I didn't know what to say traduction Turc
382 traduction parallèle
I don't know what to say, except you didn't have to tell me that.
Ne diyeceğimi bilmiyorum. Bunu bana söylemek zorunda değildin.
I am sorry, Sir Robert. I didn't know what she is going to say.
Üzgünüm Sör Robert, böyle konuşacağını bilmiyordum.
I didn't know what to say to Uncle.
Amcama ne diyeceğimi bilemedim.
I didn't know what to say.
Ne diyeceğimi bilemedim.
I just didn't know what to say about it.
Sadece bu konuda ne söyleyeceğimi bilemedim.
I didn't really know what to say.
Ne yazacağımı bilmiyordum.
- I didn't know what to say. - I know.
- Ben ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I didn't know what I was going to say.
Ne söyleyeceğimi bilemedim.
I didn't know what to say to him. Well, the next time you see him, why don't you just...? [GUN POPS]
Onu bir daha gördüğünde ona- -
I didn't know what to say.
Ne cevap vereceğimi bilemedim.
I didn't know what to say, so I had to yell.
Ne diyeceğimi bilemediğim için ona bağırmak zorunda kaldım.
I didn't know what to say...
Ne diyeceğimi bilemedim.
I was just dumfounded, and his father didn't know what to say.
Ben donup kaldım. Babası ne diyeceğini bilemedi.
I didn't know what else to say.
Başka ne diyeceğimi bilemedim.
Now, I didn't know what to say of their contents.
İçlerinde ne olduğunu bilmediğimden yazamadım.
So once again I didn't know what to say.
Bir kez daha ne diyeceğimi bilmiyordum.
- I didn't know what to say.
- Ne diyeceğimi bilemedim.
- Well, I didn't know what to say.
- Ne diyeceğimi bilemedim.
And I ran to the door, I didn't know what to say.
Kapıya doğru koştum ama ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
And you know what I said and didn't say to the addicts
Ve hastalara ne söyleyip, ne söylemediğimi biliyorsun.
I didn't know what to say.
Ne diyeceğimi bilmiyordum.
Kat, I didn't know what to say.
Kat ne diyeceğimi bilemedim.
Well, I just didn't know what to say, you know.
Ne diyeceğimi bilemedim.
I didn't know what to say.
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
I just didn't know what to say.
Ne söyleyeceğimi bilemedim işte.
I didn't say, "Hey, what the hell, " let me see what it would be like to be a widow before I'm 40, give that a try. " - I know that.
Kırk yaşımdan önce dul olmayı ben istemedim.
I was so embarrassed, I didn't know what to say to them.
İnanılır gibi değildi.
I wanted to call earlier but I didn't know what to say.
Daha önce aramak istedim, ama ne diyeceğimi bilemedim.
I didn't know what to say, so I just... I just left it blank.
Ne yazacağımı bilemedim, bu yüzden... öylece boş bıraktım.
I didn't know what to say.
Ne söyleyeceğimi bilemedim.
I didn't know what I was going to say to Tai.
Tai'e ne diyeceğimi bilmiyordum.
I wanted something to happen, but I didn't know what to do or say, so I just stood here hoping and waiting for him to make his move.
Bir şeyler olsun istiyordum, ama ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ben de burada böylece durup... umutla bekledim... ilk adımı o atsın diye.
Well, when he told me he was hooked on stims, I didn't know what to say.
Uyarıcılara bağımlı hale geldiğini söylediğinde ne diyeceğimi bilemedim.
And, I suppose, really, what I'm trying to say is that you know, if you keep this up I wouldn't be surprised if you didn't have a little surprise at the end of the...
Söylemeye çalıştığım şey, bunu sürdürürsen, şeyin sonunda yani sürdürürsen, sonunda bir sürpriz
I wanted to call earlier but I didn't know what to say.
daha önce aramak istedim, ama ne dicemi bilemedim.
And momentarily the remark stunned me so much that I didn't know what to say, whether he was joking with me or whether he was really sure.
Ve bir an için sözleri beni hayrete düşürdü, ne demek istediğini bilmiyordum, önce bana şaka yaptığını düşündüm ama o gerçekten ciddiydi.
I didn't know what to say at that point.
Ne diyeceğimi bilemedim.
- I didn't know what to say.
- Ne söyleceğimi bilmedim.
I didn't know what to say.
Ne diyecegimi bilemiyorum.
- I didn't know what to do or say.
- Ne diyeceğimi bilmiyorum.
I didn't know what to say.
Ne diyeceğimi bilemiyordum.
I didn't know what I should say to her.
Ona ne söylemem gerektiğini bilemedim.
I didn't know... ... what to say.
Ne diyeceğimi bilemedim.
I... I didn't know what to say, so I asked for a straw.
Ne diyeceğimi bilemedim, kamış istedim.
Big had called twice and I didn't know what I wanted to say to him.
Büyük iki defa aramıştı ve ben ona ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
- I didn't know what to do or say.
- Ne diyecegimi bilmiyorum.
I didn't know what to say.
Bu konuda konuşamam.
I didn't know what else to say.
Başka bişii bulamadım diyecek.
- I didn't know what to say.
Ne diyeceğimi bilemedim.
I was shocked. I didn't know what to say.
Ne diyeceğimi bilemedim.
I felt dumb, I didn't know what to say.
Sersemledim. Ne diyeceğimi bilemedim.