I will tell you this traduction Turc
610 traduction parallèle
I will tell you this much.
Şu kadarını söyleyeyim.
I will tell you this :
Sana şunu söyleyeceğim :
However, I will tell you this :
Bununla birlikte, Size şunu söyleyebilirim :
"I know this letter will cause you great sorrow, but I must write it, for I haven't the courage to tell you about my decision."
"Bu mektup sana büyük keder verecek, ama kararımı.. .. yüzüne karşı söylemeye cesaret edemediğimden bunu yazıyorum."
Yes, yes, I know, but will you tell Dr. Vollin this is a matter of life and death?
Evet evet biliyorum, Ama Dr. Vollin'e bunun ölüm kalım meselesi oldğunu söyler misiniz?
It is of the governess in this household which I will tell you.
İşte size bu ev halkının mürabbiyesini anlatacağım.
"I can't begin to tell you how much I miss you both " and how happy I will be when this horrible war is over "and I can come home to you again."
"Sizi ne kadar çok özlediğimi ve bu korkunç savaş bitince tekrar evime size dönebilmekten ne kadar mutlu olacağımı anlatamam."
Somebody will take this bullet out of my leg, I'll tell you.
Biri şu kurşunu bacağımdan çıkartırsa söyleyeceğim.
Well, supposing we were all living on that date in 1875 and I arrived with this book. I can tell you everything that will happen.
Hepimizin 1875'te yaşadığını farz edersek ve bu kitap da bende olursa gerçekleşecek her şeyi söyleyebilirim.
I will tell you about this road.
Size bu yoldan bahsedeyim.
Will you please tell Mr. Bowlish, I won't be at the rehearsal this evening.
Lütfen Bay Bowlish'e, bu akşam provada olmayacağımı söyler misiniz?
Mrs Holland, I apologise for submitting you to this ordeal but will you tell Their Lordships how you found your husband's body?
Size bu sıkıntıyı yaşatacağım için özür dilerim... ancak Lord hazretlerimize kocanızın cesedini nasıl bulduğunuzu anlatır mısınız?
I don't need to tell you yourjobs, nor do I need to tell you this column will be in vital need of supplies.
İşinizi size söylememe gerek yok. Bu kolorduya destek vermemiz hayati önem taşıyor, biliyorsunuz.
If you intend to keep up this pace from now on... just tell me and I'll write out my will now while I have the strength.
Bundan sonra bizi böyle çalıştıracaksanız bari söyleyin de, hâlâ yapabilecek gücüm varken vasiyetimi yazayım.
I will tell you only this, that there is no money here for you.
Sadece şunu söylerim, burada size para yok.
I trouble to tell you this because you have a fine record. You will be a creative soldier, once you get all this...
Seni bunları söylemek için rahatsız ettim çünkü iyi bir sicilin var.
I tell you this only that you will be prepared.
Hazırlıklı olun diye bunları söylüyorum.
Although the vote is not yet complete, I can now tell you... that in 5 months and 16 days from this moment... on May 15... 1948... the British will leave Palestine forever!
Oylama henüz tamamlanmamış olsa da şu andan itibaren on altı gün sonra 15 Mayıs 1948'de İngilizlerin Filistin'den sonsuza dek ayrılacağını ilan ediyorum.
Oh, I have. This is a very, very generous offer, but Mr Comstock and Mr Yale will tell you I'm under a long-term contract at the network.
Bu çok, ama çok cömert bir teklif ama Bay Comstock ve Bay Yale size, uzun süreli başka bir sözleşmem olduğunu söylerler.
I will tell you what they pay me, and you will tell me if this is a servant's wages.
Bana ne verdiklerini söyleyeyim, bu bir hizmetkarın maaşı mı, siz söyleyin.
Humbert don't tell Charlotte that I told you this, will you but did you know that you've had the most remarkable effect on her?
Bunu sana söylediğimi Charlotte'a söyleme olur mu... ama onu fazlasıyla etkilediğinin farkında mısın?
I'm sorry to disappoint you, Commissioner... but witnesses will tell you I haven't left this place.
Sizi hayal kırıklığına uğratacağım için üzgünüm Komiser ama şahitler buradan ayrılmadığımı size söyleyeceklerdir.
I hope that the people of earth will understand and believe when i tell you that our mission upon this planet is simply this :
Umarım dünya insanları bize inanır ve şunu çok iyi anlar. Bu gezenle ilgili görev edindiğimiz şey basitçe şu.
But I'll tell you this much : I will have that gold, even if I have to kill him to get it.
Ama sana şu kadarını söyleyeyim o altın benim olacak, elde etmek için onu öldürmem gerekse bile.
But I tell you now the hand that will betray me is on this table.
Fakat şimdi söylemeliyim ki, bu masada bulunanlardan birisi bana ihanet edecek.
You won't change your name, or become a movie star... and you will do as I tell you and I tell you this :
Adını da değiştirmeyeceksin, sinema yıldızı da olmayacaksın sadece ben sana ne diyorsam onu yapacaksın ve ben de sana diyorum ki :
Now I will tell you about this revolution which I helped to make.
Şimdi sana gerçekleşmesinde payım olan bu ihtilali anlatacağım.
But, I don't understand, Talby... Will you tell me why you accepted this ridiculous duel?
Ama anlayamıyorum, Talby bu saçma düelloyu neden kabul ettiğini söyler misin?
I'm sure I don't have to tell you this, but you won't, of course, try to see Caroline again after today, will you?
Biliyorum bunu söylemem gereksiz, Caroline'ı bugünden sonra tekrar görmeye çalışmayacaksın, değil mi?
Now, you won't laugh if I tell you this, will you?
Size bunu söylersem, bana gülmezsiniz değil mi?
I can give you a very definite idea of what I will tell the people this evening.
Bu gece halka ne anlatacağım konusunda size kesin bir fikir verebilirim.
But I'll tell you this, not many of you will be coming back.
Ama şu kadarını söyleyeyim, pek azınız geri dönebilecek.
I must warn you, however, that I can't tell you... how much time it will take me to solve this case.
Ama, dikkat, bu işi çözmek için bana ne kadar zaman gerekecek bunu size söyleyemem.
Will you tell me what I'm doing in this silly costume?
Bu aptal kostümün içinde ne yaptığımı söyler misiniz?
Jenny, will you tell the ladies for me that I didn't mean that they had to get out right this minute.
Jenny, hanımlara benim adıma sen söylermisin ben hemen şu dakika onları kovmaktan bahsetmedim.
I should mention here that if any of you... were at the big parade downtown earlier this morning... and are wondering if that fella in the blue shirt... on the Roan horse is gonna compete today... I can tell you he will.
Bu sabah şehir merkezinde olup, törendeki mavi gömlekli adamın bugün yarışıp yarışmayacağını merak edeniniz varsa size yarışacağını söyleyebilirim.
I am instructed to tell you by this... son of a drunken whore, to tell you that it will cost you... 12 pesos a week for each labourer.
Bu sarhoş fahişenin oğlu... söylememi istiyor ki, bu size her bir işçi için... haftada 12 pezoya mal olacak.
Seòor, I'm trying to tell you the usual price is 6 pesos per man... and 10 for the guards, and this drunken weasel... will shine your boots with his tongue for $ 10.
Bayım, demek istediğim, adamlar için normal ücret 6 pezo... gardiyanlar için de 10 pezodur. Bu ayyaş herif... 10 dolar için çizmelerinizi bile yalar.
I will tell you the truth about this baptism.
Bu vaftiz hakkındaki gerçeği sana söyleyeceğim.
It has come to this... so I will tell you the truth
Artık büyüdün... o yüzden sana gerçeği söyleyeceğim
I will tell you a bit about the performance that... the students this year are about to present.
Öğrencilerin bu sene sergileyecekleri gösteriyle ilgili kısa bir konuşma yapacağım.
You will also tell me that I've made up all of these allegations but then I will show the document that proves the contrary and all of this will turn against you.
Ayrıca, bunları benim uydurduğumu söyleyeceksiniz ama doğru söylediğime dair kanıtı sunduğumda bu durumdan siz zararlı çıkacaksınız.
Only by doing this will you tell the truth and lure Jiang Chin here
Çünkü... Gerçeği öğrenmek, ve jiang chin'i buraya çekmenin tek yolu buydu!
I know all this, my sister, and I tell it you to spare you the trouble of saying it to me for my love will not let me listen to anything and I pray you to spare me your remonstrances.
Çünkü bu duygular bizi derin uçurumlara sürükler. Kız kardeşim, bütün bunları söylemem sizi söyleme zahmetinden kurtarmak için. Bilin ki aşkım hiçbir söz dinlemek istemiyor.
I'll tell you, if this doesn't work out the next guys who come will be coming for you.
Zaten bu plan yürümezse bundan sonrakiler senin için gelecek.
Well, I tell you, years from now men will say of this game :
Size söyleyeyim, yıllar sonra erkekler bu maçı konuşurken birbirlerine soracaklar :
I tell you this station will be operational as planned.
Bu istasyon zamanında hizmete girecektir.
I'm telling you this because I think you're in a simmilar position like I was long ago but my friend, you're not that young as I was back than you're old enough to know better, pull yourself together confess it and I swear whatever you tell me, will remain within these 4 walls...
Bunu sana söylüyorum çünkü şu an benim yıllar önce içinde bulunduğum durumdasın. Ama dostum, sen benim o sıralar olduğum gibi genç değilsin. Durumu daha iyi kavrayıp, akıllı davranacak kadar yaşın var.
I've done this to get your undivided attention, to tell you that I will see you at sunrise.
Senin dikkatini çekmek için yaptım bunu. Seni gündoğumunda göreceğimi söylemek için.
If you do not want this baby, tell me now, I will stop it.
Bu bebeği istemiyorsan... şimdi söyle, durdururum.
Without false modesty I will tell you that this place might have been taken by a man of far lower professional and moral capacity.
Tevazu olmadan anlatacağım. Burası bir kişi tarafından alınmış, ahlaki ve profesyonal kapasiteden uzak olabilir.