I mean it this time traduction Turc
289 traduction parallèle
If you don't kick him out, I'm clearing out myself, and I mean it this time!
Eğer onu siz kovmazsanız, ben yaparım, ciddiyim!
I mean it this time.
Ciddiyim.
But I'm leaving for good, Ellie... and I mean it this time.
Ama temelli gidiyorum Ellie. Ve bu sefer ciddiyim.
- Naw, I mean it this time.
- Hayır, bu defa ciddiyim!
I know, I know, but I mean it this time.
Biliyorum, biliyorum ama bu sefer ciddiyim.
I mean it this time.
Bu kez çok ciddiyim.
I mean it this time.
Bu defa kararlıyım.
No, really, I mean it this time.
Hayır, gerçekten, bu sefer ciddiyim.
The difference is that I mean it this time.
- Ama bu sefer yapacağım.
I mean a lot of ice, and I mean it this time.
Bir sürü buz diyorum, ve bu kez ciddiyim.
I mean it this time.
Bu kez gerçekten söylüyorum.
I mean it this time.
Bu sefer ciddiyim ben.
I mean it this time.
Bu kez ciddiyim.
I mean it this time.
Bu seferi kastediyorum.
I mean it this time, Chen.
Bu sefer çok ciddiyim, Chen.
I'm going to divorce her. I mean it this time.
Bu sefer onu bosayacagim
- I mean it this time Pacey!
- Bu kez ciddiyim Pacey!
But I mean it this time.
Ama bu defa ciddiyim.
This time I mean it!
Bu sefer kararlıyım!
And this time I mean it.
Bu defa ciddiyim.
I know this is hard on those who are really with us, but it should be their best assurance that this time we mean business.
Kabul ediyorum ; bizim yanımızda olanlar için gerçekten zor bir durum. Fakat söylediklerimizde bu sefer çok ciddi olduğumuzu bilmeliler.
This time I mean it.
Bu sefer kararlıyım.
This time, I mean it.
Bu kez, ciddiyim.
- Oh, this time I mean it.
- Bu sefer ciddiyim.
This time I mean it, not like before
Bu sefer ciddiyim, önceki gibi olmayacak.
No! What I mean to say is that it seems so commercial to think of money at a time like this.
Yani demek istediğim böyle bir durumda parasal şeyler düşünmek doğru değil.
I really mean it this time!
Bu sefer gerçekten ciddiyim!
I mean, think of it this way : We've been in space for twenty years now, right? And we've only aged three years... so there'll be plenty of time later on for staring around.
Bir de şöyle düşün, biz uzaya çıkalı 20 yıl oldu, neticede sadece 3 yıl yaşlandık, üstelik etrafa bakman için bol bol vaktin var.
I really mean it this time. No, Adrian.
Bu sefer gerçekten istiyorum.
I've better mean it this time. Isn't it right time?
Bu sefer gerçekten emekli olsam iyi olur.
But this time I mean it.
Ama bu kez ciddiyim. Gerçekten.
I started to call you that this time, when I saw you, but I didn't know if it would mean anything to you or not, or if you'd remember me doin'that.
Seni yine öyle çağıracaktım ama senin için ne anlam ifade edeceğini ya da hatırlayıp hatırlamayacağını bilemedim.
I don't mean to be a tease... but this is the first time we've been together... and I don't think it's right this soon.
Yanlış anlaşılmak istemem ama ilk defa birlikte olacağız ve bence bu kadar erken yapmak doğru değil.
This time I mean it.
Bu sefer ciddiyim.
I mean it's only a matter of time before Serrano vanishes this guy from the planet and I'm out $ 450,000.
Serrano'nun bu adamı yeryüzünden silmesi an meselesi ve ben 450 bin dolar kaybedeceğim.
He knows this agent, and it's inside track time. I mean, I've been goin'up on commercials.
.. o da bu menajeri tanıyor ve herşey kendiliğinden gelişiyor.
I just might mean it this time.
Bu sefer mümkün olabileceğini kastettim.
I really mean it this time.
Bu kez gerçekten ciddiyim.
- This time I mean it.
- Bu kez, çok ciddiyim.
I really mean it this time, Wacker.
Sully.
I mean, every time I see him, it's Tony this, Tony that.
Onu ne zaman görsem, Tony şöyle, Tony böyle.
No, no, no, it's perfectly legal. I mean, it's really salvage this time.
Bu tamamen yasal, ve bu seferki gerçekten kaza geçiren gemiden kurtarılmış.
I mean, I want for it to be the right time, okay? And I mean... Because this is very important thing, okay.
Doğru zamanı bekleyelim istiyorum çünkü bu çok önemli bir olay.
I mean this, you know, this, this is the... this is the right time, isn't it, to address our, our relationship, isn't it?
Şu anda, şu anda ilişkimizi, değerlendirmenin tam zamanı değil mi?
But this time I mean it.
Ama bu sefer ciddiyim.
I mean, it takes a lot of time and a high level of magic to create this world.
Yani böyle bir dünya yaratmak çok zaman ve yüksek sihir gücü gerektirir.
I mean, it takes time and I'm happy that you are and I'm glad that you've found it so easy to move on but, you know, this movie is self-indulgent and unfair!
Bunun için zaman lazım. Beni unutmanın senin için bu kadar kolay olmasına sevindim. Ama bu film kendini tatmin etmenin ve haksızlığın daniskası!
And I do mean it, this time.
Ve bu sefer gercekten dusmesini istiyorum.
Yeah, but this time I mean it.
Evet, ama bu kez ciddiyim.
I mean. there was that time last April when I was so depressed. and this would have pulled me right out of it. yeah.
Geçen Nisan'da çok depresif olduğum zaman bu beni depresyondan kurtarabilirdi.
I mean, this is like a hobby to you. It happens to you all the time.
Bu hobi gibi şey değil miydi Sen hep öyle bakardın... sıradan bir hikaye gibi.