Icky traduction Turc
221 traduction parallèle
Is the big stwong man gonna show liddle icky baby all about the bad football signals?
Büyük ve güçlü amca küçük kıza kötü futbol oyunlarını mı anlatıyor?
If icky baby don't learn about the football signals, icky baby gonna cry.
Eğer amca kıza anlatmazsa, kız ağlamaya başlayacak!
If icky girl keep talking that way, big stwong man gonna kick all her teef in.
Böyle konuşursa, büyük ve güçlü amca dişlerini dökecek.
I feel icky.
Gıdıklanıyorum.
No, that's too icky.
Hayır, yapış yapış olur.
For this icky old heap, they oughtta lower your fares!
Bence daha çok indirmek gerekir sizin o tarifeyi, böyle bir takayla!
You made a mess, yucky, icky.
Pislik içindesin. "
My name is Malik Malkoc, but everybody calls me "Maliky Sticky-icky."
Benim adım Malik Malkoç. Ama herkes bana Maliki der.
All kidding aside, though, something is really icky.
- Şaka bir yana, gerçekten gıcık edici bir şey var.
Icky blue uniforms.
Berbat mavi üniformalar.
Nothing icky like that.
Öyle bir zevksizlik değil.
All that honesty and openness and truth-telling gets so icky.
Tüm bu dürüstlük ve açıklık birde hakikati söylemek çok iğrenç oluyor.
Sometimes the truth is icky.
Bazen doğrular iğrençtir.
Your true feelings were too gross and icky for you to face.
Senin için gerçek hislerin çok hantal ve iğrençti.
Oh, look, Father, I sat in something icky.
Bak baba, yapışkan bir şeyin üzerine oturmuşum.
Meet the future hall-of-famer, Al "Icky" Bundy.
Şöhretler Salonu'nun müstakbel ismi Yapışkan Al Bundy.
I hate that icky soup skin.
Şu çorba kaymağından nefret ediyorum.
- Youknow, feeling icky.
- Bilirsin, soğuk hissettim.
It had been there for weeks, all icky.
Haftalardır oradaymış, iğrenç.
Frankly, I find the whole thing extremely sordid... and rather icky.
Frankly, bana kalırsa biraz abartılı ve çok iğrenç.
It's just that my hands look so icky.
Sadece ellerim çok iğrenç.
Whether it's a Icky, Micky, Licky or Chicky they are all pale in comparison to my dad.
O ister Icky, Micky, Licky ve ya Chicky olsun babamla karşılaştırınca hepsi de sönük.
Didn't you say that all these Icky, Micky, Licky or Chicky will prove to be pale in comparison to your dad?
Icky, Micky, Licky ve Chicky sen bütün bunları demedin mi Babanla karşılaştırıldığında sönük kalır.
And if this Icky, Micky, Licky or Chicky were to win the race you would have been heartbroken.
ve eğer bu Icky, Micky, Licky ve Chicky yarışı kazansaydı senin kalbin kırılacaktı.
What is an icky?
"Yavşak" nedir?
- Icky.
- Yavşak.
- Icky, icky, icky, icky!
- Yavşak, yavşak, yavşak!
Bud, spare me your icky boy opinions and let's get back to the side effects.
Bud, iğrenç çocuk yorumlarını kendine sakla. Hadi yan etkilere bakmaya devam edelim.
It's icky.
Bu nahoş bir durum.
You're actually gonna throw this away because it's "icky"?
Birlikteliğimizi "nahoş" diye mi bitireceksin?
Now comes the... the really icky part.
Şimdi, gerçekten iğrenç kısmı geliyor.
Many wicked icky things gonna happen tonight
Bu gece çok kötü iğrenç şeyler olacak
I don't know, this stuff might be all icky,
Bilmiyorum, bu şey yapış yapış olsa gerek,
This morning she was icky.
Bu sabah çok hastaydı.
I stepped in something icky
Yapışkan bir yeşe bastım
When in 10 years, the icky human version Of tramp shows up around the house, Their hormones will be racing,
10 yıl içinde, Tramp'in insan versiyonları olarak ortaya çıkıverecek ve hormonları yarışıp duracak ama kimse bunun nedenini bile anlamayacak.
The others are so icky.
Diğer cevaplar işe yaramazdı.
Incredible icky pain!
Korkunç, dayanılmaz bir acı!
That's right Mr.Garrison, the Vietnam war was sticky and icky.
Haklısınız, Bay Garrison. Vietnam savaşı tiksinç ve iğrençti.
At first it felt icky, and then it was sort of okay.
Başlarda iğrenç geldi, - Sonra bir şekilde güzel geldi.
Of course, I wish you could have identified with something less icky, but developmentally speaking...
- Elbette. Keşke daha az iğrenç bir şeyle kendini özdeşleştirseydin ama... -... gelişim açısından bakarsak...
Maybe not of the icky sex part. but of the fact that your brother shares a part of Grace that you never will.
Seks kısmını olmasa da Grace'le senin asla paylaşamayacağın bir şey paylaştığı fikri.
I had to weave through icky boxes with titles like...
Başlıkları şöyleydi "Bayan Daisy Şoföre Bindi" "Damdaki Çapkın" "Popo Kümesi" Bir sürü iğrenç kutunun arasından geçtim.
What do these Pooh bears like... about this icky, sticky stuff anyway?
Bu ayılar nasıl oluyor da... bu yapışkan iğrenç şeyi sevebiliyorlar?
It does have that icky government feel to it.
Sahiden de devletin o tüyler ürpertici havası var bunda.
But I didn't get number three, because I'm a nurse, and number three is icky.
- Ama 3. soruyu anlayamadım. Çünkü ben bir hemşireyim, 3. soru ise iğrenç.
So maybe she's part of the dark icky side.
Belki de karanlık tarafa aittir.
- Did you see her icky brown hair?
- İğrenç kahverengi saçlarını gördün mü?
That's that real shit, sticky, icky icky.
İşte bu gerçek marihuana.
Icky! Mucky!
Pis!
And there's the icky face.
Ve iğrenç yüzler.