I understood that traduction Turc
1,072 traduction parallèle
I UNDERSTOOD THAT.
Anlamışım.
I wanted to kill myself, but I understood that you can live without love.
Kendimi öldürmek istemiştim, ama anladım ki sen aşksız yaşayabilirmişsin.
I understood that in the army.
Bunu orduda anladım.
But I understood that it is no use to try to'kill'you.
Lakin gördüm ki, seni öldürme çabası boşamış.
And I understood that it is impossible to live without you.
Ve anladım ki sensiz olmazmış.
I understood that you are everything for me.
Anladım ki sen benim için her şeysin.
I understood that my husband had to be cavalry, had to be a horse soldier.
Kocamın atlı asker, süvari olması gerektiğini anladım.
I understood that.
Bunu anlamıştım.
- I understood that you went to Oxford.
- Oxford'a gittiğinizi duydum.
Yesterday when we filmed you at the village I understood that you were brought up to be a witch doctor.
Dün seni köyde çektiğimizde cadı doktoru olmak için yetiştirildiğini anladım.
But I understood that.
Ama bunu anlayabiliyordum.
I don't, but I understood that.
Bilmiyorum ama o kadarını anlıyorum.
I understood that.
Ben bunu anladım.
I understood that.
Bunu anladım.
It's time you understood that I owe the results of my efforts to myself.
Kendi çıkarım için uğraş verdim, sonucuna da uymak zorundayım.
I think we understood that, but at the time, we had very little choice in the matter.
Ama o sırada, mesele üzerinde çok az bir seçeneğimiz olduğunu anladık.
I merely suggest that the language of our statement may not have been understood exactly as intended.
Sadece, söylemiş olduklarımızın tam anlamıyla, kastedildiği şekilde anlaşılmamış olduğunu düşünüyorum.
I wish that my pupil could have understood me at this moment.
Keşke öğrencim şu anda beni anlayabilseydi.
Later, I understood why you used to do that.
Sonraları neden böyle yaptığınızı anladım.
I understood at once that he was a snoop, he asked a lot of questions.
Arama yapmaya geldiğini anladım, çünkü birçok soru sordu.
This morning when I entered our city and saw our soldiers in celebration, accompanied by fanfares, filled with life and youth, I understood, and all the people with me, that war owns beauty and the power of attraction.
Bu sabah şehrimize girdiğimde ve askerlerimizi törenler eşliğinde hayat dolu ve gençliklerinin doyumsuz gücüyle kutlamalar yaparken gördüğümde, anladım ki, benimle birlikte olan herkes, savaşın güzelliğini ve etkileyicilik gücünü üzerinde taşımaktadır.
Now I know that you weren't a bad guy... If only we could have understood each other.
- Kötü bir adam olmadığını şimdi anladım keşke birbirimizin dilini anlayabilseydik...
The years have gone by... now that I'm at the end of the road, I've understood nothing.
Yıllar su gibi gelip geçiyor artık yolun sonuna geldim, ve bir halt bildiğim yok.
But I never understood why she did that.
Ama gerçekten neden bunu yaptığını anlamadım.
- I mean, I really understood... the fact that they didn't have any money and that they didn't have anything.
- Hiç paralarının olmamasını, hiç bir şeylerinin olmaması gerçeğini anlayabiliyorum.
understood about that... for the better part of a year, I guess.
Shirley de bunu geçen sene sanırım anlamaya başladı.
If you protest, if you think that death is a terrible thing, then you have not understood what I have said.
Eğer onu kınarsanız eğer ölümün berbat bir şey olduğunu düşünürseniz dediklerimi anlamamışsınız demektir.
Oh, I understood you, sir, say that you used a blank.
- Haklısınız Müfettiş. Öyleler.
Look. I understood there was gonna be somebody here... - that wanted to do some business.
Benimle iş yapmak isteyen biriyle buluşmaya geldim.
The only thing I understood is that she fled from the castle when the Dartmoor girl died.
Anladığım tek şey onun kaleden kaçtığı! Dartmoor kız öldürüyor.
You never understood how much I hated that terrib / e farm.
Bu çiftlikten ne kadar nefret ettiğimi anlamadınız.
I discovered that was an eager reader, therefore it had read all the telegrams e through them understood the difficulties that we went to have.
Tüm telgrafları okuduğunu ve mesajlardan, içinde bulunduğumuz güçlükleri anladığını görmüştüm.
( man ) I think it was generally understood that the combat tour was 25 missions, because you'd be dead by the end of that time, so there wasn't any point in asking you to stay around any longer.
Sanırım genel itibariyle anlaşılmıştı ki yaptığınız muharebe sayısı, 25'ten ibaretti. Çünkü bu süre sonunda ölüyordunuz. Bu nedenle daha fazla sayıda görev alma gibi bir durum sözkonusu değildi.
I would have understood that.
Bunu anlayabilirdim.
I never have understood how that worked...
Bu nasıl iş gördü, bunu hiç anlamadım.
I always understood you, and you always understood me... and that was always just... how it was, and that's it.
Ve bu her zaman... olması gerektiği gibiydi.
I thought you understood that.
Anladın sanmıştım.
I've never understood that.
Bunu hiç anlamıyorum.
I should've understood that I was deceived.
Aldatıldım ama anlamalıydım!
I guess I never really understood that.
Sanırım bunu hiç anlayamadım.
I don't want to say anymore but I hope that is understood, young woman.
Daha fazla konuşmak istemiyorum ama umarım anlaşılmıştır, genç hanım.
I agree that idolatry is not always fully understood Thank you
- Putperestliğin iyi anlaşılmadığı konusunda seninle beraberim.
I never understood how that liar could have fooled so many people.
Bu yalancının bu kadar çok insanı nasıl kandırdığını hiç anlayamadım.
What I never understood about that Romeo and Juliet " " ` is why Romeo took the poison so quick.
"Romeo ve Juliet" de anlamadığım tek şey neden Romeo'nun zehiri içmekte acele ettiği.
- I surely don't make'em sick! - That's understood!
- Midelerini bulandırmadığım kesin.
However I have always understood that dragons were soft underneath. Vulnerable.
Tabiî ki bildiğim üzere ejderhanın derisinin altında korunmasız bir bölge var.
I've never understood that about you.
Bu konuda seni hiç anlamıyorum.
The second I say "go," we want D.S.R.V. underway. Is that understood?
İkinci olarak, D.S.R.V.'nin devam etmesini istiyorum. anlaşıldı mı?
And how can I feel sure that my motives will be understood?
Kimsenin benim duygularımı anlayacağından emin değilim.
That's not the way I understood it worked.
İşin yürüme yöntemi böyle değildi.
I've taken it for granted that you understood, Stuie.
Senin anladığını kabul etmiştim, Stuie.
i understood 91
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that'll be it 25