I hope you don't mind me asking traduction Turc
36 traduction parallèle
Sam, I hope you don't mind me asking you this, but have you ever thought of your wife getting on top?
Sam, umarım bunu sorduğum için kızmazsın ama... hiç karının üstte olmasını düşünmedin mi?
Mr. Corben, I hope you don't mind me asking but after all these months, I just gotta know :
Bay Corben, umarım sormamda sakınca yoktur ama bu kadar aydan sonra, sadece şunu bilmem gerek :
See you the next time we, um... We, uh... Sorry, Father, I hope you don't mind me asking but... what have you got a padlock on that door for?
Görüşmek üzere ve şey umarım kusuruma bakmazsınız ama bu kapıda niçin kilit var?
I hope you don't mind me asking, but... you're wearing a gun, aren't you?
Umarım sormamda sakınca yoktur ama silah taşıyorsun, değil mi?
Mr. Proek, I hope you don't mind me asking you, but are you afflicted at the present time with an intimate problem?
Bay Proek, sormamda sakınca yoktur umarım, şu an kötü bir rahatsızlığın pençesinde olabilir misiniz?
Excuse me, I hope you don't mind my asking but... - who is your first choice?
Umarım sormamın bir sakıncası yoktur ama tercihiniz kim?
I hope you don't mind me asking, but what set off the big fight?
Umarım sormamın sakıncası yoktur ama büyük kavgayı başlatan ne?
I hope you don't mind me asking, Mr. Bristow, but when you helped Sloane steal this, you didn't realize he'd switch sides, did you?
Umarım sormamın mahzuru yoktur Bay Bristow ama Sloane'un bunu çalmasına yardım ederken onun taraf değiştireceğini...
Sam, I hope you don't mind me asking, but....
Sam. Umarım sorduğum için kızmazsın...
I hope you don't mind me asking, but why is the Penobscot county sheriff interested in a hospital outside of her jurisdiction?
Umarım sormamda bir mahsur yoktur, ama Penebscot ilçe şerifi, neden yetkisi dışındaki bir hastane ile ilgileniyor?
i hope you don't mind me asking, but sam's alternative behaviour. How far did it go?
Sorması ayıp olmasın ama Sam'in bu farklı davranışları nereye varıyordu?
I hope you don't mind me asking, but do i know you?
Umarım sormamda sakınca görmezsiniz, ama... sizi tanıyor muyum?
I hope you don't mind me asking, is Alasdair your boyfriend?
Kızmazsan eğer, Alasdair erkek arkadaşın mı?
I hope you don't mind me asking, but how bad is it?
Umarım sormamın mahzuru yoktur ama ne kadar kötü?
I hope you don't mind me asking, but modern art,
Umarım sormamda sakınca yoktur. Şu modern sanat...
I hope you don't mind me asking, but how, um...
Umarım sormamda sakınca yoktur.
I hope you don't mind me asking,
Sormamda bir sakınca olmadığını umuyorum.
So, I hope you don't mind me asking like this, but... I mean, do you have anyone special in your life?
Sormamda bir sakınca yoksa eğer hayatında özel birileri var mı?
I hope you don't mind me asking...
Sorduğum için kusura bakmazsınız umarım.
Um, i hope you don't mind me asking, But are you ok?
Sormamı mazur görün ama iyi misiniz?
Just out of curiosity, and I hope you don't mind me asking this... but why are you putting so much faith in me?
Sadece meragın dışında ve umarım zihnin bunu bana sormaz fakat neden bana çok fazla inanıyorsun?
Now, I hope you don't mind me asking, but why are you so intent on helping Frost?
Sormamın sakıncası yoksa Buz'a yardım etmek için neden bu kadar çabalıyorsun?
I hope you don't mind me asking, how long have you been here?
Yanlış anlamazsanız bir şey soracağım, ne zamandır burada oturuyorsunuz?
I hope you don't mind me asking, but what happened to your mum?
Umarım sorduğum için rahatsız olmuyorsundur ama, annene ne oldu?
I hope you don't mind me asking, but where were you last night?
Umarım sormamda sakınca yoktur, dün akşam neredeydin?
Sir, I hope you don't mind me asking, but is everything all right?
Efendim umarım kızmazsınız ama her şey yolunda mı?
I hope you don't mind me asking, Chris, but... - Hmm? -... why'd you come back?
Umarım sormamın sakıncası yoktur Chris, ama niye geri geldin?
I hope you don't mind me asking, but is everything all right?
Umarım sormamda sakınca yoktur ama her şey yolunda mı?
I hope you don't mind me asking, Why were you seeing her?
Umarım sormamda sakınca yoktur, onu neden görüyordun?
But, I mean, I hope you don't mind me asking, but what is it you're dying of?
Ya umarım sormamda sakınca yoktur ama ne hastalığın vardı?
I hope you don't mind me asking, but are you okay?
Sormam da sakınca yoktur umarım sen iyi misin?
Are you married? I hope you don't mind me asking.
- Evli misiniz diye sorsam?
I hope you don't mind me asking, but shouldn't you be at home?
Umarım bunu sordum diye gücenmezsin ama evde olman gerekmez mi?
I hope you don't mind me asking, but, uh, why isn't Mr. Holmes here?
Umarım sormamın sakıncası yoktur ama Bay Holmes neden burada değil?
Hey, I hope you don't mind me asking, but are you totally blind or can you see a little bit?
Hey, umarım sormam da sıkıntı yoktur ama sen tamamen mi körsün yoksa az biraz görebiliyor musun?
I hope you don't mind me asking... how's William doing?
Sorduğum için rahatsız olmazsınız umarım... William nasıl?