I have to go to school traduction Turc
356 traduction parallèle
I have to go to school.
Okula gitmek zorundayım.
Mom, do I have to go to school tomorrow?
- Anne, yarın okula gitmem gerekiyor mu?
I have to go to school.
Okula gitmeliyim.
- Do I have to go to school?
- Okula gitmem gerekir mi?
I have to go to school in Washington in three weeks or my father will kill me.
3 hafta sonra Washington'a okula dönmem gerek, yoksa babam beni öldürür.
No, I have to go to school.
Hayır, okula gitmem gerek.
I have to go to school now, OK?
Şimdi okula gitmem gerekiyor, tamam mı?
I have to go to school.
Ben de okula gitmeliyim.
I have to go to school.
Benim okula gitmem gerek.
- No, I have to go to school.
Okula gitmem lazım. - Peki, o zaman gidebilirsin.
I have to go to school.
Okula gitmem lazım.
I um... I have to go to school.
Okula gitmem gerekiyor.
I have to go to school with their kids.
Çocuklarla okula gitmek zorundayım.
I don't have to go to school,
Okula gitmem şart değil.
Since I've taken such a beating, and I've been through so much... maybe I wouldn't have to go to school today.
Dayak yedim, bu kadar çok şey oldu, belki bugün okula gitmek zorunda değilimdir.
I really want to go to a sewing school they don't have entrance examinations
Asıl dikiş okuluna gitmek istiyorum. Onların giriş sınavları da yok.
Dad, why can't I go to school, or go out, or have any of my friends over?
Baba, niye okula gidemiyorum, dışarı çıkıp arkadaşlarla takılamıyorum?
You know you wanna go, you know we have to keep school open, and you know I'm a better teacher than you are.
Gitmek istediğini biliyorsun ve okulu da açık tutmak zorundayız. Ve yine biliyorsun, ben senden daha iyi bir öğretmenim.
I planned to go to law school after I graduated, but it looks like my folks won't have enough money to put me through college.
Mezun olduktan sonra hukuk fakültesine gitmek istiyorum ama... ailemin gücü beni üniversiteye yollamaya yetmiyor.
I have a dance to go to... At school.
Okula dansa gidiyorum.
Listen, I just wanna go to this school, but I'm here on a sports scholarship with a coach who wants me to have two right thumbs.
Dinle, gerçekten bu okulda okumak istiyorum ama burada spor bursuyla bulunuyorum. İki tane sağ başparmağımın olmasını isteyen bir koç ile birlikte.
I have got a date to go bowling With donny duckworth, The geekiest guy in school,
Abim Alf sayesinde, okuldaki en gerizekalı çocuk olan Donny Duckworth ile, bowling randevum var.
I don't have to go to that creepy school today.
Bugün ana okuluna gitmesem iyi olacak.
You never go to class, and I understand your transcript doesn't show any prior grades or test scores or anything to indicate that you even have the minimum requirements to be at this school, or any school, for that matter.
Derslere hiç girmiyorsun, ve anladığım ki transkriptinde önceki notların görünmüyor ya da test sonuçları ya da herhangi bir şey belirtilmiyor, bu okul da olabilmen için minimum gereksinimlere bile sahip değilsin, ya da hatta herhangi bir okulda.
I don't have to go to school.
- Okula gitmeme gerek yok.
And I think it is wrong when students have to stay up late at night... and miss all the good shows doing homework. Then get up early in the mornin and go to school.
Ve bence yanlış olan öğrencilerin geceleri geç vakitlere kadar ödev yapıp iyi programları kaçırmaları ve sonra sabah erken kalkmaları ve okula gitmek zorunda kalmaları.
I don't mean go to school, because you'll not get it there. It means you have to develop an independent mind and work on it. That's extremely hard to do alone.
Teknoloji sayesinde ilk kez dünyada birçok noktadan canlı yayın yapabiliyor.
Pretty soon I'd have to go to school...,... and wear shoes and comb my hair.
Çok geçmeden okula gitmen gerekiyor... ve ayakkabımı giyip ve saçlarımı taramalıyım.
I mean, if I had known that he was gonna have to go through this type of pain... and myself-the anguish of it... and then to put him out in the middle of a school year -
Yani, eğer bütün bu acıları çekeceğini... ve kendimin de hırpalanacağını... ve sonunda onu öğrenim yılının ortasında kapı dışarı edeceklerini bilseydim...
Bridget and I have a date to meet up with some kids from school down at the go-kart park.
Acelem vardı. Bridget ve ben okuldan çocuklarla go kart pistine gitmek üzere sözleştik.
I have to go back to school.
Okula dönmek zorundayım.
Now if you'll excuse me, I have a school play to go to.
Şimdi, izninizle, okuldaki bir müsamereye katılmalıyım.
I might have to go to coffee school in the morning.
Sabaha kahvecilik dersine gitmem gerek.
Bart and Lisa have to go to school... while I get to stay home.
Ben evde otururken Bart ve Lisa okula gitmek zorunda.
I have to go to the high school. I've got to get the drugs.
Liseye gidip o uyuşturucuları almalıyım.
Yeah. Buy the teachers, too... so I wouldn't have to go to school no more.
Evet, bunlarla öğretmenleri bile satın alabiliriz böylece, artık okula gitmek zorunda kalmayız.
Michele and I have this high school reunion to go to... and we need to show up in a really cool car.
Michele ve benim gitmemiz gereken bir balo var... ve oraya gerçekten güzel bir araba ile gitmemiz lazım.
Every Friday night- - since I didn't have to go to school the next day,
Her cuma gecesi, ertesi gün okula gitmek zorunda olmadığım için,
I tell you, if Marcy had headlights like these I wouldn't have to go to traffic school.
Marcy'nin böyle basenleri olsa trafik dersine falan gitmezdim.
I mean, you have to go to school, sweetheart.
Yani, okula gitmen gerekiyor, tatlım.
I am really sleepy, and I have to wake up... early in the morning to go to school.
Çok fazla uykum var ve yarın okul için erken kalkmam gerek. Yani, iyi geceler.
- I have to go to school.
Okula gitmem lazım.
- Yes, you see I spen a lot of time going to law school and I was able to go because I have a slightly higher intelect than others.
Mesela ben uzun süre hukuk okulunda okudum ; oraya gidebilmiştim çünkü diğer insanlardan birazcık daha akıllıydım.
Mmm, I guess that we don't have to go to school.
Sanırın okula gitmek zorunda olmamamız.
I have to go phone my father to come pick me up... because I got out of school early today.
Beni alması için babama telefon etmem gerekiyor bugün erken çıktık da.
I would go to the local school with other children... but now I have to go to the school for the blind... on the other side of the world.
Diğer çocuklar gibi köy okuluna giderdim... Ama ben dünyanın öbür tarafında... körler okuluna gitmek zorundayım.
I know she had to go out and work as a governess, but if she wanted me to love her, she shouldn't have sent me away to school at four years old.
Biliyorum evden uzaklaşıp mürebbiye olarak çalışması gerekiyordu, ama onu sevmemi isteseydi beni dört yaşımdayken okula göndermezdi.
I don't have to go to school.
Okula gitmiyorum.
Mmm. Okay. before we go any further. I just have to say that I do not want this getting around school.
Pekala, ileri gitmeden önce bunun okulda duyulmasını istemiyorum.
Uh, I mean we have to go pick up Jennifer from school.
Ee, demek istediğim Jennifer'ı okuldan almamız gerek.
I have to go back to school.
Şimdi okula geri dönmeliyim.