I hope you'll forgive me traduction Turc
103 traduction parallèle
I hope you'll forgive me for...
Umarım beni bağışlarsınız...
I hope you'll forgive me, Mrs. Wilkes.
Umarım beni bağışlarsınız, Bayan Wilkes. Ben...
- I hope you'll forgive me but I thought- -
- Umarım bağışlarsınız ama düşündüm de...
I hope you'll forgive me.
Umarım beni bağışlarsın.
But I've come straight from Scotland to keep this appointment... so I do hope you'll forgive me.
Ama randevuma yetişmek için, İskoçya'dan doğru buraya geldim. Umarım affetmişinizdir.
I hope you'll forgive me, captain.
Umarım beni bağışlarsınız, Yüzbaşı.
I hope you'll forgive me, but we're so busy down here.
Umarım beni affedersiniz, ama burada oldukça yoğunuz.
"I hope you'll forgive me for presuming like this, " but I was just wondering how much that ouija board of yours really knows. "
"böyle düşündüğüm için bağışlayacağınızı umarım, fakat sizin şu ouija tahtanızın gerçekten ne kadar bildiğini merak ediyordum."
I hope you'll forgive me, but it's most important.
Umarım beni af edersiniz ama bu çok önemli.
But I hope you'll forgive me.
Umarım beni affedersin.
I hope you'll forgive me for popping in at this time.
Umarım bu saatte gelmeme kızmamışsınızdır Bayan Deering.
I hope you'll forgive me, my dear, if we continue these delightful lessons another time.
Bu zevkli derslere daha sonra devam etsek umuyorum ki beni affedersiniz, hayatım.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
Master Yuen, I've always respected you. I hope you'll forgive me. I believe your son is in this house.
Bay Yuen, size hiçbir zaman saygıda kusur etmedim, ama bu sefer beni mazur görün oğlunuzun evde olduğuna, adım kadar eminim.
I crossed you just now I hope you'll forgive me
Bu şekilde tanıştığımız için, umarım beni affedersiniz
I hope you'll forgive me.
Ümit ederim beni affedebilirsiniz.
I hope you'll be able to forgive me for it some day.
Umarım beni bir gün affedersin.
This friend mentioned to me one time that he has a therapy group for people who, I hope you'll forgive me, for people who can't control their tempers.
Bu arkadaşım bana bir keresinde bir terapi grubunun olduğunu söylemişti şey insanlar için... Umarım kusuruma bakmazsın, Carla. Sinirlerine hâkim olamayan insanlar için.
I hope you'll forgive me.
Umarım beni bağışlarsınız.
so, by the same token, i hope you'll be able to forgive me when i tell you... what an ungrateful, self-centered little tramp you are.
" Aynı şekilde, Umarım sende beni affedebilirsin sana söyleyecektim.... Ne nankörce,
I hope someday you'll find it in your heart to forgive me.
Umarım bir gün, yüreğinde beni affedebilirsin.
And I only hope with my whole heart that some day you'll forgive me.
Ve tüm kalbimle, bir gün beni affedeceğini umuyorum.
I hope you'll all forgive me for my boorish behavior.
Umarım hepiniz, kaba davranışımı bağışlarsınız.
I hope that you'll surely forgive me.
Kalem sende mi?
"But I hope you'll forgive me."
"Umarım beni affedersin."
I shall remain with you until five minutes after midnight after which time, and I hope you'll forgive me I have to flee.
Geceyarısını beş geçene kadar sizlerle beraberim ve umarım beni bağışlarsınız, sonrasında, kaçmak zorunda kalacağım.
I hope you'll forgive me for saying that these ideas are only partly justified.
Umarım bu fikirlerinizin haklılık yüzdesinin çok düşük olduğunu söylememe kızmazsınız.
I hope you'll forgive me for being so bold.
Umarım ki beni bu kadar kaba olduğum için affedersiniz.
Well, I hope you'll forgive me for pulling you away from your studies but I doubt that this assignment will take very long.
Şey, umarım seni çalışmalarından alıkoyduğum için beni bağışlarsın ama bu görevin uzun süreceğini sanmıyorum.
Well, I hope you'll forgive me if I don't stick around.
Bizi tanıştırmasını istemiyorum.
I hope you'll forgive me, too, Toki.
Umarım sen de beni affedersin Toki.
And if I'm a bit rusty, I hope you'll forgive me.
Biraz paslanmışsam umarım beni bağışlarsınız
- Well I guess I'll be going mom and dad, but I hope you can forgive me.
— Gitmem gerek anne, baba. Umarım beni affedersiniz.
I hope you'll forgive me if I take a moment and say a few words.
Şimdi hepimiz burada olduğumuza göre birkaç şey söyleyip, zamanınızı çalmamı bağışlarsınız herhalde.
I hope, as time goes by, you'll be able to forgive me.
Umarım zaman geçtikçe beni affedebilirsin.
I hope you'll forgive me.
Beni affedeceğini umuyorum.
I hope you'll forgive me when I do exactly what you, as a prosecutor, would demand.
Umarım savcı olsan talep edeceğin bir şeyi yaptığım için beni affedersin.
I hope you'll forgive me. And I hope you come.
Umarım beni affedersin ve umarım gelirsin.
I hope you'll understand and forgive me as well.
Umarım anlarsın. ve sen de affedersin.
If this letter arrives later than usual, Doctor I hope you'll forgive me.
Eğer bu mektup eline geç ulaştıysa, Doktor... kusuruma bakma.
Well, it's too hot in here, so I hope you'll forgive me if I don't wear the sweater.
Burası çok sıcak. Kazağı giymezsem umarım beni affedersin.
I hope you'll forgive me for seeming impertinent.
Benim Mary onlara getir götür işlerinde yardım etti. Sessiz bir kızdır ama benimle konuşur.
I hope you'll forgive me.
Ümit ederim beni bağışlarsınız.
I hope you'll forgive me.
Umarım beni affedersiniz.
I hope, someday, you'll be able to forgive me.
Umarım, günün birinde beni affedebilirsin.
I hope one day you'll forgive me.
Umarım birgün beni affedersiniz.
I hope you'll eventually understand and forgive me.
Umarım beni anlar ve affedersiniz.
- I hope you'll forgive me.
- Umarım beni bağışlarsınız.
I do hope you'll forgive me.
Umarım beni bağışlarsınız.
But I hope someday you'll forgive me.
Ama birgün beni bağışlayacaksın.
"I hope in time you'll forgive me."
"Umarım, zamanla beni affedersin."