I know it was wrong traduction Turc
246 traduction parallèle
I know it was wrong for him to interfere.
Araya girmekle hata ettiğini biliyorum.
I know it was wrong.
Hata ettiğimi biliyorum.
I know it was wrong but I was drunk.
Biliyorum, yanlıştı. Ama sarhoştum.
I know it was wrong to conceal the evidence.
Kanıtları saklamanın suç olduğunu biliyorum.
" I know it was wrong for me to help Uncle Louie get away, Pop...
" Belki de dolandırıcı olduğu için Louie amcamın kaçmasına...
I know it was wrong.
Yanlış bir şey olduğunu biliyorum.
I know it was wrong... but you got to know I had a very good reason.
Biliyorum, çok yanlıştı.. ama bilmelisin ki çok iyi bir nedenim vardı.
Major, I know it was wrong.
- Yanlış olduğunu biliyorum, binbaşı.
I know it was wrong.
Yanlış olduğunu biliyorum.
I know it was wrong... but Debra asked for my recipes and I panicked.
Yanlış olduğunu biliyorum... fakat, Debra tariflerimi isteyince ben de panikledim.
I know it was wrong.
Biliyorum, yaptığım yanlıştı.
I know it was wrong.
Yanlis oldugunu biliyorum.
I know it was wrong.
Bu yanlıştı biliyorum.
I know it was wrong of me to push Carla, but I have been under a lot of pressure lately.
Carla'yı iteklemem hataydı, ama son zamanlarda büyük baskı altındayım.
I know it was wrong to compare... but I felt like I had spent the evening in a Calvin Klein ad... and now I was back to baseball, buckets, and BVDs.
Biliyorum, karşılaştırmak yanlış ama geceyi Calvin Klein'la geçirmişim de şimdi beyzbol, kova ve uykuya dönmüş gibi olmuştum.
I know it was wrong... but the guy was such an asshole, it was really the best thing.
Ama öyle adi bir adamdı ki gerçekten en iyisi buydu.
I know it was wrong, but...
Biliyorum, yanlıştı ama- -
Mom, I know it was wrong, but I'm sure Dad just didn't want to get you upset.
Anne, yanlış olduğunu biliyorum ama babamın seni üzmek istemediğinden eminim.
I know it was wrong... but somehow it made sense.
Yanlış olduğunu biliyordum. Ama bir an için mantıklı geldi.
- I know it was wrong but I was afraid if Clark opened the ship and found out the truth about his origins he'd...
- Yanlış olduğunu biliyorum ama belki Clark o gemiyi açıp ırkı hakkındaki gerçekleri öğrendiğinde şey yapar diye korktum...
I don't know what happened to it, but it was working... at the wrong time.
Ne olduğunu bilmiyordum ama çalışmaya başlamıştı... Yanlış zamanda.
It's taken me four years to find that out, but now I know I was wrong.
Bunu öğrenmem dört yılımı aldı ama şimdi yanıldığımı biliyorum.
I think you ought to know that it didn't take me long after we were married to realize what was wrong.
Evlilik sonrası neyin yanlış olduğunu anlamam uzun sürmedi.
I always used to think there was too much of me in you... for us to hit it off... but I know now that that was wrong.
Her zaman sende başarılı olmak için benden çok şey olduğunu düşündüm. Ama şimdi bunun yanlış olduğunu biliyorum.
I don't know where you were brought up, kid but wherever it was, you were brought up wrong.
Nerde yetiştiğini bilmiyorum, evlat ama seni yetiştirenler yanlış şeyler öğretmiş.
Well, I don't know what number Miss Inglewood gave you, but it was obviously the wrong one.
Şey, Bayan Inglewood'un sana hangi numarayı verdiğini bilmiyorum, fakat öyle anlaşılıyor ki yanlış numara vermiş.
Golda, you know that when you made your decision I thought it was wrong.
Golda, kararını ilk verdiğinde senin yanılıyor olduğunu düşünmüştüm.
I just wanted to know. I figure it was something wrong with the logic.
Bu mantıkta bir yanlışlık olduğunu anlamıştım.
Doctor Crane, I'm sorry if I made a bad first impression, but I think, no, I know, it was a wrong impression.
Doktor Crane, eğer kötü bir ilk izlenim bıraktıysam kusura bakmayın ama sanırım, hayır, biliyorum ki yanlış bir izlenim bıraktım.
I don't know what it was I did wrong.
Ne hata ettiğimi de bilmiyorum.
I thought, you know, it must be the rent but I was wrong.
Kira yüzünden çabuk ayrıldıklarını düşünmüştüm ancak yanılmışım.
I did it for Mr. HAN, but even then it was wrong, I know.
Bunları Bay HAN için yaptım. Yanlış olduğunu bile bile.
I don't know if it was right or wrong.
Doğru muydu, yanlış mıydı bilmiyorum.
I didn't know if it was right... but he would tell me that we were having fun... and what we were doing wasn't wrong... because he was my dad.
Yaptığımızın doğru olup olmadığını bilmiyordum. Ama o bize eğlendiğimizi ve yaptığımızın yanlış olmadığını söyledi. Çünkü o benim babamdı.
I know it was wrong, but I wasn't happy.
Yanlış olduğunu biliyorum, ama çok mutsuzdum.
I know it was the wrong thing to do.
Yaptığım yanlıştı, biliyorum.
And I know that it was wrong and
Yanlış olduğunu biliyorum.
I know what I did was wrong. But I only did it for you and the kids.
Lois, yanlış olduğunu biliyorum ama sen ve çocuklar için yaptım.
You know, I guess it was wrong, what I did with Laurie.
Sanırım Laurie ile yaptığım şey yanlıştı.
I know that it's wrong of me to say it, but I miss your father the way he was.
Bunu söylemek bir hata biliyorum ama babanı eski haliyle özlüyorum.
If I've done anything wrong, it was getting to know you.
Bu hayatta yaptığım tek bir hata varsa o da seninle tanışmaktı.
Pacey, if I was going to thank you for anything it would be for being yourself and, you know, not caring what anybody else thinks and for knowing in your heart what's right and wrong and for being there this year when I needed you the most.
- Pacey sana bir şey için teşekkür edeceksem, sen olduğun içindir. Başkalarının düşüncelerini önemsemediğin için. Yüreğinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bildiğin içindir.
I know it was awful. It was wrong.
- Korkunç ve hatalı olduğunu biliyorum.
I know how difficult it is to acknowledge your parents'faults, but what they did was wrong.
Ailenin hatalarını bilmenin ne kadar acı verici bir şey olduğunu biliyorum, ama yaptıkları şey yanlıştı.
You know something? I think that's good. It was wrong to make Timmy a singer.
Bir şey söyleyeyim mi, bence bu iyi oldu Timmy'yi bir şarkıcı yapmak yanlıştı.
And it made me realize that, I don't know, maybe I was wrong.
Bilmiyorum, kendim hakkında yanıldığımı fark etmemi sağladı.
I KNOW. IT WAS THE WRONG THING TO DO.
Yanlış bir şey yaptım.
You know, I kept thinking maybe there was something wrong with me or I didn't deserve it or I wouldn't be a good mother.
Hep şunu düşünüyordum : Belki bende bir terslik var, ya da onu hak etmiyorum veya iyi bir anne olamam.
"I didn't know what I was doing, and I certainly didn't know it was wrong."
Ne yaptığımı bilmiyordum ve yanlış olduğundan haberim yoktu.
No, things are just kind of coming into focus because I, you know, was so quick to jump into this and tell everybody that they were wrong and that I was right and me and Dawson were destined to be together, and it was crazy.
Hayır. Sadece her şey netlik kazanıyor. Çünkü bu ilişkiye çok çabuk atladım ve herkese haksız olduklarını benim haklı olduğumu ve Dawson'la birlikte olmamızın kaderimizde yazdığını söyledim.
I know what I did was wrong and I'm not gonna make excuses about it. I just...
Yanlış yaptığımın farkındayım.