English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I gave it a shot

I gave it a shot traduction Turc

66 traduction parallèle
I gave it a shot.
Yalnızca şansımı denedim.
Okay, I gave it a shot, but that rain-forest crap is driving me nuts.
Pekala, denedim ama bu yağmur ormanı sesi beni delirtiyor.
Yeah, I gave it a shot.
Denedim.
I gave it a shot long enough to know it's not my place.
Bir deneme yaptım... benim yerim olmadığını bilmek için yeterince uzun süre vardı.
I gave it a shot, you could'a been right....
Bunu denedim, haklı olabilirdin...
I gave it a shot.
En azından denedim.
I gave it a shot, right?
Yine de şansımı denedim, değil mi?
I gave it a shot. Thought you might want to try to act like a human being for once.
Denedim, belki de bir kere olsun insan gibi davranırsın diye.
I gave it a shot.
Ok yaydan çıktı.
I gave it a shot. You can't blame a guy for that.
Bir erkeği bunun için suçlayamazsın.
I gave it a shot.
Şansımı denedim.
People move on. But I'm glad at least I gave it a shot.
Ama en azından denediğim için mutluyum.
I gave it a shot.
Denedim.
So I gave it a shot.
Ben de bir deneyeyim dedim.
I gave it a shot.
Ona bir tane geçireceğim.
I gave it a shot, but I can't find any way to help the dude.
Denedim, ama adama yardım edebilecek herhangi bir şey bulamıyorum.
So I gave it a shot.
Ben de demek istedim.
I gave it a shot. I did.
İşleri batırdım.
I gave it a shot, and it just collapsed.
İşleri batırdım ve berbat ettim.
- I gave it a shot.
- Şansımı denedim.
So I fudged a few qualifications and I gave it a shot and turns out I have a gift.
Bir kaç diploma uydurup şansımı denedim ve yeteneğimin olduğu ortaya çıktı.
Plus, we were supposed to meet right about now, So I gave it a shot.
Ayrıca, burada buluşacağımızdan dolayı bir deneyeyim dedim.
At least I gave it a shot.
Ben en azından denedim.
I gave it a shot.
Şansımı deneyeyim dedim.
Okay, I gave it a shot.
- Pekala. Şans tanıdım.
I gave it a shot.
Ben de denedim.
So, I gave it a shot.
Görünüşe göre benim sperm sayım sıfırmış. Ben de şansımı denedim.
I gave it a shot, okay?
Şansımı denedim işte.
I gave it a shot once.
- Bir kez denemiştim.
Yeah, I gave it a shot, then I grew up.
Sonra büyüdüm.
I gave her a shot of morphine but it's barely taken the edge off.
- Evet. Ona morfin iğnesi vurdum ama ağrısını azaltmadı.
I already gave it a shot.
Çoktan aradım.
Just because I gave you a fucking shot to set it straight, Darnell... and you fucking pissed it away, both of you pissed it away.
Sana her şeyi yoluna koyman için bir şans verdim ve sen bu şansı mahvettin. İkiniz de mahvettiniz!
I don't care about any of that, so I gave her a shot, and she wasn't up to it.
Bunlar benim umurumda değil, bu yüzden ona bir fırsat verdim.
Fine, I give up. You know, we gave it a shot.
Güzel bırakıyorum, bir şans vermiştik
I mean, maybe I gave up before I gave it a real shot.
Belki de hakkını tam veremeden vazgeçtim, diyorum.
Like, I didn't know if I could swallow a softball, so I gave it my best shot and voilà!
Mesela ben beyzbol topunu yutup yutamayacağımı bilmiyordum böylece deneyip gördüm ve işte!
I saw how much you was into it, so I just gave it a shot.
Ne kadar içine daldığını gördüm ve denemeye karar verdim.
I already gave it a shot, but I figured I might have better luck with some support.
Bunu çoktan denedim ama biraz destekle şansımın daha yaver gideceğini düşündüm.
I mean, we gave it a shot.
Yani, en azından denedik.
You asked for a shot, kid, And I gave it to you.
Bir şans istedin ben de verdim.
I gave her a fair shot at it.
Ona adil bir anlaşma önerdim.
If you and I really gave it a shot.
Aşka bir şans versek mi acaba?
Well, I shot terraformed landscapes for a while, but gave it up.
Bir süre yeri şekillendirilmiş peyzajların fotoğrafını çektim ama sonra pes ettim.
So you think that after Heather berated him in the mud bath, he went back to his room, and he warriored-up, and he gave it a shot.
Yani Heather çamur banyosunda Justin'i bir güzel payladı o da odasına döndü, silahlarını kuşandı ve atışını yaptı.
Well, I shot terraformed landscapes for a while, but I gave it up.
Bir süre yeri şekillendirilmiş peyzajların fotoğrafını çektim ama sonra pes ettim.
I really do. You gave it a good shot.
Gerçekten, oldukça iyi gidiyordun.
- I gave you a shot of adrenalyn. It's meant to get you up. Get up!
Sana bir doz adrenalin verdim, seni kaldırmaya yeter.
Well, I still think it would make our daughter happy if we at least gave it a shot.
Bence hâlâ bir şans verirsek kızımızı mutlu edebiliriz.
I gave it a shot.
- Denedim.
Yeah, I gave it a shot.
Denedim ve biraz canımı yaktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]