I say a lot of things traduction Turc
110 traduction parallèle
You know me. I say a lot of things I don't mean.
Biliyorsun, ben çok konuşurum ama öyle demek istemem.
Well, you know, Fleischman, I say a lot of things.
Bilirsin, Fleischman, ben bir çok şey söylüyorlar.
I say a lot of things.
Çok şey söylüyorum.
I say a lot of things.
Birçok şey söylerim.
I say a lot of things.
Bir sürü şey söyledim.
I say a lot of things.
Ben birçok şey söylerim.
- Oh, I say a lot of things.
- Oh, Benim böyle çok lafım vardır.
I say a lot of things. But what do you say?
Ben çok fazla şey hakkında yazıyorum ama asıl sen ne diyorsun?
I say a lot of things I don't mean.
İstemediğim çok şey diyorum.
Oh. I say a lot of things, sweetie.
Ben çok şey söylüyorum, tatlım.
I've heard a lot of things against you but I never heard anybody say you were a heel.
Sana karşı söylenmiş bir dolu şey işittim ama kimsenin alçağın teki olduğunu söylediğini duymadım.
I am guilty of a lot of things, most of what they say of me.
Çok şeyden suçluyum, hakkımda söylediklerinin çoğundan.
And I got a lot of things to say
# Ve söyleyecek çok sözüm var
I know there's a lot of things to say... but it really isn't worth saying... so please just get out.
Söyleyecek çok şey var ama... biliyorum faydası yok... onun için, lütfen git.
You've all been a really terrific bunch of CITs, and we've had... All had a terrific summer, except for a few minor incidents that I don't wanna go into right now. But, through it all, we share things, and we become closer, and that even makes it harder to say goodbye, but I hope you've learned a lot of things,
Harika iş yaptınız ve müthiş bir yaz oldu....... şu anda konuşmak istemediğim bir iki ufak tefek şey haricinde ama her şeyin ötesinde bir şeyler paylaşıp yakınlaştık ve bu, veda etmeyi daha da zorlaştırıyor....... ama umarım bir iki şey öğrenmişsinizdir.
A lot of things are crossing my mind, but I'm blank and I'm not and I'm trying to say well, she may be over at her mother's house, over at sister's place, out at a movie, or going to the bazzan, or something like that.
Aklımdan bir sürü şey geçiyor, şaşkınım ama söyleme çalıştığım belki annesinin evindedir, kız kardeşindedir sinemaya ya da müzeye falan gitmiştir.
I said, "colonel, you can say a lot of things about my crew, but you can't say they're superstitious." right?
Dedim ki ; "Albay, ekibim hakkında bir sürü şey söyleyebilirsin ama batıl inançlı olduklarını söyleyemezsin" değil mi?
Delores, there are a lot of things I could say to you but you're just not worth the effort.
Delores, sana söyleyebileceğim yüzlerce şey var... ama bu külfete değmezsin.
Let's just say that I'm in a position to know quite a lot of things.
Diyelim ki ben pek çok şeyi bilebilecek bir pozisyondayım.
'l tried not listening to myself when I talk,'but then I say things that don't make a lot of sense.
Konuşurken kendimi dinlememeye çalışıyorum. Ama fark ettim ki pek anlamı olmayan şeyler söylüyorum.
Maybe there were a lot of things that I couldn't say but there was nothing I couldn't feel.
Belki söyleyemediğim çok şey var ama hissedemediğim hiç bir şey yok.
I say a lot of things weird.
Ben bir çok şeyi garip bir biçimde derim.
You know, I had a lot of things that I wanted to say to them.
Bilirsin, onlara söylemek istediğim birçok şey vardı.
There's a lot of things I wanted to say.
Söylemek istediğim pek çok şey vardı.
And a lot of the things I hear you say about Desi are fucked up.
Desi hakkında söylediğin birçok şey de saçmalık!
I might say a lot of things I've never said before.
Daha önce söylemediğim bir sürü şey söyleyebilirim.
you could almost say business case for someone to use Linux versus using NT until, I think, Apache and a lot of the things that plugged into Apache enhanced Apache
NT kullanacağına Linux kullan falan dersin bence Apache ve onun pluginleri Apache nin gücüne güç kattı.
There's a lot of things I could say right now that I'm not gonna say!
Şu an çok şey söyleyebilirim ama söylemeyeceğim!
People are going to say a lot of things about your mom and dad, and some of them are going to be true, but what I want you to remember is that they fought like heroes for you.
İnsanlar annen ve baban hakkında birçok şey söyleyecekler ve bazıları doğru olucak ama hatırlamanı istediğim şey senin için kahramanca savaştılar.
Say, you know, Noboru, I have a lot of things I reminisce about.
Noboru, bilirsin... Geçmişten hatırladığım o kadar çok şey var ki...
Yes, I can. I can think of a lot of things to say.
Bir sürü şey düşünebiliyorum.
Granted, he made it on a cedar plank... which was not what the manufacturer intended... but I got a chance to say a lot of things to him.
Bunu sedir tahtada yapmasını saymıyorum. Tabii üretici onu bunun için yapmamıştır ama ona bir sürü şey söyleme fırsatı buldum.
You know Homer, I let go a lot of things, but when you can not keep the roof over your family you're really a father.
Bilirsin Homer, gayet tahammüllü biriyimdir, ama ailenin üzerindeki çatıyı koruyamıyorsan, pek de baba sayılmazsın!
Last night I said a lot of things I shouldn't have... and a few that were very important to say...
Dün gece ona çok şey söyledim. Bazıları çok önemli ve söylemem gereken şeylerdi.
Now, I've had a lot of time to think about some of the things that went on, and I know, Brooke, that I don't always do the right thing or always say the right things,
Olanlar hakkında düşünecek bolca vaktim oldu ve biliyorum ki Brooke, her zaman doğru şeyi yapmıyorum.
- I say a lot of stupid things, you know?
- Sana pek çok aptalca şey söylüyorum, farkında mısın?
They say a lot of crazy things too. I should write a book, really.
Delice şeyler de söylerler Bir kitap yazabilirim
- There was a lot of things I felt I wanted to say to my moms.
- Anneme söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki.
Look, I'm going to say a few nice things, hand you a plaque, we'll shake hands, a whole lot of reporters will be there to take pictures of the big event.
Bak, sana birkaç güzel söz söyleyeceğim, plaketini vereceğim... El sıkışacağız, bir sürü gazeteci bu büyük olayın fotoğraflarını çekmek için orada olacak.
What I'm trying to say is that it was wrong to fill your head with a lot of horrible things to avoid at school.
Söylemeye çalıştığım kafanı kurcalayan bu korkunç şeylerden okulda uzak durmalısın.
OK, uh, Dell, I know that you're under a lot of stress right now, so I'm going to pretend you didn't just say those things about my wife.
Tamam. Dell, şu an çok gergin olduğunu biliyorum ama karımla ilgili söylediklerini söylememiş sayacağım.
# And I've got # A lot of things to say
# Ve söyleyecek # Bir sürü şeyim var
I did a lot of bad things after I was turned, Beth- - things that you could never imagine, things I carry tremendous amounts of guilt about.
Dönüştürüldükten sonra pek çok kötü şey yaptım Beth asla düşünemeyeceğin şeyler. Çok büyük suç sayılacak şeyler.
If you do as I say, you'll return from the holidays having learned a lot of useful things.
Dediğimi yaparsanız, tatilden bir sürü faydalı şey öğrenmiş olarak geri döneceksiniz.
There are a lot of things I want to say, but first let me start by Wishing my little sister and her new husband many, many children.
Söylemek istediğim çok şey var, kardeşim ve yeni kocasının bol çocuk yapmasını dileyerek başlamak istiyorum...
Well, I would say, I get hired to do a lot of things because I can andbecause girls like it.
Şöyle ki, bir sürü değişik şey için işe alındım çünkü ben işi kıvırabiliyorum ve kızların da hoşuna gidiyor.
My father and I got to say a lot of things to each other.
Birbirimize söyleyeceğimiz o kadar çok şey vardı ki..
There are a lot of things I want to say.
Söylemek istediğim çok şey var.
I have to say I was really skeptical about a lot of things in the beginning.
Başlarda bir çok şey için gerçekten şüphe duyduğumu söylemeliyim.
"I said a lot of things to my friend, " but the one thing I never got to say was... Goodbye. "
Dostuma birçok şeyi söylemişliğim var ama ona söyleyemediğim tek şey "elveda" oldu.
Sounds stupid to me. Well, I dare say a lot of the things you do sound stupid to other people!
Sizin de yaptığınız birçok şey başkalarına aptalca geliyor!