I need to see you traduction Turc
1,972 traduction parallèle
Madeleine, I need to see you.
Madeleine, seni görmem lazım.
I need to see you.
Seni görmem gerekiyor.
I need to see you square on at all times.
Seni dosdoğru görmek istiyorum.
I need to see your return and you're no use to me dead.
Bana borcunu ödemen gerekiyor ve ölürsen bir işe yaramazsın.
I need you to turn around I need to see your stickers.
Dönmeni istiyorum. Etiketlerinizi görmem lazım.
Hey, it's me. I need to see you, it's important.
Hey, Benim. seni görmem gerek, çok önemli.
- I need to see you in the Pharmacy.
- İlaç bölümüne gelmen gerekiyor.
I need to see you.
Sizinle görüşmem gerek.
And I know you're working later, but, baby, I need to see you tonight.
Çalıştığını biliyorum ama seni bu gece görmeliyim.
Greg, I need to see you.
Greg, seni görmem gerek.
I need you to spy on your brother to see who's bullying him at school.
Okulda Ryder'a bela olanı öğrenmek için kardeşini gözetleyeceksin.
I'm going to take you to see Danny as soon as I can, but first I need to take that bag.
İlk fırsatta seni Danny'e götüreceğim. Ama öncelikle, o çantayı elinden almam lazım.
Tell Carlos you're willing to cooperate, but first you need to see Robin.
Carlos'a işbirliği yapacağınızı ama önce Robin'i görmeniz gerektiğini söyleyin.
I'm going to need to see some- - ah, well, you're certainly organized.
Bir kimlik görmem... Hakikaten çok düzenliymişsiniz.
I need you to keep your hands where I can see them.
Senden ellerini görebileceğim bir yerde tutmanı istiyorum, tamam mı?
I need you to put the remote on the dashboard and then your hands where I can see them.
Uzaktan kumandayı torpido gözünün üzerine koymanı ve sonra ellerini görebileceğim bir yerde tutmanı istiyorum.
I need you to keep pushing, I can see her head.
Senden itmeni istiyorum. Bebeğin kafasını görebiliyorum.
Are you kidding? I would love to see you again. And by the way, you don't need to bring the massage table.
Ben de seni tekrar görmeyi isterim bu arada masaj masasını getirmene gerek yok.
See, I need you to learn all of this stuff, so that you can then teach it to me.
Bak, tüm bunları bana öğretebilmen için... -... öğrenmen gerekiyor.
I-I have something you need to see.
Elimde görmen gereken bir şey var.
I think you need to see this.
Bence bunu görmeniz gerek.
I just need to see- - you need to take it easy.
Bana bir doktor... - Sakinleş biraz.
Mike, I'll need to see you in the dining room.
Mike yemek odasında konuşmamız lazım.
I need see your ticket to tell you how much it costs.
Kartınızı almam lazım, ne kadar olduğunu söyleyebilmem için.
You can see what situation we're in, so I need to be able to choose when to work and when to take time off.
Durumumuzu görüyorsunuz.
I don't know how to tell you this, but I need you to see a doctor.
Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Fakat bir doktora görünmeni istiyorum.
I need you all to see this.
Bunu hepinizin görmesini istiyorum.
Hey, guys, I need you to see this.
Millet, şunu görmeniz gerek.
If you're not gonna go to group, I need you to see someone.
Gruba katılmayacaksan, terapiye gitmelisin.
I just need you to get in this barrel because I don't want you to see where I live, okay?
Bu fıçının içine girmene ihtiyacım var sadece çünkü nerede yaşadığımı bilmeni istemiyorum, tamam mı?
I'll need to keep track of what I take from the lab, although I don't see you needing more than one treatment a month.
Bunu gözlemleyip laboratuvara götürmeliyim ama bu tedaviyi ayda bir kereden fazla kullanman gerekeceğini sanmıyorum.
Well, I'need to see you again in six weeks, Fanny, to remove the cast.
Alçıyı çıkarmak için altı hafta sonra seni tekrar görmem gerekiyor, Fannie.
So we need to talk about this right now, or I walk out the door and may never see you again.
O yüzden bunu şimdi konuşmalıyız yoksa bu kapıdan çıkıp seni bir daha görmeyebilirim.
If you need to go see Laura Mayfield, then go.
Eğer Laura Mayfield'i gidip görmeye ihtiyacın varsa, o halde git.
I need to just see you.
Seni görmeye ihtiyacım var.
I need you to see it better in an enlargement.
Daha iyi görmeniz lazım bunu yakından.
I don't need you getting into any kind of dick waving contest to see who can lift the most weight.
Seni saçma sapan yarışmalarda görmek istemiyorum... kimin en çok ağırlığı kaldırabileceği gibi.
I'm telling you, you need to see this.
Sana bunu görmen gerek diyorum.
Why do I need them if not to see you?
Seni görmedikten sonra neye yarar?
- Good to see you, man. - I need to talk to you for a second.
- Seni gördüğüm iyi oldu, kanka.
Did I say "I want to see you" or "need to see you?"
"Gelmeni istiyorum" mu dedim yoksa "Gelmen gerekiyor" mu?
I think you need to see this.
Bence bunu görmelisin.
William, I do think you need to see someone... about your sex and love addiction.
William, bence seks ve aşk düşkünlüğün hakkında biriyle konuşman lazım.
I need to see if you might have a concussion.
Beyin sarsıntısı var mı ona bakmalıyım.
You don't want to disrupt her routine, but I will need to see Mia every day.
Günlük hareketlerine devam etmeli ama Mia'yı hergün görmem gerekiyor.
You got it. I'm gonna need to see your I.D., miss.
Sizin kimliğinizi görmek zorundayım bayan.
I need you to call the Burn Center, see how many they can take.
Yanık bölümünü arayıp kaç yaralı alabileceklerini sor.
No one can see me here, and although you fall under that moniker, I still need you to go.
Kimse beni burada göremez, sen her ne kadar lakabınla bilinsen de, yine de gitmen gerek.
Nathaniel, if you still need to talk to me, I'm going to the empire to see if Blair's there.
Nathaniel, hala benimle konuşmak istiyorsan ben Blair orada mı diye bakmak için Empire'a gidiyorum.
And frankly, I'd be happy to see you dead, but if we're going to try to take on Klaus, we kinda need you to be alive.
Ve açıkçası ölü olmanı isterdim. Ama Klaus'u alt etmeye çalışacaksak senin hayatta olmana ihtiyacımız var.
Hey, buddy, pal, I need to see the, uh, power supply you're working with.
Hey, ahbap... Güç kaynağını görmem lazım.