English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I left it in the car

I left it in the car traduction Turc

88 traduction parallèle
You see, I left it in the car and went in to get some cigarettes.
Anlayacağınız, arabada bırakıp sigara almaya gitmiştim
I left it in the car.
Arabada bırakmışım.
He brought one of those little tinfoil swans or a duck... or some kind of bird and then I left it in the car.
Üstelik yanında küçük bir kuğuya ya da ördeğe benzeyen bir kuş da getirdi. Ama onu arabada unuttum.
I left it in the car.
Arabada bıraktım.
But I left it in the car.
Fakat arabaya bıraktım.
I left it in the car
Onu arabada unutmuşum. Kiliseyle ilgili kötü bir şey söylemedin ki.
- I left it in the car. I'll get it, I'll get it.
Oh, arabada bıraktım.
I left it in the car.
Arabada unutmuşum.
- Yeah, I left it in the car.
- Evet arabasının içine bıraktım.
Well, I left it in the car, I went to get a coffee, and when I came out it was gone.
Arabadan ayrılıp kahve almaya gittim ve dışarı çıktığımda laptopum gitmişti.
I left it in the car.
Arabada bırakmıştım.
Shit, I left it in the car!
Kahretsin, arabada unuttum!
My mom was trying to kill me and so I ran over her and my dad made the dog die because it tried to bite me and I left it in the car, and I didn't know where to go and I remembered that Anna and Ken lived here, and I'm Laura. - Laura.
Annem beni arabanın içinde öldürmeye çalıştı köpeğim beni ısırmaya çalıştığı için babam onu öldürdü, arabadan çıktım... ve nereye gideceğimi bilmiyorum, Anna ve Ken burada yaşadıklarını hatırlıyorum, ben Laura.
Shit, I left it in the car.
Kahretsin arabada unuttum.
- i left it in the car.
Arabada bıraktım.
- I left it in the car.
- Arabada bıraktım.
Ah, I brought you some fruit, but I left it in the car.
Biraz meyve getirmiştim ama arabada unuttum.
Oh yeah I brought some fruit for you but I left it in the car
Biraz meyve getirmiştim ama arabada unuttum.
No, I left it in the car.
Hayır, arabada unuttum.
I'm sorry, I left it in the car While I was signing the lease.
Özür dilerim, kira kontratını imzalarken telefonum arabada kalmış.
No, after all this preparation, - I left it in the car.
Hayır bu kadar hazırlıktan sonra
Because, you see, I'd come in from a drive and instead of taking the car to the garage as I usually do I left it out front.
Çünkü arabamla geldim ve her zaman yaptığım gibi garaja koymak yerine dışarıda bıraktım.
Oh, darn it, I left my bag in the car.
Olamaz. Çantamı arabada unuttum.
- I left it in the car.
Arabada bıraktım.
Look, you better tell me what the hell is going on... because if I'd left that car down at the station like you told me... everybody in the village would've recognized it.
- Neler olduğunu anlatsan iyi edersin çünkü bana söylediğin gibi arabayı istasyonda bıraksaydım kasabadaki herkes bunu fark edebilirdi.
I left my purse in the car. I'll park the car in the garage while I'm at it.
- Çantamı arabada unutmuşum.
I just left it in the car.
Arabada kaldı.
- No, the thing is Lucy, is that when I had the car runnin'in the driveway there was all these things going on, you were fixin'your hair and If I'd known it was goin g to take so long I wouldn't have left it runnin'.
Saçını falan düzeltiyordun. Uzun süreceğini bilseydim, çalışır bırakmazdım.
I bet he left the car here, and he reports it stolen in a day or two.
Bahse girerim arabayı burada bırakıp, çalındı diye bildirecektir.
She left a knotted stocking in the back of Linda's car... - so that we'd put it together. - I don't believe it.
Çorabı Linda'nın arabasında bıraktı ki bizde parçaları birleştirecektik.
And then we left, and we got about halfway to the car when i realized that i had left my jacket in the bar, and my cell phone was in it, and so i had to go back for it.
Sonra oradan ayrıldık. Arabaya olan yolun yarısını almıştık ki ceketimi barda unuttuğumu fark ettim. Cep telefonum da ceketteydi.
oh, i must've left it in the car.
Göremedim de?
My cell phone - I must've left it in the car.
Cep telefonum.
My cell phone - I must've left it in the car.
Arabada unutmuş olmalıyım.
I left them in the car so Rory wouldn't find it.
Rory bulamasın diye arabada bırakmıştım.
I know it's a third of your grade, but I'm not the one who left it in the car.
Biliyorum, notunun üçte birini etkiliyor. Ama onu arabada ben mi unuttum? Sen git.
I left it in the car.
Uzatmayın ya.
Wanted to give you the serpent staff with the poison axe-head, but I left it in my car.
Sana kafasında zehir olan yılanlı şeylerden vermek isterdim ama arabada unutmuşum.
Damn it, I left my smokes in the car.
Sigaramı arabada unutmuşum.
The car broke down. I left it in the middle of the road.
Yolun ortasında bıraktım.
Oh, shit, I must have left it in the car.
Oh, kahretsin, arabada bırakmış olmalıyım.
I left my phone in the car, I'm gonna go get it.
Telefonumu arabada bırakmışım, gidip alacağım.
What if I didn't make it back here in time after having to go pick up your car you just left on the road?
Ya, yola bıraktığın arabanı gidip aldıktan sonra zamanında buraya dönemeseydim ne olacaktı?
I'd left it in the car.
Arabada bırakmışım..
Cos it's the toilet roll that I've left in the car.
Tuvalet kağıdı arabada kalan poşetteymiş de.
Sorry I left you in the car. It was lame.
Seni arabada bıraktığım için üzgünüm, aptallık ettim.
I left my phone in the car, I'll go get it.
Telefonu arabada bıraktım, onu getireyim.
I guess I must have left it in the car.
Arabada bıraktım herhâlde.
I am. You may not Anniquin pony in the car? I think it is perhaps left there.
Nickie, arabada oyuncağını bırakmış olabilir mi?
I left it in my car, Because the strap on my bag broke.
Çantamın kuşağı koptuğundan arabada bırakmak zorunda kaldım.
She-she left it in my car, uh, the other night, so I just wanted to, you know...
geçen gece arabamda bırakmış, sonra ben de istedim ki, bilirsin...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]