I just need a minute traduction Turc
348 traduction parallèle
I just need a minute.
Tamam, kısa sürecek.
I just need a minute.
Sadece bir dakikaya ihtiyacım var.
I just need a minute of his time.
Bekleyin bayım. Sadece birkaç dakikasını alacağım.
I just need a minute more of your time, so we can shoot from behind you towards me, and, um..... that way we have someplace to go when we cut.
İhtiyacımız olan bir dakika daha sonra arkana geçip, bana doğru çekim yapacak... Böylece kestiğimizde bize biraz alan kalmış olacak.
I just need a minute.
Sadece bir dakika.
- Yes? I just need a minute of your time.
- Bir dakika vaktinizi alabilir miyim?
I just need a minute.
Bir dakika, yalnızca.
I just need a minute.
Yalnızca bir dakika.
I just need a minute.
Bir dakikaya ihtiyacım var.
I just need a minute here... Alright.
Kendime gelmem lazım
- I just need a minute.
- Biraz zamana ihitiyacım var.
I just need a minute to make myself pretty.
İki dakika içeri geçeyim de kendime çeki düzen vereyim.
I just need a minute alone with him.
Onunla bir dakika yalnız kalmam lazım.
I just need a minute... good morning.
Bir dakika bekleteceğim. Günaydın.
- I just need a minute.
- Sadece bir dakika sürer.
- I just need a minute here.
- Bana bir dakika verin.
I just need a minute
Bir dakikaya ihtiyacım var.
Okay. I just need a minute.
Tamam, biraz yalnız kalmalıyım.
- Please, I swear, I just need a minute...
- Lütfen, sadece bir dakikaya ihtiyacım var.
I just need a minute. Yeah. Sure.
- Bir dakika ver bana.
I just need a minute, Lorne.
Biraz yalnız kalmam gerekiyor. Seni ararım.
I just need a minute of your time.
Bir dakikanızı rica edeceğim.
- I just need a minute.
- Bana sadece bir dakika ver.
I just need a minute, all right?
Bir dakika izin verin, tamam mı? Kahretsin.
- I just need a minute to get them out.
Bir dakika ver.
I just need a minute.
Zamana ihtiyacım var.
Wait. I've got over a hundred people trapped up behind frame 34. I just need a minute to get'em out.
Bekleyin, 34. bölümün arkasında kapalı kalan yüzden fazla adam var.
Well? I need to speak with you. Just for a minute.
- Sizinle konuşmalıyım, sadece bir dakika.
If you'd just stop trying to kill me for a minute, I need your help.
Bir dakikalığına beni öldürmekten vazgeçersen, yardımını istiyorum.
I just need to walk down two stories to get to you, so I'll see you in a minute.
Aşağıya inip size getirdiğim iki hikayeyi anlatmam lazım, bir dakika içinde görüşeceğiz.
Just for a minute, I don't need...
Yalnızca bir dakika...
Paul. Yes, I need to talk to you outside for just a minute.
Paul, seninle dışarıda biraz konuşabilir miyiz?
That would be lovely, but first I need to go to my room for just a minute.
Bu çok güzel olur. Fakat benim önce bir kaç dakikalığına odama gitmem lazım.
I need parental permission? Just a minute, please.
Annem ve babamdan izin mi almalıyım?
I just need to see him for a minute.
Sadece bir dakikalığına onu görmeliyim.
- Hi, Christine. Listen, I just need you to hear me out a minute.
Selam Christine, beni bir dakika dinlemeni rica ediyorum.
Look, I just need your doc for a minute, and I'll send her right back.
Doktorun bana bir dakika lazım, sonra geri göndereceğim.
No, I just need to borrow this for a minute.
Hayır. Şunu alıyorum.
Amanda, I need to talk to you just for a minute.
Amanda, seninle sadece bir dakika konuşmam lazım.
I just need to sit down for a minute.
Sadece bir dakikalığına oturmak istiyorum.
No, no. I just need to sit for a minute.
Hayıri hayır sadece bir kaç dakika oturmam gerek.
I just need to talk to her for a minute.
Onunla bir dakika konuşmam gerek.
I just think you might need a few last-Minute pointers.
Birkaç son dakika tavsiyesine ihtiyacın olabileceğini düşündüm.
I just moved into the neighborhood... and I have these boxes in the middle of my living room... and I actually just need a minute of your time... to help me move them to the corner, so I don't trip over them.
Mahalleye yeni taşındım ve salonumun ortasında kutular var... ve onları kenara taşıyabilmek için size bir dakikalığına ihtiyacım var, böylece onlara takılıp düşmem.
I need to rest Roxton just for a minute.
Dinlenmem gerek Roxton, sadece bir dakika.
I really need to talk to you... if you could just spare me a minute.
Sizle konuşmam gerek, bana bir dakikanızı verirmisiniz?
I just need to die for a minute.
Sadece bir dakika için ölmem gerekiyor.
Maybe I just need to sit down for a minute.
- Belki biraz oturursam...
I just need you a minute.
Biraz gel.
I just need you for a private minute.
Özel bir şey konuşmak istiyorum.
I need just a minute with her.
Onunla sadece bir dakika yalnız kalmak istiyorum.