I told you not to move traduction Turc
66 traduction parallèle
I told you not to move, I mean it.
Sana kıpırdama dedim, ciddiyim.
Hey, I told you not to move that!
Hey, sana onu yerinden oynatmamanı söylemiştim!
I told you not to move.
Hareket etmemenizi söylemiştim.
.. because you were so trigger happy down there I told you not to move until I did!
.. Çünkü sen ateş etmekten çok mutlu oluyorsun!
- I told you not to move.
- Sana kıpırdama dedim.
I told you not to move!
Sana kımıldama dedim!
I told you not to move.
Sana kımıldama demedim mi?
I told you not to move!
Kımıldamayın dedim!
I told you not to move.
Etrafta dolanma demiştim.
- Dad, I told you not to move.
- Baba, sana kıpırdamamanı söyledim.
I told you not to move! - Aah!
Sana kıpırdama dedim!
I told you not to move.
Sana kımıldama dedim.
I told you not to move!
Sana hareket etme dedim!
I told you not to move.
Sana kıpırdamamanı söylemiştim.
I told you not to move.
Sana hareket etme dedim!
I told you not to move it!
Sana yerini değiştirmemeni söylemiştim.
I told you not to move, chief!
Hareket etme demiştim şef!
I told you not to move
Sana kıpırdama dedim.
I told you not to move.
Sana kıpırdama demiştim.
I told you not to move anything until I say so!
Ben söyleyene kadar bir yere ayrılmamanı söylemiştim sanırım.
I told you not to move from there...
Yerinden kıpırdama dememiş miydim?
I told you not to move alone.
Tek başına dalma demiştim.
I told you not to move!
Size yerinizden kımıldamayın dedim!
- I told you not to move!
- Sana kıpırdamamanı söyledim!
- Ah, I told you not to move.
Sana kıpırdama dedim!
I told you not to move! Don't! Don't...
Durun, durun dedim size!
I told you not to move!
Sana yerinden ayrılmamanı söylemiştim!
I told you not to move.
Sana kıpırdama dedim.
Oh, dear. I told you not to move it.
Canım, sana kıpırdatma demiştim.
I told you not to move.
Hareket etmeni emretmedim!
I told you not to move.
Hareket etmemeni söylemiştim.
I told you not to move!
Kımıldama dedim!
I told you not to move.
- Sana inme dedim.
I told you not to move the fucking truck!
Sana kamyonu kullanmamanı söylemiştim.
If I told you not to move, please do that!
Sana kal dediysem dinleyecektin beni!
- I told you not to make that move
- Sana bu hamleyi yapma demiştim
Yeah, well, you say you're fine, but me, I'd like another opinion because I'm not too anxious to move to Eastbridge and after four months there, be told by my sweet wife we got to move again
Tabi, sen iyi olduğunu iddia ediyorsun ama ben başka birinin de görüşünü almak istiyorum. Çünkü Eastbridge'e taşınıp, dört ay sonra da sevgili karım komşularının evlerinin temiz olmasından hoşlanmadığı için ondan tekrar taşınmamız gerektiğini duymaya çok hevesli değilim.
- You told me I had to move her around. - But not like that!
Onu hareket ettirmem gerektiğini söylemiştiniz?
I told you to stay there and not to move!
Bir yere ayrılmamanı, arabada kalmanı söylemiştim.
I told you to move those gut drums over here... not hose the floor.
Şu bağırsak bidonlarını buraya getirmeni söylemiştim hortumla yeri sulamanı değil.
I told you not to move.
Sana kıpırdama demiştim!
I told you not to move!
Zaten kımıldayamıyorum.
I told you two not to move.
İkinize de ayrılmamanızı söylemiştim.
I told them not to move you.
Seni hareket ettirmemelerini söylemiştim.
They told you to stay put and not to make a move! I'm not afraid of cops
Bir yere kımıldamamanız tembihlendi.
I've told you so many times... not to move my things around.
- Sana birçok kez söyledim eşyalarımı taşıma yerinden
I told you all not to move
Size kıpırdamamanızı söyledim.
I told them not to move the Body until you got here.
Siz buraya gelinceye kadar cesedi hareket ettirmelerini söylemiştim.
I told you to not make a move with her.
Ona kur yapmamanı söylemiştim.
Because I went to you for a simple signature, not so I could just make a movie about the family, but so that I can move on with my life, and you told me to go to hell.
Çünkü senden yalnızca bir imza istedim. Sadece ailemizin hakkında bir film çekmek için değil aynı zamanda hayatımı düzene sokmak için. Ve sen bana cehenneme git dedin.
As I recall, you told me not to move a muscle.
Hatırladığım kadarıyla, sen bana kılını kıpırdatma demiştin.