I won't be there traduction Turc
844 traduction parallèle
Then I guess there won't be a reason to see the sun.
O halde güneşi görmene gerek kalmayacak.
Guys. There's something I need to tell you. And it won't be easy.
Millet, size söylemem gereken bir şey var ve kolay olmayacak.
They won't follow us there, and we shall be safe, you and I.
Orada bizi bulamazlar, ikimiz de güvende oluruz.
There's going to be sausage and butter at my party... and I won't be there. And
Benim partimde sosis ve tereyağı olacak ve ben orada olmayacağım.
And just to make sure that there won't be no miscarriage of justice... as chief magistrate... I'm gonna try this case myself.
Adaletin yerini bulabilmesine emin olmak için belediye başkan ve yargıcı olarak bu davayı bizzat ben üstleniyorum.
I expect when he sees you, there won't be any need to tell him anything at all.
Sanırım o seni görünce ona hiçbir şey söylemeye gerek kalmayacak.
Ah, there's naught I won't be glad to do for a patient of Dr. Griffin.
Dr. Griffin'in bir hastası için yapmaktan mutluluk duymayacağım hiçbir şey yoktur...
There won't be difficulties with objectives P or T, I'm sure.
P ve T hedeflerinde bir zorluk çıkmayacağına eminim.
He won't be there, Waldo. I know he won't.
Orada olmayacaktır, Waldo, olmayacağını biliyorum.
I won't be there.
Hadisene.
I'm terribly sorry, but I won't be able to get there for awhile.
Tatlım çok üzgünüm, ama bir süreliğine oraya gelemeyeceğim.
No, I won't be there, but I'll send a man.
Hayır, orada olmayacağım ama birini yollayacağım.
You'll never be able to prove anything, because I won't be there.
Hiçbir şey kanıtlayamayacaksın, çünkü orada olmayacağım.
And then I'll run away, and they can't find me because I won't be there.
Sonra da kaçarım. Beni bulamazlar çünkü orada olmam.
JUST SO THERE WON'T BE ANY MISUNDERSTANDING, TELL HIM I'LL BE BACK.
Yanlış anlaşılacak hiç birşey yok ona geri döneceği mi söyle.
As for Shirlene, you have my permission to put her on tonight... because I won't be there.
- Ben de. Shirlene'e gelince, bu gece onu sahneye alabilirsin... çünkü ben orada olmayacağım.
I'd like to see one of the Barkleys represented. Josh won't be there.
Barkley'lerden birinin temsil edilmesini istiyorum.
But I won't be there to see it happen.
Ama ben bunları görmek için orada olmayacağım.
All I want is one word from you, Colonel, there won't be no more of what happened on my first raid.
Herşey için senden bir söz istiyorum, Albay benim ilk baskınımda olanlar, orada artık olmayacak.
Well, if I'm right, there won't be any more of these darned spasms.
Eğer haklıysam bu kahrolası spazmlar daha fazla olmayacak.
I won't be there, and neither will you.
Çünkü oraya gitmeyeceğim. Sen de.
It's good I found out before the marriage, because now there won't be one.
Nikâhtan önce bunu öğrendiğim iyi oldu çünkü artık nikâh falan olmayacak.
And I promise you there won't be!
- Kesinlikle olmayacak.
When I do, there won't be any of your city stuff.
Onu bulduğumda şehir fasa fisolarınız olmayacak.
I'm to say... that Mr. Marley ain't expected to live through the night, and that if Mr. Scrooge wants to take his leave of him, he should nip along smartly or there won't be no Mr. Marley to take leave of as we know the use of the word.
Demek istediğim Bay Marley geceye kadar yaşayamayabilir ve eğer Bay Scrooge ona veda etmek isterse onu ancak diriltmesi gerekir yoksa veda edecek bir Bay Marley kalmayacak diğer bir deyişle.
I'll swear in deputies, and with a posse behind me, maybe there won't be trouble.
Mecliste yemin edeceğim, ve arkamda müfreze olacak, belki de bir problem çıkmaz.
I won't be there.
Oraya dönmeyeceğim.
Then I'll be there and you won't have a worry.
Zaten ben gelmiş olurum, sorun kalmaz.
I do hope there won't be too many changes.
Umarım çok fazla değişiklik olmaz.
If I can't face the reality now, there won't be much hope for me afterward if anything should happen.
Gerçekle şimdi yüzleşmezsem, bir şey olduğunda, benim için fazla umut olmayacaktır.
You won't be there anymore so why should I be?
Artık sen orada olmayacaksın ben neden olayım ki?
Uh, listen. Something terribly important has just come up... and I'm afraid I won't be able to get back there to see you.
Önemli bir işim çıktı, seni görmek için yukarı dönemeyeceğim.
There won't be no room for the both of us. I'll just nip this in the bud. "
Sorunu, daha küçükken ortadan kaldırmaya karar vermiş.
I'm driving back this time, so I won't be there until Thursday, the 17th.
Şimdilik geri çekiliyorum, Perşembe 17'sine kadar orada olamayacağım.
I'm afraid there won't be any money.
Korkarım artık hiç para alamayacaksınız.
- I won't be there when you get back.
- Geri geldiğinde orada olmayacağım.
And I hope there won't be any emotional scenes on the way down.
Aşağıda duygusal sahnelerin gerçekleşmemesini umut ediyorum.
I'm sorry, Mrs. Fenton, but I'm afraid there won't be time for that.
Üzgünüm, Mrs. Fenton, fakat korkarım onun için zamanım olmayacak.
For all I know, there won't be anything for you to do.
Bütün bildiğim, senin yapacağın birşey olmayacak.
No, thank you, I think, I'll wait until after you're gone... so there won't be any drafts.
Hayır sanırım siz gidene kadar bekleyeceğim cereyan falan olmasın.
I'm leaving now, and if anyone makes a move to stop me there'll be plenty of hair cut, and it won't be mine.
Gidiyorum ve beni durdurmaya çalışan olursa, çok saç kesilir burada, ve kendi saçımdan bahsetmiyorum.
- Will that be convenient for you? - I won't be there, Paul.
- Ben orada olmayacağım.
- Then I won't be there either.
- Öyleyse ben de gelmem.
I'd like you to be there, Mr. Deneen to see that I won't need a casket to go with it.
Orada olmanızı dilerim Bay Deneen Bunları yaparken yaşamımı tehlikeye attığımı Görmeniz için.
I won't lie. There'll be four of us.
- Doğrusu dört kişi olacağız.
I have another case, I won't be there till 5pm.
Bir davam daha var, akşam 5'ten önce gelemem.
I'll be safe there. You won't have to worry about me.
Orada daha emniyetliyim, senin de gözün arkada kalmaz.
I won't be there alone.
Orada yalnız olmayacağım.
I DON'T WANT YOU TO BE FRIGHTEN ED OR ANYTHING, BUT I WAS WON DERING IF THERE'S A DOCTOR- -
Bakın, sizi korkutmak falan istemiyorum ama doktor bulabileceğim...
There won't be darling, not if I can help it.
Ben varken olmaz tatlım.
I mean, it won't be there.
olmayacak.
i won't 3058
i won't forget you 27
i won't be late 34
i won't leave you 95
i won't forget 80
i won't let you down 206
i won't have it 79
i won't tell you 54
i won't give up 42
i won't tell if you won't 28
i won't forget you 27
i won't be late 34
i won't leave you 95
i won't forget 80
i won't let you down 206
i won't have it 79
i won't tell you 54
i won't give up 42
i won't tell if you won't 28