I haven't seen him in a while traduction Turc
48 traduction parallèle
I haven't seen him that angry in quite a long while.
Uzun süredir onu böyle sinirli görmemiştim.
I haven't seen him in a while.
Yıllardır onu görmüyorum.
I haven't seen him in a while and I've never been here before, but I will bet my bile duct that he's got some kind of success manual behind the bar.
Onu uzun süredir görmüyorum ve buraya ilk kez geliyorum ama... bahse girerim barın altında bir yerde bir tür "başarı kitabı" vardır.
He's back in town and, well, I haven't seen him for a while.
Şehre döndü. Onu uzun zamandır görmemiştim.
I haven't seen him around in a while.
- Evet. Son zamanlarda pek ortalarda görünmüyordu.
No. I haven't seen him in a while, actually.
- Hayır onu görmeyeli uzun zaman oluyor.
I haven't seen him in a while.
Uzun zamandır görmüyorum onu.
I haven't seen him in a while.
Onu bir süredir göremedim.
I haven't seen him in a while.
Onu bir süredir görmüyorum.
I haven't seen him in a while.
Bir süredir onu görmüyorum.
I haven't seen him in a while.
Ben bir süredir göremedim de.
Well, I haven't seen him in a while.
Bir süredir görmedim onu.
I haven't seen Keith in a while, I'm gonna take him.
Keith'le epeydir görüşmüyoruz. Onunla gideceğim.
I haven't seen him in a while.
- Onu görmeyeli epey oldu.
I haven't seen him in a while, who knows?
Onu bir süredir görmüyorum, kim bilir?
I haven't seen him in a while.
- Oliver. - Bir süredir onu görmüyordum.
There was a man that was staring at me earlier, but I haven't seen him in a while.
Ama bir süredir görmüyorum onu. - Tarif et.
I haven't even seen him in a while.
Ama onu bir süredir hiç görmedim.
'Cause I haven't seen him around in a while.
Çünkü bir süredir ortalıkta görmüyorum onu.
I haven't seen him in a while.
Kendisini bir süredir görmedim.
She asked where Pedro was, and I mentioned I haven't seen him in a while.
Pedro'nun nerede olduğunu sordu, Onu bir süredir görmediğimden bahsettim.
cause I haven't seen him in a while.
Çünkü onu bir süredir görmedim.
I haven't seen him in a while.
uzun süredir görmedim.
I haven't seen him in a while, though.
Onu epeydir görmüyorum.
I haven't seen him in a while.
Onu bir süredir görmemiştim.
Uh, no, I-I haven't seen him around here in a while.
Hayır, uzun zamandır onu burada görmüyordum.
No, I haven't seen him in a while.
Hayır, bir süredir onu görmüyorum.
I haven't seen him in a while.
Bir süredir onu görmedim.
I haven't seen him in a while.
Onu bir süredir görmedim.
I haven't seen him in a while, though.
- Pekala.
I guess that's why I haven't seen him in a while.
Sanırım bu yüzden onu bir süredir görmedim.
I haven't seen him in a while.
Onu uzun zamandır görmedim.
I haven't seen him in a while.
Onu bayağıdır görmüyorum.
I haven't seen him or heard from him in a while.
Bir süredir görmüyorum. Haber de almadım.
I haven't seen him in a while.
Uzun zamandır görmedim.
You haven't seen him in a while. I understand.
Onu bir süredir görmüyorsun, anlıyorum.
Yeah, my dad's not around either, he did some bad things to my mom and so we left and I haven't seen him in a while.
Benim babam da yanımızda değil. Anneme kötü şeyler yaptığı için onu terk ettik ve bir süredir görüşmüyoruz.
Oh, I haven't seen him in a while.
Onu bir süredir görmedim.
And I haven't seen him in a while due to a-a couple of circumstances.
Birkaç şey yüzünden onu bir süredir göremiyorum.
No, I haven't seen him in a while.
Hayır, bir süredir görmedim.
We haven't seen Booth in a while, so, I wanted to brew him a really nice IPA for tonight's dinner.
Booth'u görmeyeli bayağı oldu. Ben de akşamki yemek için güzel bir bira mayalayayım dedim.
Actually, I haven't seen him in a while.
Onu bayağıdır görmedim aslında.
I haven't seen him in a while.
Onu bayadır görmedim.
I haven't seen him in a while. Well, what does that mean?
Epeydir görmedim.
Means I haven't seen him in a while.
- Bu ne demek şimdi?