English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ I ] / I wasn't even there

I wasn't even there traduction Turc

214 traduction parallèle
You know... even if there wasn't any ivory, I'd be glad I made the trek now.
Biliyor musun... hiç fildişi bulamasak bile bu yolculuğu yaptığımıza memnunum.
I wasn't even there!
Orada bile değildim!
I wasn't even there.
Ben orada değildim bile.
I wasn't even there.
Ama bunu bilmeleri gerekiyor.
Why then, when I returned, wasn't there a trace of that wound not even a bruise?
Ama, döndüğümde neden yara izinden eser yoktu bir çizik bile?
And even if there wasn't any I'm rather certain I can prove negligence on your part.
Ortada bir beceriksizlik olmasa bile... bir ihmaKarlık olduğunu kanıtlayabileceğime eminim.
But there we were, getting married. And I wasn't even out of high school yet.
Yani evleniyorduk ama daha liseyi bile bitirmemiştim.
I mean, there wasn't even an inch of floor space left, and so Bruno, who didn't know me from Adam... or Eve... well, Bruno took me home to his place.
Marcy'nin evi tepeleme doluydu. Yani, yerde, 1 cm boşluk yoktu. İşte o anda Bruno, benim Adem'den geldiğimi bilmeden... ya da Havva'dan... aldı beni kendi evine götürdü.
But I knew even without the papers, there wasn't one of us likely to forget that day.
Ama sunu biliyordum ki kagitlar olmasa da hiçbirimi o günü unutamazdik.
I wasn't crazy when they sent me there, but then I beat up on two guards in the pea patch and now I'm here and even if they get me pretty quick, well, I wanted to tell you, I got newsreels in my head.
Oraya gönderdiklerinde deli değildim ama sonra iki nöbetçiyi dövdüm. Şimdi ise buradayım. Beni hemen yakalasalar bile kafamda bir haber filmi olduğunu sana anlatmak istedim.
I won it because Tetsu asked me too and he wasn't even there to see it.
Tetsu istediği için kazandım ama orada bile değildi.
I wasn't even there, man. I can dig it.
- Ben orada bile değildim.
I wasn't even there!
Orada değildim!
One day I wasn't even in the game and there was this real cutie there. So I threw myself down the dugout steps. - It worked.
- Hattâ bir gün maçta bile değilken çok tatlı bir kız gördüm ve kendimi yedek kulübesinin merdiveninden attım.
I nominated her for class rep, and she wasn't even there.
Ben onu sınıf temsilciliğine aday gösterdim, o ortada bile yoktu.
I wasn't even there!
Ben orada bile değildim!
I mean, Superman can see through steel like it wasn't there even.
Yani, Süpermen çeliğin arkasını çelik hiç yokmuş gibi dahi görebiliyor.
I wasn't even there!
Ben orada değildim bile.
i wasn't even there.
Ben orada bile değildim.
They talked over me as if I wasn't even there.
Sanki orada yokmuşum gibi konuşup durdular.
I wasn't even introduced to her, but she would just sit there... and her influence would be felt.
Onunla tanıştırılmamıştım bile ama o oradaydı. Etkisi hissediliyordu.
I wasn't even there!
Orada bile değildim.
It just came out all wrong and weird. So then I just stopped completely and just became a shadow... and I wasn't even there.
Çok yanlış ve garip bir şey ortaya çıktı, sonra bundan tamamen vazgeçtim ve bir gölge oldum, ortada yoktum bile.
- And I wasn't even there.
Ve ben orada bile değildim.
Acted like I wasn't even there.
Orada değilmişim gibi davrandı.
I mean, there wasn't even any people here to eat.
Burada yiyecek insan bile yoktu ki.
Even when I was there I wasn't there.
Oradayken bile orada değildim.
And it was like I wasn't even there.
Ve sanki orada değildim.
I personally smashed the gates at Asponica. That blowhard wasn't even there.
Bizzat ben kendim Asponica'daki kapıları paramparça ettim... şu palavracı orada bile değildi.
And I wasn't even there. Honest.
Orada bile değildim cidden!
She fuckin'drops to her knees... and starts sucking'him off right in front of me, like I wasn't even there.
Dizlerinin üstüne çöküp emmeye başladı. Sanki ben orada değilmişim gibi.
" even thougIh I wasn't there.
Kalbine kulağımı dayayıp söylemek istemiştim.
- I wasn't even there.
- Orada bile değildim.
I wasn't even there!
Hatta ben buraya geri dönmek üzere yoldaydım!
I wasn't important enough to even tell me that you were there?
Hatta bana geldiğini söyleyecek kadar önemli olduğumu düşünmedin.
-'Hey, man. 'I wasn't even there.
Orada bile değildim.
- I wasn't even there to warn them.
Bırak beni! Senin yüzünden onları uyarmak için oraya gidemedim.
I wasn't even there.
Ben yanınızda bile değildim. Hayır, yanımızdaydın.
It's like you were starting a whole new life and I wasn't even there for you. But I have to make that up to you.
Bu senin için yeni bir hata demekti ve, ben orda da yanında değildim.
- I wasn't even there.
- Neredeydin?
- He kissed her, right there in front of me like I wasn't even there.
Orada, benim önümde. Sanki orada yokmuşum gibi.
- I wasn't even there!
- Ben orada bile değildim.
I wasn't even there when you did it!
Bunu yaptığınızda orada değildim!
- I wasn't even there.
- Orada değildim bile.
The thing is, I wasn't even there.
Sorun şu ki, ben orada bile değildim.
What attempted murder? I wasn't even there.
Orada değildim bile.
There's this speech contest for the bicentennial, and I wasn't even going to enter it, but I don't know – with the whole'it's my last chance to crush you before graduation'comment,
Yıl Kutlamaları için bir yarışma yapılacak. Aslında katılmayacaktım, ama "Seni son kez alt edeceğim" deyince yarışmayı kazanıp onun etrafında "Ben kazandım, ben kazandım" diyerek dans etmek istedim.
I don't even believe you, and I was there, wasn't I?
Ben bile inanmıyorum ve ben oradaydım. Değil miydim?
It's moving so quietly that if it wasn't for this monitor, I wouldn't even know that it was just over there.
O kadar sessiz hareket ediyor ki, bu monitörden takip etmesem hemen şurada olduğunu bile bilemezdim.
The signal was so weak I wasn't even sure that it was there at first.
Sinyal çok zayıftı, ilk başta orada olduğundan bile emin değildim.
Even if there was an "or so," which there wasn't, to most people I know,
Eğer "gibi" olsaydı bile, ki yoktu, bildiğim çoğu insan için,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]