak istemediğini söyledi.
I DID NOT - - I DIDN'T EVEN KNOW YOU WERE GONNA BE THERE UNTIL YOU PICKED HIM UP IN THE CAR.
Oraya gelene kadar sizin arabada olduğunuzu bile bilmiyordum.
- Squawk! It'd only matter if I didn't know exactly where Squawk was going to drop him off.
- Squawk! tek sorun Squawk'ın onu nereye indireceğini tam olarak bilememesi.
I didn't know leni knew him.
Leni'nin onu tanıdığını bilmiyordum.
I didn't know him when he was a spy.
Casus iken onu tanımıyormuşum.
I just didn't know enough not to let him in.
Ona engel olamadım, hepsi bu.
I didn't even know him.
Bende onu tanımıyorum.
I don't know why She didn't At least mace him.
Neden en azından sprey sıkmadığını bilmiyorum.
I didn't even know him yet.
Onu daha tanımıyordum bile.
Now, if you apologize, like I know you're going to, I might convince him that you really didn't mean it.
Eğer hemen ondan özür dilerseniz, ki yapacağınızı biliyorum belki, ona gülmediğiniz konusunda kendisini ikna edebilirim.
I'll tell pappy I told everybody it was a car accident because I didn't want him to know I had work done, and then I had to get a new car to be convincing.
Suratımla burnumu yaptıracağım, herkese kaza geçirdim diyeceğim. Pappy'ye de "İnsanlar estetik yaptırdığımı anlamasın diye kaza geçirdim dedim" diyeceğim.
I didn't know him then, but I sure knew who he was.
O zamanlar onu tanımıyordum, ama kim olduğunu biliyordum tabii.
But they didn't know him like I did.
Ama onu benim kadar tanımıyorlardı.
I think I need someone who didn't know him to get rid of it all.
Sanırım, onu tanımamış olan birine verip kurtulmam gerekiyor.
I didn't know what to tell him.
Ona ne diyeceğimi bilemedim.
I don't know why they lied about not being with him, but they didn't do it.
İfadelerinde neden beraber olmadıklarını söylediler bilmiyorum ama, onlar yapmadı.
Why'd you hang up on him? I didn't know what to do.
- Ne yapacağımı bilemedim!
You know, I did tell him about George's suicide, but it didn't seem to bother him.
Ona George'un intiharından bahsettim ama hiç etkilenmişe benzemiyordu.
Sir, I didn't know that you knew him.
Efendim, ben senin onu tanıdığını bilmiyordum.
I didn't know that they'd shoot at him.
Ona ateş edeceklerini bilmiyordum.
i didn't 6296
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't hear you 152
i didn't realize 188
i didn't want to wake you 60
i didn't do it on purpose 65
i didn't ask 203
i didn't mean to 734
i didn't mean to upset you 69
i didn't mean to offend you 51
i didn't want to bother you 42
i didn't hear you 152
i didn't realize 188
i didn't want to wake you 60
i didn't do it on purpose 65
i didn't see you 162
i didn't mean to hurt you 93
i didn't know 1538
i didn't do it 744
i didn't mean 401
i didn't do anything 1161
i didn't mean it 356
i didn't want to upset you 33
i didn't say that 1004
i didn't mean it like that 222
i didn't mean to hurt you 93
i didn't know 1538
i didn't do it 744
i didn't mean 401
i didn't do anything 1161
i didn't mean it 356
i didn't want to upset you 33
i didn't say that 1004
i didn't mean it like that 222