I need you to trust me traduction Turc
340 traduction parallèle
I'm your husband, and I love you, and I need you to trust me on this, okay?
Ben senin kocanım, seni seviyorum ve bana güvenmeni istiyorum tamam mı?
Libby... it's hard to explain right now, and I do want to tell you, but I need you to trust me.
Libby... şu anda, sana açıklaması çok zor ve sana bunu anlatmayı gerçekten çok istiyorum, ama bana güvenmene ihtiyacım var.
I know it's a big surprise, but I need you to trust me on this.
Bunun büyük bir sürpriz olduğunu biliyorum, ama bana bu konuda güvenmelisiniz.
I need you to trust me.
Bak, senin benden korkmanı istemiyorum.
I need you to trust me.
Bana güvenmelisin Tamam
I need you to trust me.
Güvenine ihtiyacım var.
We can still get through this, we still have some time, but I need you to use your fucking head, and I need you to trust me.
Bu durumdan kurtulabiliriz. Hala vaktimiz var. Ama kafanı kullanmalı ve bana güvenmelisin.
- Hey, I need you to trust me, okay?
- Hey, bana inanman lazım, tamam mı?
I need you to trust me on something I'm about to tell you.
Sana birazdan söyleyeceğim şeyler hakkında bana güvenmen gerekiyor.
You know I would never disrespect you, but I need you to trust me, okay?
Sana saygısızlık etmeyeceğimi bilirsin ama bana güvenmen gerekiyor.
I need you to trust me on this.
Olay Yeri İncelemede işlerin nasıl yürüdüğünü bile bilmez onlar.
I need you to trust me.
Bana güven gerekir.
But I need you to trust me.
Fakat benim senin güvenine ihtiyacım var.
- I need you to trust me right now.
- Bana güvenmen lazım.
Mr. Jameson, I need you to trust me.
Bay Jameson, bana güvenmenizi istiyorum.
I need you to trust me until I have something real to tell you.
Sana söyleyecek gerçek bir şey bulana kadar bana güvenmeni istiyorum.
Thaddeus, I need you to be brave, I need you to trust me, just like you'd trust him.
Thaddeus, cesur olman lazım, bana güvenmen lazım,
Well, this time I need you to trust me.
Bu sefer senin bana güvenmen gerek.
Look, I'm in trouble, and I can't explain why... but I need you to trust me, don't tell anyone I'm here.
Bak, başım belada ve nedenini açıklayamam ama bana güvenmelisin, kimseye burada olduğumu söyleme.
I need you to trust me.
Bana güvenmelisin.
Right now, I need you to trust me.
Şu an, bana güvenmen gerekiyor.
Mr. Wolfe, I understand, but I need you to trust me.
Anlıyorum Bay Wolfe, ama bana güven.
I need you to trust me.
- Bana güvenmelisin.
I just... I need you to trust me, and believe me when I tell you that my heart is with you.
Kalbim seninle diyorsam buna inanmanı ve bana güvenmeni istiyorum, hepsi bu.
I think there's a way, but I need you to trust me.
Bence bir yolu var, fakat bana yardım etmen gerek.
And I need you to trust me.
Ve bana güvenmene ihtiyacım var.
I need you to trust me now.
Güvenine ihtiyacım var.
Ms. Gibbs, I need you to trust me.
Bayan Gibbs. Bana güvenmeniz lazım.
And I promise I won't. But in exchange, I need you to trust me this once.
Söz, bunu yapmam ama diğer taraftan bana da güvenmen gerek.
I need you to trust me.
Senin de bana inanman gerek.
Commander, I need you to trust me on this one.
Bu konuda bana güvenmenizi istiyorum.
I need to know something else, since you trust me.
Bir şeyi daha bilmek istiyorum.
No, I'm not, but listen, trust me, you need to send someone in there.
- Hayır ama dinleyin, inanın bana oraya birini göndermelisiniz.
And I think you need to trust me on this because I know something about it.
Bu konuda bana inanmalısınız, çünkü bu konuda bilgim var.
I need to know you trust me. If you do that, you must.
Sadece bana güvenip güvenmediğini öğrenmek istedim.
Phoebe, I just need you to trust me, okay?
Phoebe, Sadece bana güven olur mu?
But I'm gonna need your help - you're gonna have to trust me.
Ama yardımın gerekecek - güvenmen gerekecek.
I TRUST YOU'LL GIVE ME AMPLE NOTICE IF I NEED TO MAKE OTHER LIVING ARRANGEMENTS.
Kalacak başka bir yer bulmam gerekirse bana önceden haber vereceğini varsayıyorum.
All I need is you to be with me, I need to be able to trust you.
Yanımda olman yeter. Bu durumda sana güvenebilmeliyim.
And I need you to get Piper and Leo to trust me too.
Ve sen de bana güven Piper ve Leo almak gerekir.
But you need to talk to me and tell me how am I supposed to believe in you... when you don't trust me enough to tell me the truth?
Ama bana söylemen lazım, bu durumda sana nasıl inanabilirim bana doğruyu söylemem konusunda güvenmiyorsun ki.
I understand you need to establish a clear chain of command, but if you cut Dr. Weir out of the loop, you'll only alienate the people whose trust and respect she's earned, which is everyone on the base, including me.
Düzgün bir emir komuta zinciri kurmak istemenizi anlıyorum, ama Doktor Weir'ı denklemden çıkarırsanız tek yaptığınız güvenini ve saygısını kazandığı insanları kendinizden soğutmak olur. Bunlar da üsteki herkes, ben de dâhil.
And I know you have no reason whatsoever to trust me... but I need to borrow my grandfather's jet.
Bana güvenmek için hiç bir nedeniniz olmadığını biliyorum. Ama büyük babamın jeti bana lazım.
I-I know you've been put through the wringer already today, but I need to ask you to trust me on this one.
Biliyorum, bugün zaten çok bunaltıcı bir gün geçiriyorsunuz, ama sizden bunun için bana güvenmenizi istiyorum.
So what I need now, Kevin, is for you to trust me.
Şimdi istediğim Kevin, senin de bana güvenmen.
I need you to go with your grandparents but you have to trust me, okay?
Büyük anne ve büyük babanla gitmen lazım ama bana güvenmek zorundasın.
right now, i just need you to trust me, okay?
Şu anda, bana güvenmene ihtiyacım var tamam mı?
Listen, I told you you're gonna need to trust me.
Bak, bana güvenmeni söyledim.
I just need you to trust me.
Bunu halledebilirim. Sadece bana güvenmen gerek.
and I trust doc, and I trust detective jordan, but you're from the FBI, and if you tell me that I don't-I don't need to see or I don't need to know,
Doktora da Dedektif Jordan'a da güveniyorum. Ama siz FBI'dansınız ve bana görmeme ve bilmeme gerek olmadığını söylerseniz size inanırım.
Once I get her to trust me, I might need you to talk to her.
Ben onun güvenini kazanır kazanmaz, sizinle konuşmasını sağlamalıyım.