I see how it is traduction Turc
400 traduction parallèle
I see how it is.
- Yardım mı?
I don't know how she feels about me, and so I'm just kind of- - I'm taking it slow, but at the same time, it's really hard'cause I really want to, you know, see where this is gonna go.
Bana olan hislerini bilmiyorum ve bu yüzden biraz ağırdan alıyor gibiyim ama aynı zamanda çok da zor çünkü gerçekten de bu işin nereye uzanacağını görmek istiyorum.
I don't know how important it is, but I think I should mention it before you see him.
Önemi var mı bilmiyorum ama onu görmeden bilmeniz gerekir.
Here's how I see it. Cotton is king.
Ben olaya böyle bakıyorum.
I see just how it is.
Nasıl olduğunu görüyorum.
- And I'd like more sympathy now that you see how tough it is. - Sympathy?
Bu işin ne kadara zor olduğunu gördüğüne göre daha çok anlayış bekliyorum senden.
I did everything I could to make it up to him, but you see how it is.
Onunla uzlaşmak için her şeyi yaptım ama durumu görüyorsun.
This is how I see it, Julie.
Ben böyle düşünüyorum, Julie.
What I don't see is how you figure it getting out tomorrow in al this smug.
Ama bu elbiselerle yarına nasıl çıkarsın orasını bilemem.
I see it as bright red. That's how it is in my mind's eye.
Onları parlak kırmızı görüyorum ve öyle de resmediyorum.
Look, Father, the way I see it, all you have to learn is how to add.
Bak Peder, benim gördüğüm kadarıyla, öğrenmen gereken tek şey uyum sağlamak.
I want you to see how resilient it is.
Ne kadar esnek olduğunu görmeni istiyorum.
What I dislike most It is to see how much hatred is contagious.
En beğenmediğim şey ise şiddetin ne kadar bulaşıcı olduğu.
I didn't see anything, but you know how it is in moments like these.
Bir şey görmedim, ama böyle zamanlar nasıldır bilirsiniz.
How is it I don't see you around much, Pulver?
Neden etrafta pek görünmüyorsun, Pulver?
But it is. See how funny I am?
Bak ne kadar komiğim?
I mean, how am I gonna recognize this whatever-it-is I'm looking for when I see it?
Yani, bunu, aradığım her ne ise, onu gördüğümde nasıl tanıyacağım?
I see how important it is.
Ben ne kadar önemli olduğunu anlıyorum ancak,
This... yeah, this is how it happens, but you ain't lost your marbles yet, and i mean to see that you keep them.
Evet, olan bu ancak henüz keçileri kaçırmadın aklının hâlâ yerinde olduğunu görüyorum.
I see now how important it is to go on living.
Şimdi artık yaşamın kıymetini biliyorum.
From the latest reports, this is how I see it :
Son gelen raporlardan gördüğüm şu :
An almost total unity among yourselves... and I know how hard it is to see so many workers... together after work.
Aranızda tam bir birlik beraberlik ortamı sağladınız. İş çıkışı bu kadar işçiyi bir arada görmek ne kadar zordur biliyorum.
Each time I see you I wonder how it is possible, I've fathered something so beautiful.
Seni her görmemde, böyle bir güzelliğin babasının... nasıl ben olduğuma hayret ediyorum.
I call my lawyer and let's see how it ends!
Avukatımı çağırayım da, bakalım bu iş nasıl oluyor? Anlarsın o zaman.
I'll see how deep it is.
Ne kadar derinmiş, bakacağım.
But I don't see how it is directly connected with the life of the Third Reich.
Ama Üçüncü Reich'ın hayatta kalmasıyla bağlantısını tam çözemedim.
You see, I don't know how, and they have contests and things like that at Harmonia Whatever-it-is.
Yarışma da var dediniz... o dediğiniz yerde.
How can I make your flesh know how it feels to see all those who are like you, and only because they are like you, despised, slaughtered, and even worse, denied the simple decency that is a living being's right?
Sizin gibi olanların, sadece sizin gibi oldukları için, hakir görülüp katledildiğini ve birinin en temel hakkından yoksun bırakıldığını görmenin nasıl birşey olduğunu nasıl anlatabilirim?
This is how I see it.
Bence durum şöyle :
When I see the size and shape of it, and how to handle it I'll let you know what the price is.
Büyüklüğünü, şeklini ve nasıl yapılacağını görünce sana fiyatı bildiririm.
If that is true, and it sounds conceivable enough to me, but I don't see how that changes anything.
Eğer bu doğruysa, ve bana yeterince anlaşılır görünüyor, fakat bunun nasıl bir şey değiştireceğini görmüyorum.
- I can't say how good it is to see you.
- Seni görmek ne güzel anlatamam.
I wish all these bleeding-heart liberals could see this how futile it is trying to get you people to be responsible.
Keşke yufka yürekli liberaller bunu görse de size sorumluluk vermenin ne kadar abes olduğunu anlasalar.
- I'm happy to see you, how is it?
- Seni gördüğüme sevindim, nasılsın?
Oh, monsieur, I implore you! You see how it is.
Monsieur, beni anlıyor musunuz?
I can see how it gave the bloke nightmares, but every single one is explainable.
Her biri kabus gibi görünüyor, anlıyorum ama hepsi de açıklanabilir şeyler.
I can't tell you how good it is to see that you are still alive.
Hayatta olduğunu görmenin ne mutlu edici olduğunu tahmin edemezsin.
For you, it's good, I'm going to see how bad it is for me.
Sizin için, iyi. Benim için ise ne kadar kötü olduğuna, gidip bakacağım.
I don't see how it is the same case.
Ben davanın bağlantısını görmüyorum.
They want to see how I react. Is that it?
Nasıl tepki vereceğimi görmek istiyorlar, sebep bu mu?
See how we've advanced. If that is so, I need to know it. I'll need a full profile.
Sabahki görev brifingine katılmaya ne dersin?
I do not see how we can let you continue in this class... when it is clear that you do not understand the basic tenets.
Bu sınıfta devam edebileceğini sanmıyorum. Temel ilkeleri bile anlamıyorsun.
Oh, how terrible. Yeah, I can see how terrible you think it is.
Oh, ne kadar berbat.
No. you see, maybe it is irrelevant, but when this boy today talked how he had handled a cord first in a bar in Karkowskie Przedmiescie street, I had been there...
Hayır, bak, belki biraz konu dışı, ama bu çocuk bugün, Karkowskie Przedmiescie Sokağında bir kafede ilk kez eline ip doladığını söylediğinde, ben oradaydım...
I know this is not the best moment possible, but you see that's how it is with business
Şuan doğru zaman değil ama iş iştir.
Yes. Well, I happened to be here in this neighborhood and I thought that I would stop by to see how is it with you.
Bu civardan geçiyordum ve bir uğrayayım diye düşündüm.
I signed it myself. You see how grandmother is.
Tüm bunlardan sonra, bu belgelerde şehrimizdeki vatandaşlarımız ve aileleri hakkındaki pek çok mahrem şey var.
That is how I see it.
Ben böyle görüyorum.
Wit regard to thame and kolor of de wedding, dis is how I see it :
Düğünün temasını ve rengini düşününce kafamda şöyle canlanıyor.
Bob, there is a groundbreaking new book that has just come out. Ah! Now, not everything in this book, of course, applies to you, but I'm sure that you can see, when you see the title, exactly how it could help.
Bob, olay yaratan yeni bir kitap çıktı, henüz yayınlanmadı, kitaptaki her şey sana göre değil, fakat... eminim başlığı, görür görmez, sana yardım edebileceğini anlayacaksın.
But I have stopped everything in order to teach you how to dive, because it is as important for me to see you dive as it is for me to appear on good morning America.
Senin daldığını görmek Günaydın Amerika'da çıkmam kadar, benim için önemli.