I do it for you traduction Turc
3,608 traduction parallèle
Is it too heavy? Shall I do it for you?
Ben mi kaldırayım onu?
Or, let me check, do you want to know the big secret, or would you rather find it out for yourself like I did?
Ya da bir bakalım... büyük sırrı öğrenmek ister misin yoksa benim gibi kendin bulmayı mı istersin?
If you can't do it I can probably bullshit you into the infirmary for a few hours.
Eğer adam gibi davranmayacaksan, muhtemelen birkaç saat içinde seni revire yollarım.
" I'll do it for you.
Yapacağım senin yolunda...
Damn it, Derek... I worked my ass off for 72 hours so that you wouldn't do this.
Kahretsin, Derek bunu yapmayasın diye 72 saat boyunca hiç durmadan çalıştım.
Well, you certainly look better in it than I do, that's for sure.
Sana benden daha çok yakıştığı kesin.
You'd be amazing in it, and I'd love to see you do it someday, but Julia is right, the Kennedy number is better for the show...
Harika söylerdin ve bir gün seni söylerken izlemeyi çok isterim, ama Julia haklı. Kennedy parçası şova daha uygun.
If you want me, I can borrow his, I'll do it for you.
Beni istiyorsan, ben senin için yapacağım, onun ödünç alabilir.
You asked for a lot, a lot of different things and then I couldn't do it all for you.
Sen bir sürü istedi, Daha sonra farklı şeyler ve bir çok Senin için her şeyi yapamadı.
I think it's fine for a man to wear Crocs, and you've made it abundantly clear you do not.
Bana göre bir erkeğin lastik terlik giymesinde sakınca yok ama sen aynı fikirde olmadığını defalarca belirttin.
- It is what I can do for you.
- Konu benim sizin için yapabileceğim şey.
For what it is worth... I listened to all your songs. What do you think?
Ne olduğuna bakayım diye ben dinledim şarkılarını.
In fact, that's what I'm gonna do because it's safer for you.
Bunu yapacağım. Senin için daha güvenli olur.
Well, it's just if I'm working for you then... We don't really do badges.
Eğer sizin için çalışacaksam Rozet takmıyoruz bir.
You hang up on me, put me on hold, lose my call for any reason, as soon as you do, I'm burning all of it.
Telefonu kapatırsan, beni beklemeye alırsan veya kesilirsek anında bütün paranı yakıyorum.
My son, the darkness loves you as much as I do, for it is God's shadow.
Oğlum karanlık benim kadar seviyor seni... Çünkü o Tanrı'nın karanlığı.
♪ It seems like everyone is bidding on love ♪ ♪ but it's not up for sale, it comes when you do some ♪ ♪ I'd like to share my soul with many ♪
'sanki herkes ihale ediyor aşkı''ama aşk satılık değil ki, gelir doğru yaptığında''ruhumu paylaşmak istedim çoklukla''biri için evcilleştirmedim'
But let's not pretend it's for any other reason other than you feel sorry for me, or you think I can't do things for myself. You just call it like it is.
Ama sanki bana acımıyormuş gibi veya kendi başıma ev işlerini yapamayacağımı düşünmüyormuşsun gibi davranma.
Bye.'Cause I would do it for you.
- Güle güle. - Çünkü bunu senin için yapıyorum.
Look, if the roles were reversed and Paige was in danger, you know I'd do it for you.
Bak, eğer tam tersi olup Paige tehlikede olsaydı senin için bunu yapacağımı biliyorsun.
Do you think it's okay if I sit here for a while?
Biraz burada oturmamın sakıncası var mı?
You know what, why don't we just for today, why don't I work on you and you can feel what it feels like and then we can meet another time and I can explain everything to do with Reiki.
Neden bu günlük senin üzerinde çalışıp nasıl hissettiğini konuşmuyoruz ve başka bir zaman da buluşup sana Reiki ile ilgili her şeyi anlatmıyorum? Tamam.
I didn't do it for the money, but to help you.
Para için yapmadım. Sana yardım etmek için yaptım.
- I didn't do it for you.
- Bunu senin için yapmadım.
You know, there's some new work planned for it, my own work, beyond the essay that I do.
Yeni işler yapmayı planlıyorum. Yazdığım denemelerden de daha kaliteli işler.
But every time I'm trying to do what you say, it's never good enough for you.
Ne zaman söylediğinizi yapmaya çalışsam tatmin olmuyorsunuz.
If I do, if I paint it for the magazine, can you please, please tell Dale Swint to leave me alone?
Eğer dergi için resim çizersem Swint'e benden uzak durmasını söyler misiniz?
Or I could do it for you.
Veya sizin için ben giderim.
Um, I was thinking maybe it's time for you to do this one on your own.
Düşündüm de, belki artık işi tek başına yapmanın vakti gelmiştir.
You do it for a living? I do.
- Bundan para mı kazanıyorsun?
I might do it for you later.
Belki senin için sonra yapabilirim.
But I do know if you don't go see her, it'll probably haunt you the rest of your life, which, for some very unfair reason, is gonna be a lot longer than hers.
Ama şunu biliyorum ki, onu görmeye gitmezsen ölene dek pişmanlık duyacaksın. Hiç adil olmayan bazı sebeplerden ötürü de ondan çok daha sonra öleceksin.
I didn't do it for you.
- Senin için yapmadım ben de.
That I ruined it for everyone. Do you remember?
Etüt zamanını herkes için mahvettiğimi...
It is a fact that I have contemplated on the matter for many hours and I I do not think the slaves could have been drowned in the way that you say.
Bu meseleyi saatlerce aklımdan çıkaramadım ve kölelerin bahsettiğiniz şekilde boğulmuş olmaları aklıma yatmadı.
I'm gonna get you a dick-sucker for Christmas so I don't have to do it no more.
Sana bir alet emici alayım da kendim yapmak zorunda kalmayayım.
All right, I'll do it for you, but now you owe me breakfast from Philippe's every day for the next month.
-... her gün Philippe'den kahvaltı borçlusun.
So, what is it I can do for you?
Senin için ne yapabilirim?
Mine's on nothing,'cause I know that you know that it's against Marshal service policy for you to do anything on the side, exotic or otherwise.
Çünkü ek bir iş yapmanın federal şerif kurallarına aykırı bildiğini biliyorum... -... egzotik olsun, olmasın.
What is it I can do for you?
Sizler için ne yapabilirim?
I just wanted them to be careful, and I thought, if it's so easy for you to get into, then who else could do the same thing?
Ben sadece dikkatli olmalarını istedim. Düşündüm ki, Eğer bu kadar kolay biri girebiliyorsa,
Listen, Larry, I need you to do something for me, and I don't wanna talk about it.
Larry, benim için bir şey yapman gerekiyor. Bunu detaylı tartışmak istemiyorum.
You know, I do realize that it's difficult for you to manage my nightclub, what with there not being an actual nightclub here.
Gece kulübü daha açılmadan gece kulübü yönetmenin senin için zor olacağını tahmin ediyordum.
I'll give it to you for 10. - What are you going to do with a violin?
Ne yapacaksın ki kemanla?
Now, what is it that I can do for you?
Sizin için ne yapabilirim?
What is it I can do for you?
Senin için ne yapabilirim?
You have done everything for me, so... I'm gonna do the same for you whether you like it or not.
Benim için her şeyi yaptın ve istesen de istemesen de ben de aynısını yapacağım.
But I do understand it must be hard for you to control yourself when you're around me, Dawes. Oh!
Kendini bana karşı kontrol edememeni anlarım Dawes
Sir, if I did for you, I'd have to do it for everyone.
Bunu sizin için yaparsam, herkes için yapmam gerekir.
I didn't do it for you.
Senin için yapmadım.
So either you leave empty-handed wait for the people whose money it is to come, do whatever they're gonna do which I'm guessing is something really bad.
Ya eli boş gidersin ve paranın sahiplerinin gelip yapacaklarını yapmasını beklersin ki çok kötü bir şey olduğunu tahmin ediyorum.