I need you to do it traduction Turc
748 traduction parallèle
I wanna get this thing and I need you to do it.
O şeyi istiyorum ve senin yapman gerekiyor.
I need you to do it right away.
Bunun acilen yapılması gerek.
I need you to do it.
Bunu yapmana ihtiyacım var.
How could you do this to me? And why should you go now that it's all over, and I need you? - Why?
Rhett, bunu bana nasıl yaparsın neden herşey bittikten ve sana bu kadar ihtiyacım varken gidiyorsun?
Now, would you believe it, that was 45 years ago... and every time I get a few dollars ahead... There's always somebody that seems to need it more than you do.
Şimdi, inanır mısın, 45 yıI önceydi o, ne zaman elime biraz para geçse... hep senden daha fazla ihtiyacı olan birileri oluyor.
Nobody else so far... and there'll be no need to tell it again if you do what I suggest.
Henüz kimseye. Telkinime uyarsan kimseye bir şey söylemeye gerek kalmayacak.
If I need you to stay here tonight, can you do it?
Bu gece burada kalmanı istersem kalabilir misin?
I take it you're not just some ordinary blind man, but do you think you might still need to draw this sword?
Anladığım kadarıyla sen sıradan bir kör değilsin, ama hala bu kılıcı çekmen gerekebiliceğini düşünüyor musun?
I said you need someone better than me to do it.
Bunun için benden iyisi gerek demiştim.
All you need to know is I told you to find her... and, pal, when I tell a guy to do something... it ain't healthy not to do it.
Tek bilmen gereken şey senden onu bulmanı istediğim. İstediğim şeyin yapılmaması sağlıksızdır. İnan bana.
The same must be done for this enzyme because we need tons... and I am told you will know how to do it.
Aynı şey bu enzim için de yapılmalı çünkü tonlarcasına ihtiyaç var sizin bunu yapabileceğiniz söylendi.
Do I take it both of you agree that Lieutenant Romaine need not return to starbase for further treatment?
Teğmen Romaine'in daha fazla tedaviye ihtiyacı olmadığını düşündüğünüzü, varsayabilir miyim?
I do appreciate that in spite of your denials, you've been captivated by the spirit of games-playing... and the need, as you see it, to win at any cost.
Tüm inkârlarına rağmen bu oyunların seni cezp etmesine sevindim. Gördüğün gibi ihtiyacın olan ne pahasına olursa olsun kazanmak.
This is a film you want to make... but do I, or television, or audiences really need it?
Bu senin yapmayı istediğin bir film... ama benim, ya da televizyonun, ya da izleyicilerin buna ihtiyacı var mı?
If I'm guilty of hurting you, I've been punished enough, so there's no need to do it.
Seni incittiğim için suçluysam cezamı yeteri kadar çektim, buna gerek yok.
But I do need someone to help me organize it, you know.
Ama bunu organize etmede bana yardımcı olacak biri lazım, malum.
There's something I need you to do, but I can't think of what it is.
Senden yapmanı isteyeceğim bir şey vardı ama neydi hatırlayamıyorum.
- I'll explain it because I find that's the easiest way to do it - is I need a shot where you're sitting and seeing and listening while I'm asking you a question. We can use the shot to introduce you, explain who you are, where you fit into my piece. But if you don't speak to me, I can also use...
Toplumdan topluma değişir ama bizimkisinde toplumda olacaklara dair önemli kararlar,... yatırım, üretim dağıtım vb. ile ilgili kararlar büyük şirketler, holdingler ve yatırım firmalarından oluşan bir grubun ellerindedir.
You need to answer, "I would do it regardless".
Cevap vermelisin, "Bunu her halükarda yapardım."
So anyway, she's kind of upset about it so I need you to do me a favor.
Neyse, Kristen buna üzüldü ve bana bir iylik yapmanı istiyorum.
There's something I got to do and I need you here with me while I do it.
Sana ihtiyacım var.
That's why I need to contact the Devil, and you can do it.
O yüzden Şeytan'la bağlantıya geçmem lazım, ve bunu sen yapabilirsin.
I don't mean to offend you... but from a moral and social point of view... do you think it's right to promise them riches and glory... these poor folks who need work, bread... peace, progress, justice?
Sizi gücendirmek istemedim. Ama işe, ekmeğe, barışa kalkınmaya ihtiyacı olan bu insanlara zenginlik ve şöhret vaat etmek ahlaki ve sosyal açıdan ne kadar doğru acaba?
But how can you expect a newspaper to pay for... for something like this? I do need it, don't you see?
Gazetemizin böyle bir yazı için... para ödeyeceğini nasıl düşünürsün?
I need that piece of jewellery you're holding to do it.
Ama bunu yapmak için elindeki mücevhere ihtiyacım var.
Now I know you liked it, I don't need to, do I?
Artık hoşuna gittiğini bildiğime göre ihtiyacım kalmadı değil mi?
Libby... it's hard to explain right now, and I do want to tell you, but I need you to trust me.
Libby... şu anda, sana açıklaması çok zor ve sana bunu anlatmayı gerçekten çok istiyorum, ama bana güvenmene ihtiyacım var.
I need to know why do you do it?
Bunu niçin yaptığını bilmemem lazım?
I'm no expert here, but it seems to me that the pursuit of destiny isn't something you need to get off a $ 7 per hour job to do.
Ben bir uzman değilim, ama bana sorarsan... kaderini değiştirmek için... saati 7 dolarlık bir işten ayrılamazsın.
Dudley, I know you mean well... ... but I don't need to do it the way you did... or my father.
Dudley, iyi niyetlisin, biliyorum ama ne sen, ne de babam olmayacağım.
I'll do what I can to help you through it, but I'll need a little more information.
Bunu atlatabilmeniz için, elimden gelen yardımı edeceğim, ama daha fazla bilgiye ihtiyacım var.
If you ever need to take time for yourself, I want you to do it.
Eğer kendine zaman ayırmaya ihtiyacın olursa, bunu yapman gerekir.
I'm serious when I tell you I need to clean my bong, and I can't do it with you chewing me out every 2 seconds.
Nargilemi temizlemem gerektiğini söylerken ciddiydim. Beni her iki saniyede bir azarlıyorsun, yapamıyorum.
I need you to do it.
Yapmana ihtiyacım var.
I can feel it. You of all people need to know about this, because you're the one that can do something.
Siz, bütün insanlar bunları öğrenmeli çünkü bir şey yapabilecek tek kişi sizsiniz.
I don't care what you do or who you do or who you have to grease, I need that information and I need it now.
Ne yapacağın, kiminle yapacağın, kime yalakalık yapacağın beni ilgilendirmiyor. Bu bilgiye ihtiyacım var. Hem de hemen.
Please, if you need someone to do the time, I'll do it.
Lütfen, eğer ceza çekmesi gereken biri varsa, o ben olayım.
I need you to do it now!
Şu anda!
You know what I am, what this is... and what you need to do, so let's do it quick.
Benim ve bunun ne olduğunu biliyorsun... ve ne yapman gerektiğini de, öyleyse çabuk olalım.
And I think that you need to deal with this reunion with your father on a personal level before you do it in public.
Bence insan içine çıkmadan önce babanla tekrar bir araya gelme olayını kendi içinde sindirmelisin.
- Do you really need to look at it? - I'm sorry.
- Gerçekten de bakman gerekiyor mu?
No-no-no-no-no, it's-it's uh, you just uh, uh reminded me that uh, I need to do my stretches too.
Yo sorun değil, sadece bana.. hatırlattın da.. benim de esneme hareketlerimi yapmam gerekiyor.
I saw you do it! Boys, we need to talk to you about a matter of national security, now.
Çocuklar, sizinle ulusal güvenlikle ilgili bir konu konuşacağız.
Hey, Mr. Withdrawn, you might not need to talk about it, but I sure do. Sharon?
Hey, Bay İçekapanık, senin konuşmaya ihtiyacın olmayabilir, ama benim var.
AII right. It's a little complicated, so I need you to do exactly as I say.
Pekala, biraz karışık, o nedenle ne dersem onu yapın.
I don't need a fortune cookie to tell me that someone wants to put the kibosh on the, what do you call it?
l bana ahret soruları söyleme birisi o dediğin zımbırtıyı ne demiştin?
- It's just a few questions. I understand why you were distressed yesterday... but we do need to make a proper report.
Sadece bir iki soru Henry dün canının sıkıldığını biliyorum ama raporumu hazırlamam gerekiyor.
- So we have to carefully cut it out of its membrane. What I need you to do...
- Dikkatlice... zarı yırtıp onu çıkarmalıyız.
No, first, you're gonna listen to what I have to say to you. And then after that you can do whatever it is you need to do.
hayir.. ilk olark size soyleyeceklerimi dinleyin ve ne yapmak istediginize sonra karar verin.
Okay, while you two do that, I'll go remake the potion because we're going to need it.
Tamam, siz bunu yapın, ben de gidip iksiri tekrar yapayım.
But I need you to tell me, and I can accept it if the answer is no... how do you feel about me?
Ama bana söylemen gerek. Cevabın hayır olursa onu da kabul ederim. Bana karşı ne hissediyorsun?