I like her a lot traduction Turc
243 traduction parallèle
I like her a lot.
Onu çok sevdim.
I like her a lot.
Ondan çok hoşlanıyorum.
I like her a lot.
Çok beğeniyorum.
I like her a lot, Sam.
Ondan çok hoşlandım Sam.
I like her a lot.
Ondan çok hoşlandım.
Of course. I mean I like her a lot.
Evet ben onu çok ama çok seviyorum.
On the contrary, you know I like her a lot.
Tam aksine onu çok sevdiğimi biliyorsun.
But I like her a lot.
Ama ondan çok hoşlandım.
Yeah, I, uh, I like her a lot.
Evet, onu gerçekten çok seviyorum.
I like her a lot, actually.
Aslına bakarsan çok hoşlanıyorum.
Um, I like her a lot, but... and I don't want to go into detail, but it was nice. But afterwards... I knew.
Ondan çok hoşlanıyorum ama detaylara girmeyeceğim ama iyiydi ama sonra... biliyordum artık.
I don't know. I like her a lot, and she's really nice, but...
Ondan çok hoşlanıyorum ve gerçekten hoş fakat...
I like the girl, okay? I like her a lot.
ondan hoşlanıyorum.
I like her a lot.
- Agnès'i çok severim.
I like her a lot, John.
Onu çok severim, John.
I really like Alex. I like her a lot.
Alex'ten gerçekten hoşlandım, hem de çok.
If I happen to see her again, I'll relay it to her. I'll tell her that you still like her a lot.
Onu görürsem hâlâ ondan çok hoşlandığını söyleyeceğim.
I'm always telling her I'm like a lot of smart men.
Ona hep derim, ben akıllı bir adamım.
You think I like a lot of reporters... trying to grab me every time I stick my head out of the office?
Başımı ofisten her çıkarışımda beni yakalamaya çalışan bir sürü gazeteciden hoşlandığımı mı sanıyorsun?
I like her a lot.
Çok seviyorum.
I think you like her a little better than a lot.
Bence ondan birazdan daha çok hoşlanıyorsun.
I've seen a lot like her.
Onun gibileri çok gördüm.
I always get a lot of stupid toys or a bicycle or clothes or something like that.
Her zaman birçok aptal oyuncak ya da bir bisiklet ya da kıyafetler veya buna benzer bir şey alıyorum.
No, I actually like them a lot, but then, once you get to that point, it becomes impossible.
Aslında erkekleri severim ama bir kere gerçeği görünce, her şey zorlaşıyor.
About Helen... I really Like her a Lot.
Helen diyorduk ondan gerçekten çok hoşlanıyorum.
I'd have to like her a lot.
Ondan çok hoşlanmam gerekir.
Do I look a lot like her?
Ona artık daha mı çok benziyorum?
However, I know about your board meeting on Thursday, which may mean nothing to you, but if you think you can treat women with the same contempt your company treats communities of the world, you've a lot to learn about the strength of people like myself.
Her neyse, Perşembe günü yönetim kurulu toplantınızdan haberim var, sizin için birşey ifade etmeyebilir, fakat siz kadınlara, şirketiniz dünyadaki cemiyetlere davrandığı gibi aşağılayıcı şekilde küçümseyerek davranabileceğinizi sanıyorsanız, benim gibi insanların gücü hakkında çok şey öğrenmeniz gerekecek.
Oh, I always like to make things homey, travelling a lot, the way we do.
- Her zaman ev işleri yapmayı severim. - Sürekli seyahat, bizim yaşam tarzımız.
I'm like her a lot.
Evet, doğru.
A lot of things are crossing my mind, but I'm blank and I'm not and I'm trying to say well, she may be over at her mother's house, over at sister's place, out at a movie, or going to the bazzan, or something like that.
Aklımdan bir sürü şey geçiyor, şaşkınım ama söyleme çalıştığım belki annesinin evindedir, kız kardeşindedir sinemaya ya da müzeye falan gitmiştir.
Wait a second. May I say in my own defense to tell a woman with two children, no money and a husband who beats her up like this, with a bashed-in face to move into a welfare center to get therapy is a lot of horseshit!
Kendimi söyle savunabilir miyim, bence çocuklu, parasiz ve kocasindan dayak yiyen bir kadina kalkip da terapi görmesi için bir saglik merkezine gitmesini söylemek büyük saçmalik!
I knew a woman who was a lot like her.
Ona çok benzeyen bir kadın tanıyorum.
I Don't Think There Is A Lot Of Guys Like You Anywhere.
Senin gibi bir adam her yerde bulunmaz.
A lot of times I leave a relationship and I feel like a whole person again.
Bir çok kez ilişkiden çıkıyorum ve her seferinde bütün biri gibi hissediyorum.
I see her in class every day and I just really like her a lot.
Onu her gün sınıfta görüyorum ve çok seviyorum.
I like her a lot.
Çok sevdim.
I know I'm askin'a lot... but I would like for you to look her up in that town I mentioned to you... Paradise, Pennsylvania... and beg her to come see me.
Çok şey istediğimi biliyorum fakat sizden onu, Pennsylvania'ya gidip ziyaret etmenizi ve beni görmesi için yalvarmanızı istiyorum.
Now, I'm sorry it had to come out like this, but I told her this morning, I said, " thanks a lot.
Bak, bu şekilde ortaya çıktığı için üzgünüm, ama ona da sabah söyledim. Dedim ki ; "Sağol"
And I have a social worker through the clinic, so I was talking to her a lot, and told her all about Bob, and how I'd really like to meet him.
Ve ben klinikte bir sosyal hizmet uzmanıydım ve onunla çok fazla konuşuyordum. Bob hakkında her şeyi ona anlattım, ve onunla tanışmayı gerçekten ne kadar istediğimi.
- you know, michael, i'll bet genevieve- - i bet genevieve felt a lot like this... when i was inside her.
- Biliyor musun Michael, bahse varım Genevieve de bahse varım Genevieve de böyle hissetmişti ben onun içindeyken.
You look a lot like her Do I really?
O seni doğururken öldü.
I'm sure a lot of people would like to have her.
Eminim bir sürü insan ona sahip olmak ister.
I've been told I look a lot like her.
Eve ona benzediğimi söylemişlerdi.
I bet a lot of guys would like to get their hands on her.
Eminim pek çok erkek onu elde etmek için can atıyordur.
Irene has a lot of people who would like to see her in an unmarked grave.
Irene'i mezara göndermek isteyen çok insan var.
I mean, you've grown up a lot, and I'm sorry if I don't treat you like you have
Yani, sen olgunlaştın ve her zaman olgunlaşmışsın...
Look, I am not a fan of capital punishment, and there are a lot of others like me who are doing everything they can to stop it, but that's not going to happen before two weeks from Thursday.
Bak, idam cezasının taraftarı değilim, ve bunu durdurmak için ellerinden gelen her şeyi yapan, benim gibi bir sürü kişi var. Ama perşembe gününe iki hafta kala hiçbir şey değişmeyecek.
OK. You know, maybe later I'll take Mom by the shoeshine place and introduce her to that mulatto boy who looks a lot like...
O zaman belki sonra annemi ayakkabı boyacısına yakışıklı bir zenci ile tanıştırmaya...
I... I feel like I've really learned a lot about...
Sanki, her şeyini yeniden keşfetmiş gibiyim Eric'in.
I would really like to see the look on her face when I give these to her. It would mean a lot to me.
Bunları ona verdiğimde yüzünün alacağı şekli merak ediyorum.