If he's telling the truth traduction Turc
137 traduction parallèle
I want to find out if he's telling the truth.
bildiğinize göre, düş... düşündüm ki, belki bana eşlik edebilirsiniz.
So if Bill was telling the truth, and he kept swearing he was, then half the gold he robbed in the past few years finished in the pockets of that gentleman, right?
Böylece eğer Bill ettiği yemine sadıksa, ve doğruyu söylediyse, demek ki son bir kaç yıl içinde çaldığı altınların yarısı, bu adamın cebine gitti demektir, haksızmıyım?
Smoke a dozen cigarettes if you want but don't let Mahmut Beg catch you. - He's telling the truth.
Süngü tak, hücum!
He wants to see where you got to cook and if you're telling the truth about how many people you got living there.
Yemek yaptığın yeri ve evin içinde yaşayan... kişi sayısı hakkında doğru söyleyip söylemediğini görmek ister.
If he's telling the truth, he'll understand.
Doğruyu söylüyorsa, anlayacaktır.
If he's not telling the truth, I wouldn't worry about his feelings.
Doğruyu söylemiyorsa, hisleri için üzülemem.
- Not practically. If he's telling the truth, he'll understand.
Eğer doğruyu söylüyorsa, anlayacaktır.
If he's not telling the truth, I wouldn't worry about his feelings.
Eğer doğruyu söylemiyorsa, onun hisleri hakkında üzülmeyeceğim. Bana bakma.
What if he's telling the truth?
Ama ya doğruyu söylüyorsa?
If he's telling the truth... may the child in my womb die.
Gerçeği söylüyorsa... karnımdaki çocuk ölsün.
WHAT IF HE'S TELLING THE TRUTH?
Ya sahiden gerçeği söylüyorsa?
You must decide if he's telling the truth.
Doğruyu söyleyip söylemediğine sen karar vermelisin.
GOOD. ALTHOUGH WHAT IF HE'S NOT TELLING THE TRUTH?
İyi.Peki ya gerçeği söylemiyor ise?
We have to find out if he's telling the truth.
Doğruyu söyleyip söylemediğini öğrenmeliyiz.
Captain, if he's telling the truth...
Kaptan, eğer gerçeği söylüyorsa...
What if private burkholder is telling the truth, that he's innocent?
Ya Şoför Burkholder masum olduğunu söylerken doğruyu söylüyorsa?
But what if he's telling the truth?
Ama ya doğruyu söylüyorsa?
- And if I think he's telling the truth?
- Ya doğruyu söylüyorsa?
If he's telling the truth Jamie could have hurt the girl before he got home.
Eğer doğruyu söylüyorsa o eve gelmeden önce, Jamie kıza zarar vermiş olabilir.
You don't even know if he's telling the truth.
Doğruyu söylediğini bile bilmiyorsun.
What if he's telling the truth about his creators?
Peki ya yaratıcıları hakkında doğruyu söylüyorsa?
Now, if he's telling the truth, and confident about this, that probably shouldn't be occurring
Eğer gerçeği söylüyorsa, bu konuda kendinden eminse, bu kırışıklıkların ortaya çıkmaması gerekiyordu.
We're about to find out if he's telling the truth or not.
Doğruyu söyleyip söylemediğini öğrenmek üzereyiz.
If he's telling the truth, help him. If he's not kill him.
Söylemiyorsa da öldür.
And if she's telling the truth, that means that he got away with it all over again.
Ve kız doğruyu söylüyorsa adam yine paçayı kurtardı demektir.
If I'm right, an analysis of this sample could prove whether he's telling the truth or faking it.
Eğer yanılmıyorsam, bu örneğin bir analizi onun gerçeği mi yoksa yalan mı söylediğini kanıtlayabilir.
If you're telling the truth, - l think he's telling the truth, Audrey,
Eğer doğruyu söylüyorsan.. - Bence doğruyu söylüyor Audrey...
I agree he has a motive to lie, but if there's any possibility he's telling the truth, - I think we need to investigate.
Sebebi olduğunun farkındayım, ama doğru söyleme ihtimali varsa... bence soruşturmalıyız.
- What if he's telling the truth?
- Ya eğer doğruyu söylüyorsa?
What if he's telling the truth?
Ya gerçeği söylüyorsa?
Who knows if he's ever telling the truth?
Tanrım, doğru mu söylüyor, yalan mı belli değil.
If he says Trogdon loaned him the tree then he's telling the truth.
Eğer Trogdon'un ağacı ödünç verdiğini söylüyorsa doğruyu söylüyor demektir.
Well, if he's telling the truth, it might be the answer to a very puzzling question.
Eğer doğru söylüyorsa, çok kafa karıştıran soru için bir cevap olabilir.
Of course, if he's telling the truth we'll have to look elsewhere.
Eğer doğruyu söylüyorsa... -... başka yere bakmamız gerekecek. - Nereye?
Only one person came up and talked to me, and if he's telling the truth, then everything's different between you and me.
Sadece bir insan gelip benimle konuştu, ve eğer gerçeği söylüyorsa, o zaman aramızdaki her şey farklıdır.
Yeah, but if he's telling the truth?
Evet, ama ya doğruyu söylüyorsa?
What if he's telling the truth, John?
Ya dogruyu soyluyorsa, John?
- What if he's telling the truth, John?
- Ya doğruyu söylüyorsa, John?
But if he's telling the truth and you accuse him of lying...
Ama ya doğruyu söylüyorsa ve sen yalan söylüyor diye onu suçluyorsan...
If he's telling the truth- - it still doesn't explain why she was profiling people.
Farris doğruyu söylüyorsa bile, yüzbaşının neden profil çıkardığını açıklamıyor.
So with matt's alibi, if tod checks out, our little angel of death may be telling the truth even though he admitted to you he went to the hospital with the intention of killing nicole.
Matt'in cinayet saatindeki şahidi doğrulanırsa, Nicole'ü öldürmek niyetiyle hastaneye gitmiş olsa bile, küçük ölüm meleğimiz doğruyu söylüyor olabilir.
But if he is telling the truth, why is someone using a dead woman's avatar?
Fakat doğru söylüyorsa Venüs karakterini kullanan birileri var demektir.
Well, if he's telling the truth, when george undressed the already dead groom, sparkler residue from his shirt transferred onto brett's bloody clothes, along with george's knotted hair.
Eğer doğruyu söylüyorsa George damadın kıyafetlerini değiştirirken düğümlü saç ile birlikte yanık izi de Brett'in kıyafetlerine geçmiş olabilir.
If he's telling the truth, it could lead us to Zaf - that could lead us to Copenhagen.
Doğru söylüyorsa, bu bizi Zaf'e götürebilir, bu da bizi Kopenhag'a ulaştırabilir.
If he's telling the truth, he has information that could be vital to the CIA.
Eğer doğruysa, Cıa için hayati öneme sahip olabilir.
And what if he's telling the truth?
Ve eğer o doğruyu söylüyorsa?
But what if he's telling the truth?
Ya gerçeği söylüyorsa?
If he's telling the truth, no, I had no idea.
Adam doğruyu söylüyorsa, bilmiyordum.
This way you could come and eat with us and then you could, like, tell me if you think he's telling the truth, you know?
Bu yolla sen de gelir, bizimle birlikte yer ve sonra bana dürüst olup olmadığı konusunda fikrini söylesin.
I can't tell if he's telling me the truth, and... if you came, it would be so great.
Dürüst mü değil mi anlayamıyorum. Gelebilirsen çok iyi olacak.
If he's telling the truth and she's out cold, we can't use the gas.
Doğruyu söylüyorsa, gazı kullanamayız.