I have something for you traduction Turc
1,676 traduction parallèle
Well, I have something for you, too. Wait here.
Benim de senin bir şeyim var.
I have something for you, but I'm not sure if now is the right time.
Bende sana ait bir şey var. Şu an doğru zaman mı bilmiyorum ama.
I have something for you.
Senin için bir şeyim var.
I understand I'm not at clearance level but I have something for you.
Bilgiye erişim iznim olmadığını biliyorum ama senin için bir şeyim var.
Bart, I have something for you!
Bart, burada senin için bir şeyim var!
I have something for you.
Bu senin için.
I have something for you.
Senin için bir şey getirdim.
Sit closer to me, I have something for you
Yanıma otur, senin için bir şeyler aldım.
I have something for you to do.
Senden yapmanı istediğim bir şey var.
Rick, I have something for you.
Rick, Sana birşey vericem.
I have something for you.
Ne diyeceğim.
I have something for you.
Sana bir şey getirdim.
- I have something for you.
Sana bir şey getirdim.
Oh, and I have something for you.
Ve sana vermem gereken bir şey daha var.
I have something for you.
Size bir şey vereceğim.
Now, I have something for you.
Şimdi sana birşey vereceğim.
I have something for you.
Senin için bir şey var.
I told you this was out of nowhere, we only met once, but I have something for you.
Bu da yakın sayılır. Söylediğim gibi bu aniden ortaya çıktı sadece bir kez karşılaştık. Senin için bir şey aldım.
I have something for you.
Size bir şey getirdim.
My heart's all torn up right now. Do you have a pimple or something? Should I pop it for you?
Süveterinde kaç tane civciv var?
Listen, I have taken your crap for the last three years, and I'm going to tell you something.
Dinleyin, üç yıldır bana berbat bir şekilde davranıyorsunuz, ve size bir şey söyleyeceğim.
I was expecting the next time the three of us would be in the same room together that you'd have something for me.
Bir sonraki buluşmamızda elinizde benim için bir şey olacağını sanıyordum.
Grandfather. I came to look for you because I have something to tell you.
Büyükbaba, sana söyleyeceklerim var.
Until you find me the perfect key lime pie I have something to live for.
Bana mükemmel yeşil limonlu turtayı bulana kadar yaşamak için bir sebebim var.
Well, I have something better for you.
Senin için daha iyi bir şeyim var.
Either I can have you both arrested for credit card fraud... or you can do something for me. Do what?
Ya ikinizi de kredi kartı dolandırıcılığından tutuklatırım ya da benim için bir şey yaparsınız.
Look, there's something i have to tell you, And it's not gonna be easy for me or for you, i'm sure.
Sana söylemem gereken bir şey var ve ne senin ne de benim için kolay olmayacak.
And so I have something very special planned for you, Agent Gibbs.
Bu yüzden senin için çok özel bir şey planladım Ajan Gibbs.
That's why I have something very special planned for you, Agent Gibbs.
Bu yüzden senin için çok özel bir şey planladım Ajan Gibbs.
Well, I have my ways, and i wanted to do something nice, you know, to make up for what happened.
- Kendi yöntemlerim var. Olanlar yüzünden kendimi affettirmek için iyi bir şey yapmak istedim.
Let me sleep on it and I'll have something good for you in the morning.
Bırak bunu uyurken düşüneyim sabahleyin senin için güzel bir hikaye bulacağım.
I have something else for you.
Senin için bir şeyim daha var.
I have something to tell you so I left this letter for you before I die
Sana anlatmam gereken bir şey var. Bu yüzden ölmeden önce bu mektubu sana bırakıyorum.
No mother should ever have to go through something like this, but I promise you, we're going to make this work for us.
Hiçbir anne böyle bir şey yaşamak zorunda kalmamalı ama bu işten kârlı çıkacağımıza dair size söz veriyorum.
I have contacts here and overseas, so often, if you're after something specific, I can source it for you.
Deniz aşırı ülkelerde birçok bağlantılarım var eğer sonra özel bir şeyler bakmak isterseniz sizin için bunun araştırmasını yapabilirim.
I have made something special for you.
Sana özel bir şey yaptım.
But I have something I need you to do for me more important than anything I've ever asked you to do before.
Benim için bir şey daha yapmanızı iseyeceğim, sizden daha önce istediklerimden çok daha önemli birşey.
So if people are coming, they'd better come strong, because I've got something for them. That would have included you, too.
Gelecek olurlarsa, bari hep beraber gelsinler... zira tam formumdayım ve bu gücümü sana karşı bile kullanabilirdim.
I have something else for you.
Başka bir görev vereceğim.
Now, I have something else I need you to do for me.
Şimdi, benim için başka bir şey yapmanı istiyorum.
I'll have something for you soon.
Yakında sana yemek getireceğim.
I have something special for you.
Senin için bir sürprizim var.
Oh, I have something for you in the den.
Senin için küçük odaya bir şey bıraktım.
- I need you to do something for me and I don't have much time.
Benim için bir şey yapman gerekiyor, fazla vaktim yok.
You have any idea how much money I can raise for something like this?
Böyle bir şey için ne kadar para yatırabileceğim konusunda fikrin var mı?
Angela and I will have something for you as soon as possible.
Angela ve ben size hemen bir şeyler hazırlarız.
I have something nice for you : Meat.
Hoşunuza gidecek bir şey var ; et.
Um, listen I have, uh, I had something that I thought you might be interested in for your book.
Yazıyorsun demek. Hayır, tam olarak değil.
Previously on rescue me... I have something that I thought you might be interested in, for your book.
Neyse, Teddy'yi dert etmene gerek kalmadığını söylemek için uğradım.
I have something special for you!
Pekâlâ, size çok özel birkaç şeyim var.
Now, speaking of stupid, for the woman who is about to start a family, I should have thrown you out of that conference room for suggesting something so Sesame Street, but unfortunately I have a board that I have to answer to, and they have voted.
Şimdi, aptallıktan bahsetmişken,... aile kurmaya başlayan kadınlara, Susam Sokağını önermek için seni bu toplantı odasından atmalıydım, ama maalesef hesap vermem gereken bir yönetim kurulum var, ve bunu oyladılar.