I didn't know what to do traduction Turc
1,273 traduction parallèle
I didn't know what to do.
- Sorun değil Bayan Metcalfe.
I didn't know what else to do.
Başka ne yapabilirdim bilmiyorum.
I didn't know what else to do.
Başka ne yapacağımı bilemedim.
Well, I didn't know what else to do.
Ne yapayım bilemedim.
- I lose my family, and now this? - I didn't know. - What am I supposed to do now?
Ailemi kaybediyorum, karım yok, ve şimdi de bu mu oluyor?
I didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
Man, it would be a sad state of affairs... if an international entrepreneur such as yourself... didn't know what to do with a couple of extra Mercedes.
Dostum, senin gibi uluslararası bir yatırımcının sağlam bir kaç Mercedes'i ne yapacağını bilmemesi gerçekten çok üzücü olurdu.
I didn't know what I was going to do.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I prayed to a bunch of gods, and I was so frantic that I didn't know what to do.
Milyon kere Tanrı'dan yardım etmesi için dua ettim.
- Ohh, me too. I don't know what I'd do if I didn't have a friend to talk to.
- Yoksa kiminle dertleşirdim?
I didn't know what to do, he told me to tell you.
Ne yapacağımı bilemedim, sana söylememi istedi.
Dash, I'm so proud of you. I didn't know what the heck you wanted me to do.
Seninle gurur duyuyorum.
I sat on the bed, I didn't know what to do.
Yatağa oturdum, ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do. And all I was thinking was...
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what to do while you were gone...
Sen yokken ne yapacağımı bilemedim...
Back then, I didn't know what to do with my feelings.
O zamanlar bu hislerimle nasıl başa çıkacağımı biledim.
I didn't know what to do, cos there were all these people all trying to help.
Ben ne yapacağımı bilemedim çünkü bir sürü insan yardım etmeye çalışıyordu.
I'm not proud of being blackmailed... and I didn't know what else to do.
Bundan gurur duymuyorum, ama napacağımı bilemedim.
First I didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim önce...
I knew it would bleed me dry, but didn't know what to do so we set up a meeting the next day.
Bu şekilde uzunca süre kanımı emecekleri belliydi, ne yapacağımı bilemedim. Ertesi gün görüşme kararı aldık.
I still didn't know what to do the next day.
Ama ertesi gün ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
I know you didn't do it, but I want to know what went on there.
Senin yapmadığını biliyorum ama orada neler olduğunu bilmek istiyorum.
I didn't know what to do.
Elim ayağım birbirine dolaşmıştı.
I wanted to help her, but I didn't know what to do
Ona yardım etmek istedim fakat ne yapacağımı bilemedim.
But that day you told me you liked her, I didn't know what else to do.
Ancak bana ondan hoşlandığını söylediğin gün, başka ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do.
Ne yapacağımı biledim.
I didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what else to do.
Başka ne yapabileceğimi bilmiyordum.
But what i don't know is, is if you wanted to die, period, or'cause you thought you didn't have a way out of here,'cause you do have a way out.
Bilmediğim şey ise şu : Sadece ölmek mi istiyorsun? Yoksa buradan kurtuluşun olmadığını mı düşünüyorsun?
I was so young and stupid, I didn't know what to do.
Çok genç ve aptaldım. Ne yapacağımı bilmiyordum.
Funny you should ask. I didn't know what to do.
- Sorman ne komik.
- I didn't know what to do, "so..." - Luke fixed it?
Ne yapacağımı bilemedim bu yüzden...
I've been traveling so much, then I get home to this... and I didn't know what to do.
- Evet. Çok seyahat ettim ve eve gelip bununla karşılaşınca ne yapacağımı bilemedim.
I swear I didn't know what to do.
Yemin ederim ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what to do.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
But what I do know is the DA wouldn't have gone to the Grand Jury... if they didn't have a case.
Ama bildiğim şey Savcının elinde bir şeyler olmasa... büyük jüriyi toplamayacağıdır.
I didn't know what else to do.
Ne yapacağımı bilemedim.
I heard you on the phone, and I didn't know what to do.
Telefonla konuştuğunu duydum ve ne yapacağımı bilemedim.
When I caught you two yesterday, I didn't know what to say, but now I do.
Dün, ikinizi yakaladığımda, ne söyleyeceğimi bilemedim, ama şimdi biliyorum.
I didn't know what to do- -
Ne yapacağımı bilemedim...
I just didn't know what exactly to do with it.
Sadece ne yapacağımı bilemedim.
And I didn't know what to do because I had just polished my nails and I didn't wanna mess up my manicure.
Tırnaklarımı yeni parlattığım için ne yapacağımı bilemedim. Ve manikürü mahfetmek istemedim.
I didn't know what to do.
Ne yapacağımı bilemedim
I didn't know what else to do.
- Ne yapacağımı bilemedim.
But I didn't know what to do about Patrick.
Ama Patrick konusunda ne yapacağımı bilemedim.
When I got that letter, I didn't know what to do.
Mektup elime ulaştığında, ne yapacağımı bilemedim.
I just didn't know what else to do.
Başka ne yapacağımı bilmiyordum.
I didn't know what we were goin'to do when the well dried up.
Kuyumuz kuruduğu zaman çok korkmuştum.
I'm sorry, I called you, I didn't know what to do.
- Evet. Afedersin, seni aradım, ne yapacağımı bilmiyordum. Sorun değil.
That's so nice. I didn't know what to do.
Kaç haftadan beri balkonumun görüntüsü kapanmıştı, ne yapacağımı da bilmiyordum.
Because I was just little, I didn't know what to do.
Çünkü daha küçüktüm. Ne yapacağımı bilmiyordum.