I knew you had it in you traduction Turc
104 traduction parallèle
I knew you had it in you.
Bunu biliyordum.
- Yeah, I knew you had it in you.
- Evet, senin içinde olduğunu biliyordum..
I knew you had it in you.
Savaşçı olduğunu anlamıştım.
I knew you had it in you.
İçinizde olduğunu biliyordum.
I knew you had it in you.
Sende bir cevher olduğunu biliyordum.
I knew you had it in you.
Yapabileceğini biliyordum.
I knew you had it in you.
Yapabileceğini biliyordum!
I knew you had it in you.
Yapabileceğinizi biliyordum.
I KNEW YOU HAD IT IN YOU. LET'S GET OUT OF HERE.
Hadi buradan gidelim.
- I knew you had it in you.
- Bunun senin içinde olduğunu biliyordum.
I knew you had it in you.
Sende cevher olduğunu biliyorum.
I knew you had it in you, dude.
İçinde böyle bir şey olduğunu biliyordum, dostum.
I knew you had it in you.
Çözeceğini biliyordum.
I knew you had it in you.
Yeteneğin olduğunu biliyordum.
I knew you had it in you.
Biliyorum içinde olmak istiyorsun.
I knew you had it in you.
Üstesinden geleceğini biliyordum.
I knew you had it in you, missus.
İçinde var olduğunu biliyordum hanımefendi.
I knew you had it in you.
Yetenekli olduğunu hep biliyordum.
I knew you had it in you.
İçinde böyle bir şey olduğunu biliyordum.
I knew you had it in you.
İçindeki gücü biliyordum.
I knew you had it in you.
İçinde bir yerlerde oldugunu biliyordum.
Timmy, I knew you had it in you.
Timmy, seninde abaza olduğunu biliyordum.
I knew you had it in you.
İçinde olduğunu biliyordum.
You had to tell me about the murder, didn't you? You had to tell me, because once I knew about it, I'd be in it just as deep as you are.
Bana söylemen gerekliydi çünkü olayı duyduğum anda, ben de senin kadar dibe batmış olacaktım.
Well, boy, I always knew you had it in you.
Ya, çocuk.Hep biliyordum, senin içinde var.
- I always knew ya had it in you.
- Senin içinde bir hit oyun olduğunu her zaman biliyordum.
The Continuum didn't think you had it in you, Jean-Luc. But I knew you did.
Süreğenlik senin yapacağına inanmamıştı Jean-Luc, ama ben biliyordum.
I always knew you had it in you.
Sende bu potansiyel olduğunu her zaman biliyordum.
I KNEW YOU HAD IT IN YOU.
Sen bir numarasın.
I always knew you had it in you.
İçinde olduğunu biliyordum.
Oh, Gord, I knew you had it in ya.
Gord, başaracağını biliyordum.
I always knew you had it in you, Jamal.
Bunu icinde oldugunu her zaman biliyordum, jamal.
I always knew you had it in you.
Sende iş olduğunu hep biliyordum.
As soon as I saw that skunk, I knew... that I had to capture it and return it to the zoo... where it could maybe, just maybe... fall in love like you and I.
O kokarcayı gördüğüm an anladım ki onu yakalayıp hayvanat bahçesine geri götürmeliydim nereden bilebilirim, belki de, belki de sena olduğum gibi aşıktır birine.
Then you showed up acting all interested in my search for Gabrielle and I knew you had to have something to do with it.
Sonra Gabrielle'i arama hevesin tuttu. Bir şeyler çevirdiğini çok iyi biliyordum.
I knew it either had to be you or a thousand wild gardenias nestled in a mossy bank of money
Biliyordum, bu ya sizin kokunuz ya da bir banka dolusu yosunlu paralar arasına yerleştirilmiş gardenyalar olabilirdi
Krispy Kreme doughnuts are so good, if I told you they had crack in it, you'd go, " I knew something was up.
Yanlış anlaşılmasın, siyah veya esmer adamların... varlık sahibi olamamalarının tek nedeni, beyaz adamlar değil.
I knew it wasn't easy for you, but had I known what it was really like, I would have tried to be less of a pain in the ass.
Sizin için kolay olmadığını biliyordum, ama nasıl olduğunu bilseydim, daha az başbelası olmaya çalışırdım.
I mean, I knew that you had it in you, but she is- - Wow, she's really great.
Yani, içinde bir yerlerde böyle bir cevher olduğunu biliyordum ama, bu kız bir harika.
I think it was stolen in the robbery, and you'd like to get what's left of it back, so you hired Joe Genest's brother because you knew he had a deep, personal interest.
Bence bu para soygunda çalındı ve paradan kalanı geri almak istediniz sonra Joe Genest'in kardeşini tuttunuz çünkü onun derin kişisel ilgisini biliyordunuz.
I'm proud of you - - Knew you had it in you.
Seninle gurur duyuyorum - - Bunun sende olduğunu biliyordum.
Our dad abandoned you, and your mom, by all accounts, was the meanest person ever, and you can't let derek love you, and it all really, really sucks. But ever since I knew you existed, I had this fantasy about my big sister.
Babamız seni terketti annen de her yönden dünyanın en ters kadınıydı ve Derek'in seni sevmesine izin veremiyorsun ve bu rezalet bir şey ama senin varlığı öğrendiğimden beri ablam olmanla ilgili hayaller kurdum.
I had to escape even then you knew Maxime we called in time you understand this we can handle it.
Şimdi ona anlatırsın. Gidiyoruz. - Hayır, şu anda duramayız.
I always knew you had it in you, Fargo.
İçinde o cesaretin varlığını hep biliyordum, Fargo.
I sent out some résumés, took some meetings that my dad set up, and then, you know, the whole disaster happened, and I had to move back in with my parents, and, you know, at first it was hard for me to even leave my own room, and before I knew it, eight months had just flown on by.
Bazı yerlere özgeçmişimi gönderdim babamın ayarladığı bazı iş görüşmelerine gittim ve o felaket yaşandığında ailemin yanına geri taşınmak zorunda kaldım başlarda zor oldu odamdan ayrılmak bile koymuştu ama göz açıp kapayıncaya kadar sekiz ay geçti gitti bile.
When I heard a magic peddler in South Caston was selling a remedy for banelings, I knew it had to be you. And by the looks of them,
Güney Caston'da bir büyü satıcısının Uşaklar için ilaç sattığını duyduğumda işin içinde senin olduğunu tahmin etmiştim.
I heard the Creator had returned and knew in my heart it must be you.
Yaratıcı'nın döndüğünü duydum ve sen olduğun kalbime doğdu.
I knew if Lynch helped me escape, you had to be part of it.
Lynch'in kaçmama yardım edişinin arkasında senin olduğunu tahmin etmiştim.
My little princess, I always knew you had it in you.
Benim küçük prensesim, her zaman için üstesinden geleceğini biliyordum. Hadi.
Talking about the stuff that you had wrote about her back in the day in D.R. And then all of a sudden, she could just tell I knew nothing about it.
Kız hakkında yazdığın şeylerden bahsediyordum sonra birden bu konuda bir şey bilmediğimi söyleyiverdi.
Don't you know I'd have brought a roast beef in here, or a ham, whatever I had, every night of the week, except that I knew you'd hate me for it?
Her gece buraya kızarmış biftek veya jambon veya ne varsa getirebileceğimi ama bunun için benden nefret edeceğini bilmiyor musun?